10 soruda Cemil Meriç hakkında bilinmesi gerekenler
Bir çağın vicdanı olan Cemil Meriç, düşünce dünyasıyla sadece dönemini değil ondan yıllar sonra gelen nesilleri de etkiledi. Hayatını irfana adamış, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi olan Meriç hakkında merak edilen on soruyu sizler için cevaplandırdık.
Giriş Tarihi: 02.09.2019
10:23
Güncelleme Tarihi: 01.05.2020
00:03
Cemil Meriç’in eğitim hayatı nasıl geçti?
"Bir adamı tanımak için düşüncelerini, acılarını, heyecanlarını bilmemiz lâzım, hiç değilse. Hayatın maddi olaylarıyla ancak kronoloji yapılabilir. Kronoloji: Aptalların tarihi" der Cemil Meriç. Balkan Savaşları sırasında Hatay'a göçen bir aileye mensup olan Meriç, burada dünyaya geldi. Lise son sınıfa kadar burada okuyan usta yazar, liseyi İstanbul'da tamamladı. Tekrar Antakya'ya dönen Cemil Meriç bir süre öğretmenlik yaptı. Okuduğu okullarda iyi Fransızca öğrendi ve böylece ilerleyen yıllarda çok iyi tercümeler yaptı. Özellikle de lise öğreniminde ünlü Fransız romanlarını çok okudu. Yabancı Diller Okulu'na burslu talebe olabilmek için müracaat etti ve giriş sınavını kazanıp iki yıl okudu. 1942 yılında coğrafya öğretmeni Fevziye Menteşeoğlu ile evlendi. Yabancı Diller Yüksek Okulu'nu da aynı yıl bitirdi. Bir süre Elazığ' da öğretmenlik yapsa da ailevi sebepler nedeniyle görevinden ayrılarak İstanbul'a gelerek burada İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Fransızca okutmanlığı yaptı.
1936'da Hatay'da Yenigün gazetesinde yayımlanan "Geç Kalmış Bin Musahebe" ve ardından Hataylı Türklerin Fransız mandasına direnmesini savunan iki yazısı nedeniyle Fransız istihbaratı tarafından mimlendi. Antakya Sultaniyesi'nin son sınıfında, üstelik başarı derecesi yüksek bir öğrenci olmasına karşın bakalorya yani lise bitiminden sonra uygulanan olgunluk sınavına giremeyeceği ima edilince, dönem ortasında okulu terk etti.
Meriç’in düşünce dünyasını etkileyen yazar kim?
Cemil Meriç'in bu kadar renkli, önyargıların tuzağından temizlenmiş, serâzad düşünceli bir keskin kalem haline gelmesinde çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği Hatay'ın kozmopolit ortamının önemli bir rolü vardı.
Cemil Meriç, Balzac'ı, Rousseau'yu, Hugo'yu Fransızca orijinallerinden okuyup, neredeyse bu eserleri ezberledi. O dönemdeki Balzac tutkunluğunu Cemil Meriç şöyle anlatır: "Balzac edebiyatta ilk aşkımdır. Düşünce dünyasına onunla girdim (Mektuplar, 10.12.1966). İstanbul'da çıkan ilkyazım: 'Honoré de Balzac'(1941) 'Etüdümüzün gayesi, Balzac'ın hayatını belli başlı inkişaf merhaleleriyle tespit etmek, bu inkişaf üzerinde müessir olan sosyal şartları araştırmak… Bu muhafazakâr muharririn nasıl olup da zamanının cemiyetini bütün tezatlarıyla canlandırabileceğini izah etmektir"
Cemil Meriç görme yetisini nasıl kaybetti?
Yıl 1953 olduğunda Cemil Meriç'in görme yetisi artık hissedilir derecede azalmıştır: 12,5 miyop, kuvvetli hipermetrop. Aile dostları Ahmet Çipe'yi ziyaret ettikleri bir günün sonunda, merdivenlerden düşer Cemil Meriç. Bu düşme sonucunda kahredici şu soruyla karşılaşır eşi Fevziye Hanım: "Fevziye, hiçbir şey görmüyorum. Elektirikler mi kesik?" Cemil Meriç maalesef artık kördür.
Cemil Meriç henüz 4 yaşındayken 4 derece miyoptu. Sonraki dönemlerde gözlerindeki sorun ilerler ve ortaokula geldiğinde gözlerinin derecesi 10'a çıkar. Yıl 1953'e geldiğinde Meriç'in görme yetisi iyiden iyiye azalır: 12,5 miyop, kuvvetli hipermetrop. Bir gün aile dostları Ahmet Çipe'yi ziyaret ettikleri sonrasında merdivenlerden düşer Cemil Meriç. Bu düşme sonucunda kahredici şu soruyla karşılaşır eşi Fevziye Hanım: "Fevziye, hiçbir şey görmüyorum. Elektrikler mi kesik?"
Dante cehennemi anlayamamış dostum. Cehennem hatıraların küllenmesi, ümitlerin susması. Cehennem haykıramamak, ağlayamamak. Cehennem çöl değil, kuyu; sularında yıldızlar parıldamayan kör bir kuyu cehennem. Çölde yıldızlar konuşur, rüzgâr konuşur. Görmek yaşamaktır. Vuslattır görmek. Her bakış dış dünyaya atılan bir kementtir. Bir kucaklayıştır, bir busedir her bakış. Gözbebeklerimizden fışkıran seyyale, mekân canavarını bir anda ehlileştirir. Görmek sahip olmaktır. Gören, hangi hakla yalnızlıktan şikâyet edebilir? Mevsimler bütün işveleriyle emrindedir, renkler bütün cilveleriyle hizmetindedir. Çiçekler onun için açılır, şafak onun için pırıldar. Gütenberg matbaayı onun için icat etmiştir. Hugo o okusun diye yazmıştır şiirlerini. Şehrin bütün kadınları onun için giyinip süslenir. Çocukların tebessümü onun içindir.
Cemil Meriç nasıl okurdu?
Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim diyen Cemil Meriç'in okuma aşkını Salah Birsel şöyle anlatır. "Gece gündüz okurdu. Bu yüzden gözlerinin gücünü her geçen gün biraz daha yitirirdi. Ne var ki o buna hiç aldırmazdı. Odasından masanın üstüne sandalyesini koyar, kendisi de sandalyeye çıkar ve kitabını ampule 30 cm uzaklıkta okurdu. Bunu, elektrik ampulünü aşağı kadar iletecek kordona verecek parası olmadığı için yapardı. Parasız oluşunun sebebi, eline geçen parayı kitaplara yatırmasıydı. Cemil Meriç klasikleri okur. Kendisine bir şey sorduğunuz vakit de, size verdiği karşılığın filânca yazarın, filânca kitabının, filânca sayfasının, filânca satırında olduğunu belirtir. Söylediğinde de hiç yanılma olmaz."