Memlükler döneminin 5 önemli şairi
Memlükler, Müslümanların medeniyete bıraktıkları mirası savunmakla kalmamış, özellikle edebiyat alanında hatıra sayılır eserler bırakmışlardır. Osmanlı Devleti için de güzel bir örnek teşkil eden Memlükler döneminin 5 önemli şairi...
Giriş Tarihi: 02.11.2019
14:45
Güncelleme Tarihi: 02.11.2019
21:40
PEK ÇOK ALİM MEMLÜKLER ZAMANINDA YETİŞTİ
Memlükler zamanı ilmî hareketinde Arap dili alanındaki çalışmalar da önemli bir yer tutmaktadır. Arap dili gramerinin en mühim temsilcilerinden sayılan pek çok alim, bu dönemde yetişmiştir. Onların yazdığı eserler, bu sahanın klasikleri arasında yer almaktadır.
Arap dilinde yazılan en geniş lügatın sahibi İbn Manzur da bu dönem dilcilerindendir. Memlükler zamanında yetişerek Arap dili sahasında elden düşmeyen eserler kaleme alan bu nahivcilerin en meşhurları şunlardır: İbn Mâlik, İbnü'n-Nehhâs, İbn Manzur, Ebu Hayyan el-Endelûsî, İbn Hişam el-Ensârî, İbn Nübâte, İbn Akîl ve İbn Ammâr.
Bu dönemde Ali b. Sûdûn el-Başbugāvî ve bir divan sahibi olan sultan Kansu Gavri gibi memlük asıllı şairler de yetişmiştir. Günümüzde dahi zevkle dinlenen anonim Antere ve Baybars hikâyeleri son şekline o dönemde kavuşmuştur.
Zehebî, Safedî, İbn Tağrîberdî, Bedreddin el-Aynî, İbnü'l-Hümâm, Kâfiyeci, İbn Kutluboğa ve İbn İyâs gibi pek çok Türk asıllı âlimin yetiştiği Memlükler devri edebî hareketi içinde Türkçe eserlerin telif edilmesi de önemlidir.
Bunlardan Ebû Hayyân el-Endelüsî'nin Kitâbü'l-İdrâk'i gibi bazıları günümüze ulaşmıştır. Meşhur İran şairi Firdevsî'nin Şâhnâme adlı eserini Diyarbekirli Şerîfî adlı bir kişi Kansu Gavri adına yaklaşık 60.000 beyit halinde Türkçe'ye çevirmiştir.
MUHAMMED SAİD EL-BUSİRİ KİMDİR?
El-Busiri'nin, gençlik yılları Delas'ta geçti. Tahsili hakkında ayrıntılı bilgi yoksa da geleneğe göre o da ilk öğrenimi sırasında Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemiş olmalıdır.
Kendisine hisbe teşkilâtında görev verilmek istendiyse de, "Ben çarşı pazar işlerinden anlamam" diyerek kabul etmedi. Bir müddet vezir Zeynüddin Ya'kūb b. Zübeyr'in yanında çalıştı, fakat hâmisi bu görevden alınınca Bilbîs'e gitmek zorunda kaldı.
PROBLEMLERİNİ ŞİİRLE ANLATTI
Orada kendisine maliye işlerinde kâtiplik ve muhasiplik görevi verildi. Yine bu dönemde küçük yaştaki çocukların Kur'ân-ı Kerîm'i okuyup ezberlemeleri için Kahire'de bir mektep açtığını, fakat beklediği ilgiyi göremediği için burayı kapatarak el-Mahalle şehrine gittiğini şiirlerinden anlamak mümkündür.
Bûsîrî, dönemin valisi tarafından kendisine bağlanan aylığın Hristiyan memurlarca kasten geç ödendiğini, hatta bazen aylar geçtiği halde ödeme yapılmadığını şiirlerinde anlatır ve bu sebeple olanları acı bir şekilde hicveder.
HAYATI SIKINTILAR İÇİNDE GEÇTİ
Kısa boylu olan ve zayıf nahif bir bünyeye sahip bulunan Bûsîrî'nin hayatı sıkıntılar içinde geçmiştir. Gerek çocuklarının çok ve karısının hırçın oluşu, gerekse mesai arkadaşlarının yolsuzlukları onun için daima huzursuzluk kaynağı olmuştur. Hak söz konusu olunca son derece titizlik gösteren şair bu anlayışından ötürü uzun süre aynı işte kalamamıştır.
Hayatının sonlarına doğru felç olan Bûsîrî, rivayete göre Hz. Peygamber için yazdığı bir kaside sayesinde bu hastalıktan kurtulmuş ve uzunca bir ömürden sonra seksen küsur yaşlarında İskenderiye'de vefat etmiştir.