Mağrib mimarisine özgü İslami eserler
Müslümanların yönetimindeki İspanya ve Sicilya'da başlayan mimari gelişmeler, bin yıl sonra Avrupa'nın geri kalan kısmına da yayıldı. Bu yayılmayı Müslüman topraklarından geçen gezginler ve bilim insanları sağladı. İspanya, Kuzey Afrika ve Portekiz'in bazı bölgelerinde gelişen İslami üsluba Mağrip mimarisi denildi. Özenli taş işçiliği, arabesk tarzdaki mozaik ve tasarımların göze çarptığı bu üslupta önemli eserler inşa edildi. İşte Mağrib mimarisine özgü gelişen İslami eserler...
Mağrib, kelime manası itibariyle "güneşin battığı yer" demektir.
Kuzeybatı Afrika bölgesi olan Mağrib, Müslüman idaresi sırasında İber Yarımadası, Malta ve Sicilya'yı içerirdi. Günümüzde ise Mağrip, dar manada Tunus, Cezayir, Fas ve Batı Sahra'yı kapsar. Libya ve Moritanya'nın da bunlara eklenmesiyle "Geniş Mağrip" diye adlandırılabilecek bölge ortaya çıkar. Osmanlı idaresi, doğu Mağrip ülkeleri olan Cezayir, Tunus ve Libya üzerinde hüküm sürdü. Bu dönemde, Türk kültürü de bölgeye yerleşti.
Kuzey Afrika ile İspanya'da bulunan Müslüman mimarisine genellikle Mağrib mimarisi denir. Müslümanların yönetimindeki İspanya ve Sicilya'da başlayan mimari gelişmeler, bin yıl sonra Avrupa'nın kalanına yayılmıştır. Bu yayılmayı Müslüman topraklarından geçen gezginler ve bilimi insanları sağlamıştır.
Mağrib sanatının en önemli faaliyet sahası mimaridir. İspanya'daki büyük Kurtuba Cami'nin İslami mimari özellikleri, Avrupa mimarisine ilham kaynağı olmuştur. Mağrib mimarisinin en erken örnekleri ribâtlar (sınır boylarında ve stratejik mevkilerde askerî amaçlı müstahkem yapılara verilen ad) olmasına rağmen dini mimarinin temelini oluşturan ulu camiler gözde eserlerdir. Kayrevan Ulu Camii (Sidi Ukba Ulu Camisi) ile Kurtuba Ulu Camii plan şeması ve mimarisiyle Mağrib'de inşa edilen bütün camiler üzerinde etkili olmuştur.
İşte Mağrib mimarisine özgü eserler...
Sidi Ukba Camisi, büyük kale duvarları, kare minare ve süslü mimari ayrıntılara sahip, 600'lerden kalma ikonik camidir. Yapımını Mağrib'in ilk valisi Ukba bin Nafi'nin başlattığı (670), Hişam bin Abdülmelik'in desteğiyle tamamlanan (726) ve 800-900 arasındaki kimi eklemelerle son biçimini alan camidir. Kuzeybatı revakının ortasında, Batı İslam üslubunu en iyi yansıtan örneklerden olan üç katlı, görkemli minare yükselir. Minare, Kuzey Afrika'ya özgü kare planlı minarelerin tipik bir örneğidir.