Satrancın İslam uygarlığına uzanan tarihine dair 12 ilginç bilgi
Satranç 64 kare ve 32 taştan mürekkep zihinsel bir harp oyunudur. Tahtasının dar boyutları ve mütevazı görüntüsü bizleri yanıltsa da satrançta oynanabilecek olası oyun sayısı, tüm evrendeki atomların sayısından daha fazladır. Peki, dünyanın en çok oynanan bu strateji oyununun kökenlerinin İslam uygarlığına uzandığını biliyor muydunuz? Veya Avrupa'ya, Batı'ya seyahat eden Müslümanlar ve tüccarlar tarafından ulaştırıldığını? Satrancın İslam uygarlığına uzanan tarihine dair 12 ilginç bilgiyi sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Satrancın tarihi, kuralları, oynama stratejileri ve ilgili problemleri üzerine, İslam dünyasında çok sayıda eser kaleme alınmıştı.
1370'li yıllarda Hanbelî tarafından yazılan Satranç Oyunundan Hamle Örnekleri adlı eser, "Kör Başrahibe ve Rahibeleri" adlı bir satranç hamlesinden ilk kez bahsediyordu.
Hızına yetişilemeyen büyük müzisyen ve stilist Ziryab, satrancı 9'uncu yüzyılın başlarında Endülüs'e getirdi. İngilizcedeki Checkmate ifadesi, Farsça "Şah yenildi" anlamına gelen Şah mat sözünden türemiştir.
Endülüs'ten Hristiyan İspanyollara ve Müstariblere geçen oyun, Pireneler üzerinden Kuzey İspanya'ya ulaştı ve sınırları aşarak Güney Fransa'ya uzandı.
Avrupa'da satranca ilişkin ilk kayıtların tarihi, Barselona Kontesi Ermessind'in kristal satranç taşlarını Nimes'teki St. Giles Manastırı'na bağışladığı 1058 tarihli vasiyetnameye kadar gider.
Bundan birkaç yıl sonra, Ostia Kardinali Damiani, Papa VII. Gregory'ye bir mektup yazıp, din adamları arasında hızla yayılan bu "kâfir icadı" diye tanımladığı oyunun yasaklanmasını istemekteydi.
1000 yılına gelindiğinde satranç, sık kullanılan Viking ticaret yolu sayesinde daha da uzaklara ulaşmış, İskandinavya yolunu tutmuştu.
Satrancın 11'inci yüzyılda İzlanda'ya kadar ulaştığı anlaşılmaktadır; 1155 yılında yazılan bir İzlanda destanı, bize Danimarka Kralı Büyük Knut'un 1027 yılında satranç oynadığını anlatır.