Seyyahların dilinden Ayasofya
Seyahatnameler, tarihe dair önemli bilgiler edindiğimiz eserlerdir. Tarih boyunca pek çok ünlü seyyah, İstanbul'a gelmiş ve bu şehrin güzellikleri, eserleri, efsaneleri hakkında birçok bilgiyi kaleme almışlardır. İstanbul'u gören ve şehir hakkında kayıt tutan ilk kişi Müslüman seyyah Harun İbn Yahya'dır. Orta Çağ'ın en büyük seyyahı İbn Battuta, Türk ve dünya tarihinin en büyük gezgini Evliya Çelebi de Ayasofya'yı anlatan seyyahlardan bazılarıdır ve bu mabedin o günkü durumuna, tarihine ışık tutmuşlardır. Peki, Ayasofya Bizans döneminde nasıl görünüyordu? Fetih'ten önce Ayasofya'nın durumu nasıldı? Evliya Çelebi'nin Ayasofya hakkında kaleme aldığı rivayetlerde hangi bilgiler yer alıyordu?
Giriş Tarihi: 23.07.2020
09:59
Güncelleme Tarihi: 01.02.2022
11:02
BİZANS DÖNEMİNDE AYASOFYA
Bizans dönemindeki İstanbul'u gören ve şehir hakkında kayıt tutan ilk kişi Harun İbn Yahya'dır. Esir düşen Harun İbn Yahya, kilise karşısında yiğitçe direnip Hıristiyan olmayı reddeden bir şahsiyettir. Harun İbn Yahya'nın anlattıklarına göre, Ayasofya'nın dördü altından, altısı gümüşten on kapısı vardır.
Kralın oturduğu özel yerin mücevherlerle kaplı olduğunu anlatır. Kubbesinin ihtişamı ve on iki sütununun üzerinde yer alan şekiller de anlattıkları arasındadır. Kralın kiliseye teşrifi, ahalinin orada toplanışı, bu esnada yapılan törenler, hiyerarşi sırasına göre din ve devlet bürokrasisi temsilcilerinin bazı tavırları da onun anlattıkları arasındadır.
AYASOFYA’NIN İÇİNE NEDEN ATLA GİRİYORLARDI?
Burada dikkate değer bir husus da, tören alaylarına ellerinde mızrak ve altın yıldızlı kalkanlar olan, dilimli zırhlılarla giyimli çok sayıda Türk ve Hazar gencinin de bulunmasıdır. Bu törenle ilgili olarak Harun'un işaret ettiği başka bir dikkate değer husus, iyi yetiştirilmiş ve değerli taşlarla bezenmiş koşumları olan üç boz atın Ayasofya'ya sokulmasıdır.
Eğer at burada duvarlara asılı dizginleri ağzına alırsa, hazır bulunanlar "İslam ülkesinde bir zafer kazandık" diye haykırırlar. Fakat bazen at yaklaşır, dizgini koklar ve geri çekilir.
KİLİSENİN GÖZ KAMAŞTIRICI GÖRKEMİNE DİRENDİ
İslam kaynakları Harun ibn Yahya gibi esir düşmüş Müslümanların kilisenin göz kamaştırıcı görkemi karşısında yiğitçe direnip Hıristiyan olmayı reddettiklerini anlatır. Harun Ayasofya'nın Batı kapısı yanındaki Horoglion'u da görmüştür. Bunun üstündeki yirmi dört kapının her biri günün bir saatini karşılar. Harun, sarayın kapısı yanındaki tunçtan üç at heykelinden bahseder.
Bir tılsım olduğu söylenen bu atlar, evvelce Hipodrom'da iken daha sonra Ayasofya yanına taşınmış, 1204'te şehrin Haçlılar tarafından işgali ve yağmasında Venedik'e götürülmüştür. Bu heykeller günümüzde San Marco Kilisesi'nin cephe sancağındadır.
Ayasofya cami olduğu dönemde nasıl görünüyordu?
FETİHTEN ÖNCE AYASOFYA’NIN DURUMU
İstanbul'u fetihten önce gören ve Ayasofya hakkında tarihe geçen bilgiler veren bir diğer seyyah, Orta Çağ'ın en büyük gezgini İbn Battuta'dır. İbn Battuta, henüz 22 yaşındayken Hac görevini ifa etmek için yola koyulmuş ve 28 yıl boyunca dünyanın çeşitli coğrafyalarına seyahat etmiştir.
Seyahatleri sırasında yolu Anadolu'ya da düşmüş; burada Orhan Gazi ile görüşmüştür. Daha sonra İstanbul'a doğru yola çıkan İbn Battuta, şehrin 14'üncü yüzyıldaki yaşantısına dair ilginç bilgiler vermiş, Ayasofya'yı detaylı bir şekilde anlatmıştır.
‘HALK ORAYA AYA SÛFİYÂ DER’
İbn Battuta, Ayasofya ile ilgili şu sözleri kaleme almıştır: "Halk oraya Aya Sûfiyâ der. Bu yapıyı Süleyman Peygamber'in Feyza oğlu Âsaf bin Barhiyâ yaptırmış söylentiye göre. Hristiyanların en büyük kilisesidir.
Her yanı duvarlarla çevrili olan bu kilise ve külliyesi küçük bir şehri andırıyor, on üç kapısı var."