Hatice Turhan Valide Sultan kimdir?
Osmanlı İmparatorluğu'nun en güçlü valide sultanlarından Hatice Turhan Sultan, IV. Mehmed'in annesiydi. Sultanın küçük yaşta tahta çıkmasıyla uzun yıllar 'padişah naipliği' yapan Turhan Sultan, devletin devamını sağladı. Yönetim meselelerine hakim olan Valide Sultan gerektiğinde devlet adamlarına akıl verdi, gerektiğinde de hesap sordu. Hatta emirlerinin uygulanmasında aksaklık olduğunda ilgilileri "kılıç ortaya çıkmadan kul taifesi iş yapmaz" diye tehdit dahi etmişti.
Giriş Tarihi: 24.09.2019
09:25
Güncelleme Tarihi: 24.09.2019
09:31
Osmanlı İmparatorluğu'nun en güçlü valide sultanlarından Turhan Sultan 1627'de Ukrayna'da dünyaya geldi. On iki yaşındayken Tatar akıncılarına esir düşen Turhan Sultan, Kör Süleyman Paşa tarafından satın alındıktan sonra Kösem Sultan'a hediye edildi.
Oldukça güzel olan Turhan Sultan zekâsını da kullanarak önce Kösem Sultan'ın takdirini kazandı ve daha sonra da Sultan İbrahim'in gözüne girdi.
Sultan İbrahim döneminde Harem'de Kösem Sultan'ın gölgesinde kalmasına rağmen oğlu IV. Mehmed'in hükümdar olmasıyla Kösem Sultan ile Turhan Sultan arasında bir mücadele başladı. Bu mücadeleden zaferle çıkan Turhan Sultan, Harem'in en büyük hâkimi oldu.
Osmanlı'nın zor dönemler yaşadığı bir dönemde Turhan Sultan devlet yönetimini ele alarak imparatorluğu otorite boşluğundan bir ölçüde kurtardı.
DEVLETİN DEVAMINI SAĞLADI
Hanedanın devamını her şeyin üstünde tutması sayesinde devletin devamını sağlayan Valide Sultan'ın devlet yönetimiyle ilgili emirleri incelendiği zaman, yönetim meselelerine oldukça hâkim olduğu anlaşılır.
Turhan Sultan'ın veziriazama yazdığı emirlerden, gemilerdeki top ve kürekçilerden, Mısır Hazinesi'nden gelen vergiye, Çanakkale istihkâmlarından donanmanın durumuna, asker maaşlarından Kırım Hanı tayinine, Eyüp'te çevreye zarar vermemesi için fişek atılmasının yasaklanmasından Üsküdar'ın eşkıyalardan temizlenmesine kadar birçok devlet işine hakkıyla vâkıf olduğu görülür.
Valide Sultan, emirlerinin uygulanmasında aksaklık olduğunda ilgilileri "kılıç ortaya çıkmadan kul taifesi iş yapmaz" diye tehdit dahi etmişti.
