Bir zarafet simgesi: Sultan Ahmet Camii'nin bilinmeyenleri
İstanbul denince akla ilk gelen camilerden biridir Sultanahmet Camii... 17. yüzyılın önemli eserinden biri olan cami, Mimar Sinan'ın yapı anlayışı içinde inşa edilmiş bir şaheserdir. Cami; hikayesi, mimari özellikleri, konumu ve tarihe meydan okumasıyla tarihi yarımadanın en çok ziyaret edilen önemli eserlerinden biri. İşte bir zarafet simgesi Sultan Ahmet Camii hakkında bilinmeyenler...
Giriş Tarihi: 09.06.2020
09:27
Güncelleme Tarihi: 08.09.2021
17:13
Osmanlı tarihinde en büyük yapılar arasında sayılan ve mimari özelliklerinden dolayı sanat tarihinde önemli bir yeri olan Sultan Ahmet Camii, Ayasofya'nın tam karşısına Sultan Ahmet tarafından inşa ettirildi.
Sinan 'dan sonra Osmanlı mimarisinin en önemli isimleri arasında sayılan Sedefkâr Mehmet Ağa 'nın imzasını taşıyan yapı, devlet hazinesinden ayrılan ödenekle inşa edilmiş ilk selâtin (sultan) cami olma özelliğini taşıyor. 1018-1029 (1609-1620) yılları arasında inşa edilen külliye cami, hünkâr kasrı, sıbyan mektebi, medrese, arasta, hamam, dârüşşifâ (mescid ve hamamı ile), imâret-i âmire (mutfak, fırın, kiler, yemekhane), tabhâneler, han, dârülkurrâ, türbe, sebiller, çeşmeler, dükkânlar, odalar, mahzenler, kahvehane ve evlerden oluşmaktaydı.
Sultan Birinci Ahmed ve 14 sayısındaki gizem
Bir rivayete göre dönemin padişahı I. Ahmet, minareleri altından yaptırmak istedi. Ancak kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşmıştır. Caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa'nın bu emri 'altın' yerine "altı" olarak işittiği söylenir. Bundan dolayı da camiyi 6 minareli inşa edildi.
Avlunun güneyinde boydan boya uzanan arasta, odalar, hamam, sebil ve çeşme bulunmaktadır. Avlunun doğusunda ise sıbyan mektebi, bunun kuzeyinde medrese vardır. Kuzeydoğu köşesinde yer alan dârülkurrâ ve türbe ayrı bir çevre duvarı içinde ele alınmıştır.
İSTANBUL’UN EN BÜYÜK KÜLLİYELERİNDEN BİRİ
Avlunun batı girişinde ise demirden ağır bir kordon bulunur. Avluya atıyla giren padişahın kordona çarpmaması için kafasını eğmesini gerektiren bu uygulama, padişahın bile camiye girerken kendisine çekidüzen vermesi gerektiğini göstermek amacıyla yapılmış sembolik bir eylemdir.
Türbenin Atmeydanı'na bakan yönünde köşede sebil yerine yapılmış olan bir muvakkithâne mevcuttur. Yine Atmeydanı'na bakan yönde birkaç dükkân dışında dış avlu kapıları ve sebiller vardır. Atmeydanı'nın Marmara denizi yönündeki ucunda (Hipodrom'un sphendone duvarı üzerinde) teras üzerine yerleştirilmiş dârüşşifâ ve imaret binalarından mutfak, fırın, kiler, yemekhane, tabhânelerle odalar, evler ve dükkânlar bulunmaktadır.
Tarihlerle 25 ilginç bilgi
CAMİNİN 100 ADET İŞLENMİŞ MİHRABI VAR
Zümrüt, gül ve yaldızlarla süslenmiş ve yaldızlarla 100 adet Kur'an-ı Kerim işlenmiş kendi mihrabı vardır.
Cami dıştan iki yanda yer alan sivri kemerli galerili cepheleriyle hareketli bir görünüme sahiptir. Bu cepheler duvar payandalarıyla üçe bölünmüştür. Tek katlı olarak düzenlenen kuzey bölümleriyle çift katlı düzenlenen güney bölümleri üçer kubbeyle örtülü olup eşit büyüklükteki kemerlere sahiptir. Geniş tutulan ve yine çift katlı olarak düzenlenen orta bölümlerde iki farklı kemerle hareketlilik sağlanmış ve birimlerin üzerleri tonozlarla örtülmüştür. Düz bir duvar olarak ele alınan mihrap cephesinde ise iki yanda büyük, ortada daha küçük olmak üzere dört payanda yer almıştır.
Cami içinde 20 bini aşkın İznik çinisi kullanılmıştır. Bu yüzden Avrupalılar tarafından "Mavi Cami (Blue Mosque)" olarak bilinir.
Dış avlu kuzeye ve doğuya üçer, batıya ve güneye ikişer kapıyla açılmaktadır. Cami merkezî planda ele alınmış olup klasik Osmanlı mimarisinin revaklı avlulu şemasını devam ettirmektedir. Yapı ayrıca altı minaresiyle o zamana kadar denenmemiş bir düzenlemeye sahiptir.
Sultanahmet'in tarihi geçmişine yolculuk