İstanbul’un Avrupa’ya açılan kapısı: Sirkeci Tren Garı
İstanbul'dan çıkıp Avrupa'ya ulaşan yolun başlangıç noktasıydı Sirkeci Tren Garı. Demiryoluna büyük önem veren Sultan Abdülaziz, "Memleketime demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, razıyım" diyerek talimat vermiş; onun bu projesine son imza yeğeni Sultan Abdülhamid'in emriyle atılmıştı. Sirkeci Tren Garı açıldığı günden bu yana milyonlarca yolcu ağırladı. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin bir arada kullanıldığı Sirkeci Tren Garı'nın tarihi yolculuğunu sizlerle buluşturuyoruz.
Önceki Resimler için Tıklayınız
1200 metrekarelik bir alan üzerine inşa edilmeye başlanacak olan Sirkeci'deki yeni gar binasının projesi için Prusya Hükümet Mimarı August Carl Friedrich Jachmund görevlendirildi.
3 Kasım 1890 tarihinde devlet erkânının da katıldığı büyük bir törenle hizmete giren Sirkeci Gar Binası, ortada büyük ve yanlarda alçak kanatlarla birbirine birleştirilmiş üç yapıdan oluşur.
Binanın merkezi gövdesini iki yandan kapatan iki saat kulesi bulunur. Yapı, at nalı kemerleri, geniş yuvarlak vitraylı pencereleri, aşırı saçak çıkmaları ve minareye benzetilen saat kuleleri ile dikkat çeker.
Büyük bölümü tek katlı olarak planlanan gar binası, 19. yüzyıl Avrupa oryantalizminin İstanbul'daki en görkemli örneği sayılabilir.
Günün değişik saatlerinde mekânların perona ve özellikle de deniz yönüne açılan kapılarının ve rozet pencerelerin renkli vitrayları, güneşin açısına ve parlaklığına göre değişkenlik gösteren ışık oyunları, garın iç mekânlarındaki o oryantalist çizgilere daha mistik bir hava katar.
Sirkeci Garı'nın büyük giriş kapısının üzerinde büyük bir levhanın içerisinde Sultan II. Abdülhamid'in tuğrası ve altında daha sonra kaldırılan Serasker Muhtar Paşa tarafından yazdırılan "Ulu hakan himmet ederek buyruk verdi, demiryolu için bu gönül çeken istasyonu yaptırdı. Tarihi açılışı ilan için çıktı özel bir tren, Sultan Hamid yaptırdı bu süslü ve gönül çeken istasyonu" sözlerinin yazılı olduğu bir kitabe yar almaktaydı.