Mehmet Dinç: Dostluğun sınırı, hududu yoktur: Dostluk uçsuz bucaksız bir hazinedir
Yeşilay Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç ile ahlak, ahlakın yaralanması, dostluk, zihnimiz ve kalbimizi tedavi yolları üzerine geniş çaplı bir röportaj gerçekleştirdik. İnsanların ceplerindeki adreslerden umutsuz olduğu bir dönemde Mehmet Dinç, ahlak kavramının önemine dikkat çekti: "Ahlaklı olmak aynı zamanda kaybetmek demek. Ahlaklı olmak geriye düşmek, dezavantajlı duruma düşmek demek."
Soru: Modern zamanlarda ahlakın bir zayıflık olarak sunulmasının arkasında ne var?
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
Artık oyunun kuralları değişti gibi. İnsanın yaşama ayarlarını bozduğu zaman bu dünyada neyden mutlu olacağı ile alakalı, bu dünyadaki varlığının, gayesinin ne olduğu ile alakalı, bu dünyada neyin önemsenmesi, neyin peşine koşulması gerektiği ile alakalı kafası da ciddi anlamda karıştı, ayarları bozuldu. Bu noktada da mevcut sistemde inanılmaz yanlış bir kurgu olduğu için, insan fıtratına aykırı bir yaşam tarzı pompalandığı için hiç şüphesiz insan fıtratına aykırı bir yaşam tarzında başarılı olma adı altında gösterilen hedefler ile ahlakın yan yana gelmesi çok fazla mümkün değil. Dolayısıyla ahlaklı olmak aynı zamanda kaybetmek demek. Ahlaklı olmak aynı zamanda geriye düşmek demek, ahlaklı olmak aynı zamanda dezavantajlı duruma düşmek demek. Zamanında bir kitap yazmıştım. Kitabın adı "Doğru Olan Yenilmektir Bazen" idi. Hakikaten de buna çok inanırım. Bu sistemin içerisinde yanlış gördüğümüz bir şeyi kazanıyor olmamız namına tercih etmememiz lazım. Kaybetmeyi göze alarak sistemin içerisindeki yanlış yapmamak lazım, doğruyu tercih etmek lazım. Çünkü hakikaten doğru olan yenilmektir bazen, bizim için bu dönemde gerçek bir ifadedir.
Soru: Ahlakın yaralanması nedir?
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
Ahlaki yaralanma hakikaten bu dönemde ciddi olarak hepimizin gündeminde olması gereken konulardan bir tanesi. Çünkü bu ahlaki yaralanma kavramı ilk başta askerler için söz konusu olmuştu. Özellikle Amerika gibi başka ülkelerin topraklarına tasallutta, işgalde bulunan ve orada çok insafsızca davranışlar gösteren ülkelerde ciddi anlamda ahlaki yaralanma kavramı ortaya çıktı. Çünkü başka insanların toprağına nahak yere gidip oradaki insanlara zulüm ettiğinizde akıl almaz, insafa sığmaz eziyetler yaptığınızda vicdan bir süre sonra batmaya başlıyor ve sizi yerinizde duramaz hale getiriyor. Bundan dolayı da ciddi anlamda psikolojik zorluklar, rahatsızlıklar, travma tecrübeleri ortaya çıkıyor.
https://www.instagram.com/p/DIBaGr9JWlL/
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
Hatta intiharlara kadar giden zorlanmalar söz konusu. Bu, işgal askerlerinde çok güzel tecrübe edilen bir şeydi. Fakat son yıllarda baktığımızda hastanelerde doktorların, hemşirelerin özellikle pandemi dönemindeki imkânsızlıktan dolayı bunu yaşadığını gördük. Gazetecilerin yaşadığını, siyasilerin yaşadığını gördük. Yanlış bir durumla karşı karşıya kaldıklarında doğru olanı tercih etmemekten kaynaklı inanılmaz bir büyük vicdan azabı yaşıyorlar ve bu vicdan azabı onları fizyolojik, psikolojik olarak, duygusal olarak derin bir şekilde sarsıyor, etkiliyor. Buna literatür "ahlaki yaralanma" diyor.
Doç. Dr. Mehmet Dinç ile ahlak, ahlakın yaralanması, dostluk, zihnimiz ve kalbimizi tedavi yolları üzerine geniş çaplı bir röportaj gerçekleştirdik.
— Fikriyat (@fikriyatcom) April 4, 2025
Tamamını izlemek için: https://t.co/56jGtBq4VO@mehmetDinc1920 pic.twitter.com/cS9YoZfPbv
Soru: Kalbimiz ve zihnimiz nasıl netleşir?
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
Kalbimizi ve zihnimizi netleştirmenin iki tane çok önemli yolu var. Bunlardan bir tanesi temel değerleri ve referans noktalarını belirlemek. Her şeyi ölçüsüz bir şekilde, ölçmeden, tartmadan herhangi bir referans noktasına göre değerlendirmeden, doğru-yanlış, güzel-çirkin, iyi-kötü ayırmadan alırsak ister istemez inanılmaz bir kafa karışıklığı ve kaybolma tecrübe edebiliriz. O yüzden en temelde zihnimiz ve kalbimiz için ölçütlerin olması lazım. Temel değer referans noktalarının olması lazım. Bu temel değer referans noktaları çerçevesinde belli sistemlerin, kalıpların oluşması ve kalbimize girenin o sistemlerden geçerek girmesi lazım. Öbür türlü kalbimiz veya zihnimiz tırnak içerisinde "yolgeçen hanı" gibi olursa o zaman bu karışıklıktan kurtulmamız, kendimizi bulmamız mümkün olmaz. Bu bence kritik noktalardan bir tanesi.
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
Maalesef bu referans noktalarını ve temel değer ölçülerini biraz zayıflatmış, silikleştirmiş durumdayız bu konuda sıkıntımız var. İkinci olarak çok kalabalık… Zihnimiz de çok kalabalık, kalbimiz de çok kalabalık. Bu sefer "ehem", "mühim" ve hiç önemli olmayan karışıyor. Önemli olan neydi, en önemli olan neydi, önemli olmayan neydi? Hepsine aynı dikkati göstermeye gidebiliyoruz ya da hiçbirine dikkat göstermemeye gidebiliyoruz. Yahut neye dikkat göstereceğimizi kendi önceliklerimiz kendi ihtiyaçlarımızdan ziyade başka insanlara taktikle belirlemeye başlıyoruz. Bunlar bize çok zarar verecek şeylerdir. O yüzden zihnimizi, kalbimizi temiz tutma, mevcudu rafine etme ve rafine esnasında da ölçüt olarak temel değerler, kriterler, referans noktaları belirlemek zihin ve kalp karışıklığımıza çok iyi gelir.