Mehmet Dinç: Dostluğun sınırı, hududu yoktur: Dostluk uçsuz bucaksız bir hazinedir
Yeşilay Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç ile ahlak, ahlakın yaralanması, dostluk, zihnimiz ve kalbimizi tedavi yolları üzerine geniş çaplı bir röportaj gerçekleştirdik. İnsanların ceplerindeki adreslerden umutsuz olduğu bir dönemde Mehmet Dinç, ahlak kavramının önemine dikkat çekti: "Ahlaklı olmak aynı zamanda kaybetmek demek. Ahlaklı olmak geriye düşmek, dezavantajlı duruma düşmek demek."
Önceki Resimler için Tıklayınız
Soru: Ahlakın yaralanması nedir?
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
Ahlaki yaralanma hakikaten bu dönemde ciddi olarak hepimizin gündeminde olması gereken konulardan bir tanesi. Çünkü bu ahlaki yaralanma kavramı ilk başta askerler için söz konusu olmuştu. Özellikle Amerika gibi başka ülkelerin topraklarına tasallutta, işgalde bulunan ve orada çok insafsızca davranışlar gösteren ülkelerde ciddi anlamda ahlaki yaralanma kavramı ortaya çıktı. Çünkü başka insanların toprağına nahak yere gidip oradaki insanlara zulüm ettiğinizde akıl almaz, insafa sığmaz eziyetler yaptığınızda vicdan bir süre sonra batmaya başlıyor ve sizi yerinizde duramaz hale getiriyor. Bundan dolayı da ciddi anlamda psikolojik zorluklar, rahatsızlıklar, travma tecrübeleri ortaya çıkıyor.
https://www.instagram.com/p/DIBaGr9JWlL/
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
Hatta intiharlara kadar giden zorlanmalar söz konusu. Bu, işgal askerlerinde çok güzel tecrübe edilen bir şeydi. Fakat son yıllarda baktığımızda hastanelerde doktorların, hemşirelerin özellikle pandemi dönemindeki imkânsızlıktan dolayı bunu yaşadığını gördük. Gazetecilerin yaşadığını, siyasilerin yaşadığını gördük. Yanlış bir durumla karşı karşıya kaldıklarında doğru olanı tercih etmemekten kaynaklı inanılmaz bir büyük vicdan azabı yaşıyorlar ve bu vicdan azabı onları fizyolojik, psikolojik olarak, duygusal olarak derin bir şekilde sarsıyor, etkiliyor. Buna literatür "ahlaki yaralanma" diyor.
Doç. Dr. Mehmet Dinç ile ahlak, ahlakın yaralanması, dostluk, zihnimiz ve kalbimizi tedavi yolları üzerine geniş çaplı bir röportaj gerçekleştirdik.
— Fikriyat (@fikriyatcom) April 4, 2025
Tamamını izlemek için: https://t.co/56jGtBq4VO@mehmetDinc1920 pic.twitter.com/cS9YoZfPbv
Soru: Kalbimiz ve zihnimiz nasıl netleşir?
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
Kalbimizi ve zihnimizi netleştirmenin iki tane çok önemli yolu var. Bunlardan bir tanesi temel değerleri ve referans noktalarını belirlemek. Her şeyi ölçüsüz bir şekilde, ölçmeden, tartmadan herhangi bir referans noktasına göre değerlendirmeden, doğru-yanlış, güzel-çirkin, iyi-kötü ayırmadan alırsak ister istemez inanılmaz bir kafa karışıklığı ve kaybolma tecrübe edebiliriz. O yüzden en temelde zihnimiz ve kalbimiz için ölçütlerin olması lazım. Temel değer referans noktalarının olması lazım. Bu temel değer referans noktaları çerçevesinde belli sistemlerin, kalıpların oluşması ve kalbimize girenin o sistemlerden geçerek girmesi lazım. Öbür türlü kalbimiz veya zihnimiz tırnak içerisinde "yolgeçen hanı" gibi olursa o zaman bu karışıklıktan kurtulmamız, kendimizi bulmamız mümkün olmaz. Bu bence kritik noktalardan bir tanesi.
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
Maalesef bu referans noktalarını ve temel değer ölçülerini biraz zayıflatmış, silikleştirmiş durumdayız bu konuda sıkıntımız var. İkinci olarak çok kalabalık… Zihnimiz de çok kalabalık, kalbimiz de çok kalabalık. Bu sefer "ehem", "mühim" ve hiç önemli olmayan karışıyor. Önemli olan neydi, en önemli olan neydi, önemli olmayan neydi? Hepsine aynı dikkati göstermeye gidebiliyoruz ya da hiçbirine dikkat göstermemeye gidebiliyoruz. Yahut neye dikkat göstereceğimizi kendi önceliklerimiz kendi ihtiyaçlarımızdan ziyade başka insanlara taktikle belirlemeye başlıyoruz. Bunlar bize çok zarar verecek şeylerdir. O yüzden zihnimizi, kalbimizi temiz tutma, mevcudu rafine etme ve rafine esnasında da ölçüt olarak temel değerler, kriterler, referans noktaları belirlemek zihin ve kalp karışıklığımıza çok iyi gelir.
Soru: Arkadaşlık kişiliğimizi nasıl etkiler?
Doç. Dr. Mehmet Dinç:
İnsanda ayna nöronları var. Karşı insanın mimiğinden, davranışından, duygu durumundan etkilenir, onu taklit ederiz. İster istemez ondan üzerimizde bir tesir bizde kalmış olur. O yüzden hiç tanımadığımız bir insan dahi bize güldüğünde ona kolay kolay kayıtsız kalmamız mümkün değil. Nerede kaldı ki sevdiğimiz ortak paylaşımını hatıralarımız olan bir insana karşı kayıtsız kalalım ve ondan etkilenmeyelim. İnsan, beraber yaşadığı aynı ortamı soluduğu özellikle de sevdiği insanlardan mutlak surette etkilenir. Bu nedenle yoldaşlarımız beraber vakit geçirdiğimiz, beraber bir şeyler paylaştığımız insanlar muhakkak bizim üzerimize tesiri bırakır. Nasıl tesir bırakacağı konusunda da karşı tarafın hazinesinde ne varsa ona göre tesir bırakır diyebiliriz.