VALİDE SULTAN'IN DEVLETİ AYAKTA TUTAN EMİRLERİ
IV. Mehmed'in küçük yaşta taşta oturması nedeniyle "padişah naipliği yapan Turhan Sultan, devlet işleriyle bizzat ilgilenip önde gelen idarecilere de emirler gönderdi. Gerektiğinde onlara akıl veriyor gerektiğinde de hesap soruyordu. Turan Sultan'ın devlet adamlarına gönderdiği bazı emirler:
Turan Sultan'ın Sadrazam Gürcü Mehmed Paşa'ya emr:
"Paşa'ya selâmdan sonra bildirilir ki: Saadetli arslan oğluma 'Donanmayı bu hafta Perşembe günü çıkartırız' demişsin. Şimdi şöyle çalışasın ki sözün doğru çıksın, zira padişahların huzurunda gerçek olmayan sözler söylemek hatadır. Ziyadesiyle dikkat edip sözünüzü doğru çıkarmalısın. Perşembe günü işin bitmesi için çalışın. Nice düşmanların gözü kör olsun. Ve hem 'Zâhiren bizim düşmânımız var, efendimize bizi yanlış anlatırlar' diye buyurmuşsun. Gerçi düşmansız kimse olmaz. Lâkin siz doğrulukla hizmet edip din ve devleti kayırdıktan sonra, hâşâ, Hakk Teâlâ kuluna zulmetmez. Hemen siz cân u gönülden çalışın. Göreyim sizi, sözünüz padişahın huzurunda yalan çıkmasın. Donanmanın perşembe günü çıkmasına çalışın ve bizi de doğru neticeden haberdar edin. Valide Sultan"
Turhan Sultan'ın Sadrazam İpşir Mustafa Paşa'ya yazdığı emir:
Ne istiyorlar? Muradları nedir? Elbette bunları bir tahrik eden vardır, zaten bir-iki kişiden biz işkilleniyoruz. Tamamen bir fesat başı olan azledilmiş defterdar 'Ben Valide Sultan'a sekiz yüz kese vereyim, o da sadrazamlık mührünü bana versin' diye ona-buna gidip konuşuyormuş. Allah saklasın, bana ne para lâzımdır, ne de sadrazamlık mührünü satarım. Bu nasıl sözdür? Mühür parayla verilmez, kim din ile devleti kayırıp güzel ve doğru hizmet ederse ona verilir. Allah bilir ki, bunları işittim ve ziyadesi ile elem çekip gazaba geldim. Bu cevaplardan senin haberin var mı? Bilmiş olasın! Defterdarı arayıp bulup getirttiniz mi? Elbette ilgilenip hesaplarını görüp şeriata havale edeceksiniz. Böyle fesat başlarının kalmalarının lüzumu yoktur, zira el altından tahrik ederler. Valide Sultan"
Turhan Sultan 1652 yılında Girit'e gidecek donanmanın İstanbul'dan ayrılma tarihinin yaklaşmasına rağmen hazırlıkların tamamlanmaması üzerine Gürcü Mehmed Paşa'ya şu emri yazmıştı:
"Paşa'ya selâmdan sonra bildirilir ki: Donanma ile niçin ilgilenmiyorsun? Huzurumuza gelüp 'Herşey hazır ve mükemmeldir' diye hep aldatıyorsun. Adam gönderip kontrol ettiriyorum, ortada bir nesne yok. Siz '1200 kürekçi lâzımdır" diyorsunuz, yoklatıyorum, üç binden fazla kürekçi yok. Artık yeter, para veriyoruz! Cephane için para istiyorsunuz, veriyoruz, bitmiş olması lâzımdı. Bu âna kadar tamamının bitmesi gerekirdi. Hep huzurumuzda lâf edip gidiyorsun, bu işin aslı nedir? Vallahi 'Bildim, bilmedim' demeyesin. On-on beş gün içinde donanmayı kusursuz şekilde ortaya çıkartmazsan artık kendin bilirsin. Dini ve devleti kayırmak böyle mi olur? Ümmet-i Muhammed'in hizmeti böyle mi olur? Eğer doğrulukla hizmet etmezseniz padişahın ekmeği size haram, cümle ümmet-i Muhammed'in günâhı ve vebâli de boynunuza olsun. Eski emektarsınız diye sizlere inandık ama ne güzel hizmet idüp yüzünüzü ağartırmışsınız! Size düşen bize bunları söyletmemek, işleri her gün gözden geçirtmemek idi. Şimdi bildiriyoruz ki gözünüzü açıp mukayyet olun! Tershane'ye niçün boş yere gidip oturup bakınıyorsun? İyi hizmet et, ziyadesiyle dikkatli ve mukayyet ol, sonra kendin bilirsin. Size düşen Kaptan Paşa'ya tembih edip 'Ne lâzım ise bildir, vereyim' demek ve parayı vermektir. Siz kusur etmediğiniz takdirde suç kaptanındır ama siz böyle yapmıyorsunuz. Valide Sultan" (Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, E. 7001-29).