Umberto Eco'ya göre Orta Çağ ne değildir?
O, yeri geldi engin bilgi birikimiyle karanlık Orta Çağ'ı anlattı, yeri geldi göstergebilim uzmanı olarak dünyadaki en küçük ayrıntının ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Kimden mi bahsediyoruz? 'Gülün Adı' ve 'Baudolino' romanlarında Orta Çağ'ı tüm detaylarıyla anlatan Umberto Eco'dan. Orta Çağ hakkında birçok klişe olduğunu, sinema ile televizyon programlarından öğrendiği gibi olmadığını öğreneceğiniz bilgileri sizler derledik.
Giriş Tarihi: 27.07.2019
08:54
Güncelleme Tarihi: 27.07.2019
10:49
ORTA ÇAĞ BİR YÜZYIL DEĞİLDİR
Orta Çağ ne 17. veya 18. yüzyıllar gibi bir yüzyıldır, ne de Rönesans, Barok dönem veya Romantizm gibi belli tarihler arasında söz konusu olan ve ayırt edici özelliklere sahip bir dönemdir. Orta Çağ 15. yüzyılda yaşamış bir Hümanist olan Flavio Biondo tarafından ilk olarak bu şekilde adlandırılmış bir dizi yüzyıldan oluşur.
Dolayısıyla Orta Çağ tarihine birçok farklı Orta Çağ'ın var olduğu inancıyla yaklaşmak ve yine çok katı olsa da, en azından bazı tarihi dönüm noktalarını göz önüne alan farklı bir tarihlendirmeyi esas almak gereklidir.
Buna bağlı olarak, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden 1000 yılına kadar uzanan erken Orta Çağ, 1000 yılından sonraki sözde Rönesans döneminden oluşan ara Orta Çağ ve "geç" gibi bir kelimenin akla getirebileceği olumsuz çağrışımlara rağmen Dante'nin İlahi Komedya'yı tamamladığı, Petrarca ile Boccaccio'nun eserlerini yazdığı ve Floransa hümanist yaklaşımın geliştiği görkemli dönem olan geç Orta Çağ şeklinde bir dönemleme yapılmaktadır.
ORTA ÇAĞ SADECE AVRUPA'YA ÖZGÜ BİR DÖNEM DEĞİLDİR
Nitekim Batı Orta Çağı'nın yanı sıra Roma'nın çöküşünden sonra 1000 yıl boyunca Bizans'ın görkemi içinde var olmaya devam eden Doğu Roma İmparatorluğu'nun Orta Çağ'ı vardır. Bu farklı kültürel geleneklerin arasındaki sınır, Haçlı Seferleri sırasında Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında yapılan çarpışmaların yarattığı baskın imge, günümüzde sanıldığı kadar belirgin değildi. Avrupa felsefesi Aristoteles'i ve diğer Yunan yazarlarını Arapça tercümeleri aracılığıyla da öğrenmekte; Batı tıbbı da Arap deneyiminden yararlanmaktaydı.
Ancak Batı Orta Çağ'ının başlıca özelliği ve yanlışlığı, başka dönemlerden veya uygarlıklardan gelen her türlü kültürel katkıyı görmezden gelip Hıristiyanlık perspektifiyle çözümleme eğilimidir.
ORTA ÇAĞ YÜZYILLARI KARANLIK ÇAĞLAR DEĞİLDİR
1000 yılından önceki yüzyıllar oldukça karanlıktı, çünkü Avrupa'yı birkaç yüzyıl boyunca altüst etmiş olan Barbar istilaları Roma uygarlığını yavaş yavaş yok etmişti; kentler boşalmış veya tümüyle harap olmuştu; önemli yollar artık bakım görmüyordu ve çalılıklarla kaplanmıştı; metal ve taş madenciliği gibi temel teknikler unutulmuş, tarım ihmal edilmişti.
Ancak Avrupa kültürünün kökenlerini keşfetmek istediğimiz zaman, günümüzde kullanmaya devam ettiğimiz dillerin bu "karanlık" yüzyıllarda ortaya çıktığını ve bir yandan Roma-Barbar veya Roma-Germen denilen uygarlığın diğer yandan da Bizans uygarlığının doğduğunu ve hukuk yapısını derinlemesine değiştirmeye başladıklarını görüyoruz.
Bu kültürel göstergelere rağmen 1000 yılından önceki Orta Çağ döneminin yokluk, açlık ve belirsizlik yılları olduğuna şüphe yoktur; bir insanın aniden ortaya çıkıp bir çiftçinin bir kuyuya düşürdüğü orağı bulup çıkarmasına dair mucizevi hikâyelerin anlatılıyor olması, demirin o dönemde ne kadar nadir bulunduğunu ve bir orağın kaybının tarlada çalışmayı tamamıyla imkânsız kıldığını gösterir