Rus esaretinden Sultan Abdülaziz sayesinde kurtulan Şeyh Şamil
Rus işgaline karşı direnişiyle tanınan Dağıstanlı lider Şeyh Şamil, hayatı boyunca verdiği destansı mücadeleler sebebiyle "Kafkas Kartalı" olarak anıldı. 1859'da Ruslara esir düşen Şeyh Şamil, 10 yıl boyunca esaret altında yaşadı. Peki, on yıllık bu esaretin ardından imparatorluk topraklarına gelen Şeyh Şamil'in Sultan Abdülaziz'den istediği neydi? Rus topraklarında kalacak ailesi ve gelecek nesildeki soyu adına hangi endişeleri taşıyordu? İşte tarihi bir vesika ile ayrıntılar...
Bütün ömrünü Kafkasya'da Ruslara karşı mücadele ile geçiren Şeyh Şamil, gösterdiği kahramanlıklarla Ruslar için en büyük tehditlerin başında yer almıştı. Başarılı kahramanlık öyküsü, 65 bin Rus ordusu karşısında yalnızca birkaç yüz Müslüman kalıncaya kadar istikrarlı bir biçimde sürmeye devam etmişti.
Şeyh Şamil, Rusya'nın askeri gücünün çokluğu ve ellerindeki imkanlara rağmen kurduğu düzenli orduyla 25 sene destansı bir mücadele sürdürdü. Kafkasya'nın özgürlüğü için verdiği mücadeleden dolayı "Kafkas Kartalı" olarak anılan Şeyh Şamil, giriştiği son mücadelede 1889'da ne yazık ki Ruslara esir düşmüştü.
Esir düşse de itibarını koruyan Şeyh Şamil, Rus Çarı II. Aleksandr tarafından hürmetle ayakta karşılanmıştı. 10 yıl gibi bir süre ailesi ve yakın çevresiyle Rusya'da esaret altında yaşayan Şeyh Şamil'i birtakım korkular sarmaya başlamıştı. Kendisinden sonra ailesinin Rus topraklarında kalarak Hristiyanlaşacağından endişe ediyor ve bu sebeple ömrünün geri kalan kısmını ailesiyle birlikte Medine'de geçirmek istiyordu.
Bu düşünceyle harekete geçen Şeyh Şamil, ailesiyle birlikte hacca gitmek için Rus çarından müsaade istedi. Rus Çarı II. Aleksandr, ilk etapta yıllarca devletine rahat vermeyen İslam mücahidi Şeyh Şamil'in bu isteğine sıcak bakmadı. Fakat "Kafkas Kartalı"na duyduğu hürmet yine de olumsuz bir cevap vermesini engelliyordu. Rus çarı, oğlunu rehin bırakması ve hac vazifesini yerine getirdikten sonra geri dönmesi şartıyla Şeyh Şamil'in isteğini kabul etti.
Şeyh Şamil Rusların izin vermesi üzerine hacca gitmek amacıyla 31 Mayıs 1869'da önce İstanbul'da uğradı. İstanbul'da halletmesi gereken bazı mevzular vardı, her ne kadar Rus çarından izin alsa da oğlunu orada rehin bırakmak ve hac vazifesi dönüşünde tekrar Rus topraklarına dönmek içine sinmiyordu.