Oruç ve Ramazan ile ilgili terimler
Mübarek Ramazan ayına mahsus birtakım özel kelimeler ve terimler bulunur. Kiminin tarihi Osmanlı dönemine uzanır, kiminin ise çok daha eskilere. Ortak oldukları bir nokta bulunur ki o da "Ramazan ayının maneviyatını yansıtmaları." İşte, oruç ve Ramazan ayı ile ilgili sizler için derlediğimiz terimler...
GÜLLAÇ TATLISI
🔸 Ramazan "güllaç" muhakkak akıllara gelir. Osmanlı döneminden beri sofralardan eksik olmayan bu tatlı; gül ve aş sözcüklerinin birleşmesi sonucu "güllaç" şeklini almıştır.
🔸 Güllaç, saray mutfağına ilk kez 1489 yılından itibaren girer. Hikaye şudur ki Kastamonulu Ali Usta adında bir zat, saray görevlilerinin memleketini ziyareti esnasında elinde olan yufkaları şekerli sütle ıslatıp tatlı halinde sunar. Saray yetkililerinin tattıkları bu harikulade lezzetin saraydaki serüveni başlar.
TEKNE ORUCU
🔸 On bir ayın sultanı Ramazan'ın gelmesiyle birlikte çocuklar da manevi iklimin havasından solumak ister. Ebeveynler çocukların bu hevesini kırmadan sağlıklarını da etkilemeyecek bir şekilde oruç tutmalarına müsaade ederler.
🔸 Buna ise tekne orucu adı verilir. Anadolu'da ortaya çıkan eski bir gelenek olan "tekne orucu" Küçük çocukların oruç tutmasının kolaylaştırmak ve İslami bir kimlik kazandırmak amacıyla ortaya çıkmıştır.
ZİMEM DEFTERLERİ
🔸 Ecdadımız, Devlet-i Aliyye-i Osmaniye her yönüyle bizlere örnek olmuştur. Ramazan boyunca ehemmiyeti daha fazla olan zimem defterleri, Osmanlı'dan kalan manevi bir mirasımızdır.
🔸 Osmanlı döneminde zengin kimseler, Ramazan ayı gelince esnafları dolaşır, 'zimem defteri' denilen borç defterinin bir kısmını veya tamamını satın alırlardı.
🔸 Ne zengin kime yardım ettiğini, ne de fakir kimin yardım ettiğini bilirdi. Bu güzel adetle zenginin mağrur olmadan vermesi, fakirin mahcup olmadan alması sağlanırdı.
SADAKA TAŞLARI
🔸 Osmanlı'da toplumsal ilişkilerdeki nezaket ve hassasiyeti ifade eden bir diğer terim ise "sadaka taşlarıdır." Sadaka taşlarındaki asıl maksat, "alan elin, veren eli görmemesidir."
🔸 Osmanlı zamanında bu taşlar, birkaç sokağın birleştiği bir köşede veyahut imaret veya diğer sosyal yardım kurumlarının yakınlarında yer alır. Bilhassa tekke, dergâh, zaviye, mezarlık, türbe, mescit, cami gibi ibadethanelerin yakın çevresinde bulunurdu.
🔸 Sadaka taşları, genelde caminin görülmeyen yerlerine mermer sütunun içi oyularak oluşturuldu. Amaç, sadakayı bırakanın da alanın da birbirini görmemesini sağlamaktı.
DİŞ KİRASI
🔸 Diş kirası, eski Ramazanlarda iftara saray ve konaklarda misafirlere verilen hediyeler için kullanılan bir tabirdi. Maddi imkanız elverişli olan kimselerin iftara çağırdıkları davetlilere yemekten sonra "diş kirası" verirlerdi.
🔸 Ev sahibi verdiği diş kirasıyla "Misafirim oldunuz, benim sevap kazanmam için siz eziyet çektiniz, dişlerinizi yordunuz, bu da sizin dişinizin kirası olsun" demek isterdi. Diş kirası vermekteki asıl amaç, toplumdaki yardımlaşmayı nezaket diliyle oluşturmak ve yaygınlaştırmaktı.