Arama
Yafa'da bir Osmanlı mirası: Hasan Beg Camii
Filistin'in kıyı şehirlerinden bir olan Yafa, Osmanlı Devleti'nden kalan çeşitli tarihi eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Ancak ne yazık ki bu nadide yapıtların bir kısmı siyonistler tarafından yağmalandı bir kısmı ise yıkıldı. Maruz kaldıkları tüm saldırılara rağmen ihtişamını korumayı başaran eserler de mevcut. Hasan Beg Camii bu müstesna eserlerden biri. 1915-1916 yıllarında inşa edilen cami, Osmanlı'nın önemli bir hatırası olarak dimdik ayakta.
◾ Asru'l-bahr (deniz gelini) ismiyle anılan Yafa, Filistin'in en gözde liman kentlerinden biridir. Büyüleyici güzellikteki bu şehrin tarihi oldukça geçmişe dayanır. Yapılan araştırmalar sonucu bölgenin Bronz Çağı'ndan beri aktif yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinir. Bu alanda Pers ve Mısır İmparatorluklarıyla birlikte Helenistik medeniyetin izlerine de rastlanmıştır.
◾ Akdeniz'in kıyısında yer alması sebebiyle uğrak bir mekanlardan biridir. Mescid-i Aksa'nın inşaatı sırasında Kral Hiram'ın temin ettiği malzemeler Lübnan'dan deniz yoluyla Yafa'ya getirilmiş, buradan Kudüs'e gönderilmiştir.
◾ Şehrin Yafa olarak adlandırılması incelendiğinde ise Nuh Tufanı'na uzanan rivayetlerle karşılaşırız. Rivayetlere göre Nuh Tufanı son bulduktan sonra bu alana Hz. Nuh'un oğullarından biri olan Yafes yerleşir ve şehrin temellerini atar.
◾ Başta Yafa olmak üzere Filistin, hicretin 15. yılında Amr bin As liderliğindeki İslam ordusu tarafından fethedilir. Miladi 636 yılına tekabül eden bu tarihte, Filistin toprakları İslam Devleti'ne dahil olur. Bölge, Cündü'l-Filistin şeklinde anılmaya başlar.
◾ Emeviler dönemine gelindiğinde Yafa'ya oldukça yakın bir mesafede bulunan Ramle şehri başkent ilan edilir. Dolayısıyla Yafa limanının önemi artmış olur.
◾ 878 yılına gelinceye kadar Emevilerin hakimiyeti altında bulunan topraklar, bu seneden sonra Tolunoğulları tarafından ele geçirilir. Buna müteakip, fethin üzerinden henüz birkaç ay geçmişken Filistin, Abbasilerin hakimiyeti altına girer. Fatımilerin de kısa bir süre bölgede egemen olduğu bilinmektedir.
◾ İlerleyen süreçte Kurlu Bey liderliğindeki Navekiyye Türkleri, Ramle'yi merkeze alarak bölgeye yerleştiler. Selçuklulara bağlı bulunan bu beylik, Filistin'e giren ilk Türk yapılanmadır. Zamanla Yafa'yı da kendi topraklarına katan Navekiyye Türkleri şehri çevreleyen bütün surları yıkar. Dolayısıyla şehrin savunma sistemi zayıflamıştır.
◾ 1079 yılında Suriye Selçuklularının bir parçası haline gelen Filistin, 12. yüzyıl boyunca Haçlı seferlerinin kuşatmalarından etkilenmiştir. 1268'de Memlüklerin bölgeyi ele geçirmesine kadar Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında bitmek bilmeyen çatışmalar yaşanmıştır.
◾ Osmanlı Devleti'nin Filistin'i, dolayısıyla Yafa'yı fethetmesi Doğu sınırında bulunan birtakım engellerden kurtulmasına bağlıdır. Engellerin başında imparatorluk için büyük tehdit oluşturan Safeviler vardır. 1514 yılında meydana gelen Çaldıran Savaşıyla Osmanlı, Safevileri mağlup etmiş böylece Filistin'e yönelme imkanını elde etmiştir.
◾ Takvimler 1516'yı gösterdiğinde Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı ordusu ve Memlük askerleri karşı karşıya gelir. Savaş, Hz. Davud'un makamının bulunduğu düşünülen Dabık bölgesinde gerçekleşir. Memlük ordusunu yenilgiye uğratan Yavuz Sultan Selim, Filistin'i topraklarına katarak dünya üzerindeki tüm Müslüman otoritesinin Osmanlı bayrağı altında toplanmasını sağlamıştır.
◾ Osmanlı, 1516'dan 1917'ye kadar yaklaşık dört asır boyunca adeta bir emanet bilinciyle Filistin'e sahip çıkmıştır. Bu süreç boyunca bölgeyi ihya ederek birçok yapı inşa etmiştir. Bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşsa da birçoğunun işgaller sırasında yağmalandığı, yakılıp yıkıldığı bilinmektedir.
◾ Yafa'nın Akdeniz'e kıyısı olması ve Filistin'in büyük şehirlerine yakın olmasından dolayı imar ve inşaat faaliyetleri oldukça fazladır. Hatta Osmanlı, Filistin'in iki önemli şehri Yafa ve Kudüs'ü birbirine bağlayan bir demir yolu projesini geliştirmiştir.
Kudüs'ün Osmanlı yönetimindeki siyasi tecrübesinden ders almak