Peygamberimizin Hicret'ten sonra Medine'de gerçekleştirdiği faaliyetler
Peygamber Efendimiz ve müminler, Allah'a iman etmeleri ve İslam dinini kabul etmeleri nedeniyle Mekke'deki müşriklerden pek çok zulüm gördüler. Resul-i Ekrem'in İslam'ı tebliğinden itibaren başlayan bu tavır, her geçen gün şekil değiştirdi ve hem Peygamberimize hem de ashabına gösterilen eziyetler gün geçtikçe daha da arttı. Bunun üzerine Peygamberimiz ve ashabı, Medine'ye göç etti; bu olay, İslam tarihinin en önemli dönüm noktası oldu. Hicret, İslam dininin güçlenmesini, daha geniş kitlelere yayılmasını, siyasi ve idari manada yenilikleri beraberinde getirdi. Peygamberimizin Hicret'ten sonra Medine'de gerçekleştirdiği faaliyetleri derledik.
🔸 Peygamber Efendimizin Müslümanlar ile birlikte Mekke'den Medine'ye hicretiyle İslam tarihinde yeni bir dönem başlamıştır.
🔸 Hadise sadece bir mekân değişikliği boyutunda kalmamış, İslam'ın daveti, faaliyeti ve siyaseti açısından bir dönüm noktası olmuştur.
🔸 Hicret'ten sonra muhacirlerle ensar arasında tam bir kaynaşma ve dayanışma oluşmuştu.
🔸 Bunun sağlanmasında, İslam'ın esasları ve mensuplarına telkin ettiği kardeşlik anlayışı kadar Peygamberimiz tarafından gerçekleştirilen "muâhât" uygulamasının etkisi büyük olmuştur.
🔸 Bu uygulama Hicret'ten hemen sonra gerçekleştirilmiş ve Resûl-i Ekrem, ensarla muhacirleri bir araya getirerek her muhacir için ensardan bir kardeş tayin etmişti.
🔸 186 ailenin kardeş ilân edildiği bu uygulama sadece şekilde kalmamış, muhacirler ve ensar kan bağından öte bir bağlılıkla birbirlerine bağlanmışlardı.
🔸 Hatta mirasla ilgili ayetler gelinceye kadar bu kardeşler birbirine vâris dahi oluyorlardı.
🔸 Siyasî, iktisadî, içtimaî, dinî ve askerî pek çok fayda sağlayan muâhât, İslâm toplumunun yapılanmasındaki rolü bakımından Hicret'e anlam kazandırmış ve muhacirlerin Medine'deki hayatlarını kolaylaştırmıştır.
🔸 Hicret'ten sonra Yesrib şehrinin adı, "fesat" anlamındaki bir kökten geldiği için Resûl-i Ekrem tarafından "hoş ve güzel" mânasında Taybe veya Tâbe'ye çevrildi.
🔸 Daha çok da Medînetü'r-Resûl yahut Medîne-i Münevvere adıyla anılarak Müslümanların kurdukları devletin ilk başşehri oldu ve bu konumunu Hz. Osman'ın şehid edildiği tarihe kadar korudu.