Unutulmaz Neşet Ertaş türküleri
Kendi ifadesi ile 'Ayaklar türabı gönüller hizmatçısı', büyük halk ozanı Neşet Ertaş bu dünyadan göçeli tam yedi yıl oldu. Aradan bunca zaman geçse de Anadolu insanının gönlünde taht kurmaya devam eden 'Bozkırın Tezenesi'nin en sevilen türkülerini ve hikayelerini sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Neşet gerçek aşkla tanıştığı vakit babasını sevdiği kızı istemeye gönderir. Ancak Abdal ve çalgıcı oldukları için kızı vermezler, Neşet'e bahaneler söylerler:
"Yârin aşkı ile arttı hep derdim
Babamı bir yâre dünür gönderdim
Başlığı çok istemişler haberin aldım
İstemiyor seni yârin dediler"
Neşet bu acılarla birlikte ilk âşık olduğu kızın genç yaşta öldüğünü duyunca çok içlenir ve ona bir türkü yakar. Ertaş, röportajlarında belirttiği üzere bu türküyü hiçbir zaman ağlamadan bitiremedi.
Neşet Ertaş'ın 'Vay Vay Dünya' türküsünü dinlemek için tıklayın.
Bugün bana bir hal oldu
Yardan kara haber geldi
Bu haber bağrımı deldi
Bir de duydum Menom öldü
Sevdiydik birbirimizi
Açamadık sırrımızı
Babalar hâlden anlamaz
Duysa öldürürdü bizi
Büyümüş gelinlik olmuş
Hasretinden rengi solmuş
Gizli dertten hastalanmış
Bir de duydum Menom ölmüş
Yalandır bu dünya yalan
Var mıdır muradın alan
Cennet yüzünü görmesin
Sevenlere mani olan
İnsanoğlu hiç mi idi
Öksüz sevmek suç mu idi
Biz de murada erseydik
Garip olmak suç mu idi
Neşet Ertaş'ın çok sevilen türkülerinden olan "Hapishanelere Güneş Doğmuyor" türküsünü hapishanede kimsenin arayıp sormaması üzerine yaktığı yaygın bir görüştür.
Neşet Ertaş'ın 'Hapishanelere Güneş Doğmuyor" türküsünü dinlemek için tıklayın.
Hapishanelere güneş doğmuyor
Geçiyor bu ömrüm de günüm dolmuyor
Eşim dostum hiç yanıma gelmiyor
Yok mu hapishane beni arayan
Bu zındanda ölecem gardiyan
Birer birer yoklamayı yaparlar
Akşam olur kapıları kaparlar
Bitmiyor geceler olmaz sabahlar
Yok mu hapishane beni arayan
Bu zindanda ölecem gardiyan
Anamdan doğalı garip kalmışım
Acı hapishane daha genç yaşım
Benim zindanlarda ne idi işim
Yok mu hapishane beni arayan
Bu zindanda ölecem gardiyan
Neşet Ertaş'ın kendi ağzından:
"O zamanlar gençtim. Gazinoda çalıp söylüyordum. Gömleğimin yakası yağ içindeydi. Gömleğimi yıkayacak, önüme bir tas çorba koyacak bir yârim olsa dedim. Uzaktan uzaktan bakıştığımız bir kız vardı. Gittim istedim. Hayır demediler. Ama olmadı, kısmet değilmiş, yarım kaldı. Çok efkârlandım. Pavyondan ayrıldım, şehri terk ettim, sazımı siyaha boyadım ve başladım çığırmaya:"
Karadır şu bahtım kara
Sözüm kar etmiyor yara
Yaktım yüreğimi nara
Eyvah eyvah ey
Kendim ettim kendim buldum
Gül gibi sararıp sordum
Eyvah eyvah ey
Bilmez yar gönlümden bilmez
Akar gözyaşlarım dinmez
Bir kere yüzüme gülmez
Eyvah eyvah ey
Söylerim sözüm almıyor
O yar yüzüme gülmüyor
Garip gönlümü bilmiyor
Eyvah eyvah ey
Neşet Ertaş'ın 'Karadır Bu Bahtım Kara" türküsünü dinlemek için tıklayın.
"Eski yanıkları yüreğinden atamadan" evlenen Neşet Ertaş evliliği hakkında şöyle der:
"Genç yaşlarımızda hiçbir şey düşünmeden âşık oluruz. Çalışmaya başladım, evlendim ama yüreğimdeki aşk sönmedi. Yani âşık olmadan evlendim. Bu doğru değildi. Evlenecek bir insanın, evlenmeden evvel yaşadıklarını ruhundan çıkarması lazım ki evliliğine yönelsin. Mutlaka yüreğe iz eden olaylar vardır, onlar ayrı. Ben evliliğe saygıdan bahsediyorum. Keremler gibi yanarken, bekâr hayatından kurtulmak için evlenmem gerekiyordu. Böyle bilinçsiz adımların sonucu ayrılık oldu."
Neşet Ertaş'ın 'Kendim Ettim Kendim Buldum" türküsünü dinlemek için tıklayın.
Yazımı kışa çevirdin
Karlar yağdı başa Leylam
Viran oldu evim yurdum
Ne söylesem boşa Leylam
Her an gözümde perdesin
Nere baksam sen ordasın
Mevla'm ayrılık vermesin
Gökte uçan kuşa Leylam
Yardan ayrı kalmak ölüm
Söyle ne olacak halım
Böyle kader böyle zulüm
Gelir garip başa Leylam
Neşet Ertaş, veda etmeden önce "Veda Şiiri"ni yazar. Neşet'in Veda'sı hepimizin yüreğini sızlatır.
Tükendi ömrümün çoğu gidiyor
Cahil ömrüm geldi geçti yel gibi
Sevdiğim uzaktan seyir ediyor
Beni görüp bakınıyor el gibi
Geçti günler, yıllar, ömürse doldu
Giden gitti bilmem geri ne kaldı
Ömrümün baharı sarardı soldu
Yandı kaldı garip bağrım çöl gibi
Veren, geri almak için gözlüyor
Her an her saniye beni izliyor
Garip bağrım için için sızlıyor
Sazımda inleyen sırma tel gibi
Uzun yoldan gelmiş gibi yorgunum
Ne kimseye küskün ne de dargınım
Bir ahu gözlüye candan vurgunum
Neşet Ertaş'ın Veda şiirini Erol Parlak'ın sesinden dinlemek için tıklayın.