Arama
Selahaddin Minberi’ni küle çeviren o yangın ve bir rivayet
Bundan 8 asır önce, Bağdat'ta bir marangoz, oldukça ince işlemelerle bezeli bir minber yapmış; bu minberin namını duyup satın almak isteyenlere ise tek bir cevap vermişti: "Bu minber Mescid-i Aksa'da duracak." Kudüs'ün Haçlı işgali altında olduğu o yıllarda henüz küçük bir çocuk olan Selahaddin Eyyubi, bu sözü duymuş ve 40 yıl sonra Kudüs'ü fethettikten sonra minberi Mescid-i Aksa'ya yerleştirmişti. "Selahaddin Minberi" olarak bilinen bu minber, bundan 50 yıl önce bugün Hıristiyan-Siyonist Dennis Michael Rohan tarafından caminin ateşe verilmesi nedeniyle küle döndü.
Bir zamanlar Bağdat'ta ünlü bir marangoz varmış. Ömrünün son zamanlarında çok güzel bir minber oymuş. Sedef kakmalı, ceviz ağacından, alımlı mı alımlı…
Her gören onun güzelliğiyle büyüleniyormuş. Bu güzel minberin namı her geçen gün biraz daha duyulmuş.
Bağdat'a her gelen ona gidip "Şu minberi bize sat, falanca camiye götürelim."
Onun verdiği cevap ise, hep "Hayır" oluyormuş. "Bu minber Mescidi-i Aksa'da duracak."
Ahali şaşırıyormuş tabii.
"İyi de Kudüs Haçlı işgali altında."
Marangoz yüksünmeden hep aynı cevabı vermiş "Benim elimden gelen bu. Ben zanaatkârım, minber yontarım. Bir babayiğit de çıksın Kudüs'ü alsın. Bu minberi yerine oturtsun."
Bu minber hikâyesinin konuşulmadığı hiçbir yer kalmamış. Herkes minberin güzelliğini bire beş katarak birbirlerine anlatır olmuş.
Aynı hikâyeyi 7-8 yaşlarında bir çocuk da dinlemiş, ama o, eserin güzelliğinden çok müessirin vasiyetine kulak vermiş.
Aradan 40 yıl geçmiş ve o minberi durması gereken yere Mescidi-i Aksa' ya yerleştirmişti. Diller onu, "Selahaddin-i Eyyubi" diye anmıştı.
Bu sözlerle anlatılmıştı Mescid-i Aksa'nın minberinin öyküsü Molla Fênari ve Üftade'nin talebesi Endülüslü Muhyiddin İbn Arabi tarafından.
Aradan asırlar geçecek, bu dillere destan hayranlık uyandıran minber, bir Avustralyalı Hıristiyan-Siyonist tarafından ateşe verilecek ve külleri tarihe karışacaktı…