Hem kurucu hem de yıkıcı güç yeniçerilerin kıyafetleri nasıldı?
Kurulduğu andan 17. yüzyıla kadar savaşlarda gösterdikleri üstün başarılar sayesinde Devlet-i Aliyye'nin en sadık ve güvenilir askeri kanadını oluşturan Yeniçeriler, Kanuni döneminden sonra düzen içerisinde birtakım usulsüzlüklere yöneldiler. Yeniçeri Ocağı yaşadıkları ve devlete yaşattıkları sansasyonel olayların dışında kıyafetleri ile de tarih boyunca çok dikkat çekici oldu. Bu sebepten ötürü yeniçerilerin kıyafetleri ile ilgili bilgileri siz Fikriyat okurları için derledik.
Giriş Tarihi: 16.12.2019
16:46
Güncelleme Tarihi: 16.12.2020
09:29
Yeniçeri kıyafetlerinden korkan Fransızlar
Yeniçeri kıyafetleri ile ilgili anlatılan bir hadise vardır ki oldukça ilginçtir. Hadiseye göre 18. yüzyılda Almanya'nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar bir yakasında Fransızlar oturur. Fransızlar, nehrin öbür yakasında oturan Almanların mahsullerini çalarak haklarını türlü şekillerle gasp eder. Buna ses çıkaramayan güçsüz Almanlar ise çareyi Osmanlı sultanına durumu anlatmakta bulur ve Fransızların kendilerine zulmettiğine dair bir mektup yazarlar.
Osmanlı'nın gerileme dönemine girdiği o yıllarda dönemin sultanı mektubu okur fakat asker göndermeyi gerekli görmez. Bir mektupla birlikte içi asker elbisesi dolu üç çuvalı Almanya'ya gönderir.
Almanlar bu çuvalı görünce oldukça şaşırır, gönderilen mektubu okumaya başlarlar. Mektupta şunlar yazılıdır:
"Fransız'lar korkak adamlardır. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfîdir. Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbîselerini adamlarınıza giydirin. Bu adamları mahsûl zamânı, nehrin görülecek yerlerinde dolaştırın. Karşıdan gören Fransızlar için bu kâfîdir."
Mahsul sahipleri hasat zamanı padişahın dediklerini yerine getirirler. Osmanlı'dan asker geldiğini düşünen Fransızlar ile kıyafeti giymiş köylüleri giyer giymez kaçarlar. Bu olaydan sonra Osmanlı medeniyeti burada yaşayan Almanların gönlünde taht kurar. Almanlar da Osmanlı'ya olan minnet borçlarını bu kıyafetleri saklayarak Karlsruhe Müzesi'nde sergilemekle göstermişler.
Reşat Ekrem Koçu’nun yeniçeri kıyafetleri ile ilgili naklettikleri
Türk tarih yazımını farklı boyutlara taşıyan Reşat Ekrem Koçu, Yeniçeriler kitabında yeniçerilerin giyim tarzı ile ilgili şu bilgileri nakleder:
"Hangi ortaya mensupsa koluna ve baldırına o ortanın nişanını dövdürtürler, güya görenler çekinsin, korksun diye de kolları sıvalı ve baldır bacak çıplak ve itlikten kinaye yalınayak dolaşırlar, başlarına da bir endazeden uzun acayip bir sarık sararlardı.
Yeniçeriler arasında bilhassa "Cezayir kesimi" denilen bir hayta kıyafeti pek moda olmuştu. Yazın beyaz dimiden, kışın da yine beyaz kaba çuhadan, çulakiden, paçaları dizkapağının bir karış üstünde gayet kısa diz çağşırı, belde muhakkak kırmızı şal kuşak, narçiçeği necef taşından düğmeleri asla iliklenmeyen bez veya bürüncük gömlek; göğüs, her iki meme başları görünecek şekilde üryan…"
"Vakanüvis Lutfî Efendi ise yeniçeri tulumbacılarını daha etraflıca anlatıyor:"Vakai Hayriye'den evvel yeniçeri tulumbacılarının neferleri, hemen bütün İstanbul esnafı ocağa kayıtlı olduğu için, esnaf delikanlılarının eşbehlerindendi (zıpırlarından, bıçkınlarından), pırpırı, uçarı gençlerdi. Yangın zuhurunda bu tulumba neferleri başlarında çorba tası gibi kalaylı ve kaçıncı yeniçeri ortasında ise o ortanın nişanını taşıyan taslarla koşuşarak yangına dalıverirlerdi. Sair vakitlerde başlarında tandır kadar koca bir sarık ve omuzlarında kartal kanat tabir ettikleri kırmızı kaput ve baldırları çıplak, ayakları yalın, yalınayaklarına yemeni giyerlerdi. Yeniçeri Ocağı'yla beraber bunlarda dağıldı."