Türkiye benim ikinci vatanım I Leonida Timuş I Fikriyat Sohbetleri
Hayallerimiz bizim gerçeğimizdir. "Bu dünyada niçin var olduğumuzu" kendimize ne kadar sık hatırlatırsak rotamız ona göre şekil alır. Fikriyat ekranlarına konuk olan Leonida Timuş da rotasını belirlemiş bir isim. Yunus Emre'nin hayatına dokunuşunu, seslendirdiği ilahilerin manevi ikliminden ve mikrofonun gücünden bahseden Gagavuz Türk'ü Timuş; hem İslam hem de Türkiye ile tanıştıktan sonra hayatında ne gibi değişimlerin olduğunu "Fikriyat Sohbetleri"nde anlattı.
Sümeyye Tektaş: Türkiye'deki serüveniniz nasıl başladı?
Leonida Timuş:
◾ Türkiye'ye, annemin yanına tatile gelmiştim. Annemden uzak yaşamaya dayanamadım "burada kalacağım" dedim ve kendimce bazı kararlar aldım. Biliyorsunuz ben Gagavuz'um. Gagavuz Türkçesi bilmiyordum çünkü ben Moldova'nın kuzey tarafında yaşıyordum. Sonradan da başkent Komrat'a taşındım. Annem zaten yirmi yıldan fazla Türkiye'deydi. Eğitimime Türkiye'de devam ettim. Türkiye benim için ikinci vatanım.
Sümeyye Tektaş: İslam ile nasıl tanıştınız?
Leonida Timuş:
◾ Benim aslında İslam ile alakalı çok fazla şüphem vardı, çünkü ben Hristiyandım. Ben 6 yaşındayken kilisede şarkı söylemeye başlamıştım. İslam'a karşı çok ön yargılıydım fakat sonra bir aile vesilesiyle İslam ile tanıştım. O aile bana Romance Kur'an-ı Kerim hediye etti. Yanında tesbih, seccade de vardı. Benim hayatımı tamamen değiştirdiler. İslam ile şereflendirildiğim için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Bu arada ben tabii ki hediyeyi alınca "Tamam, anladım" olmadı. Yaklaşık 1-2 sene boyunca İslam'ı araştırdım, sordum. Kur'an-ı Kerim'i okudum, bitirdim şu anda da Arapça'ya merak saldım. Şu anda ise alfabeyi vesaire biliyorum. Aynı zamanda birkaç tane Arapça şarkı da biliyorum bunlardan biri Amerika'da seslendirdiğim "Taleal Bedru" ilahisi.
Leonida Timuş:
◾ Okudum, araştırdım sonra dedim ki "Tamamdır ben kendimi hazır hissediyorum. Hatta his olarak da bunu bekledim çünkü sadece bilgi olmaz, önemli olan kalp. Eğer hissetmiyorsan bu hayatta asla hiçbir şey yapmamalısın, ben bunu hissettim sonra işte beni camiye götürdüler. Eda ismini verdiler.
◾ Müslüman olduğum gün "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh" dediğimde gerçekten çok mutlu oldum. Ama hidayete ermek yetmez her zaman daha fazlasını öğrenmek için hem ibadetimizi geliştirmek hem de hayatımızda hakikati bulmak için çok uğraşmak gerekiyor.
Sümeyye Tektaş: İslam'ı seçtiğiniz için hiç tepki aldınız mı?
Leonida Timuş:
◾ Genelde güzel yorumlar aldım. Sadace teyzem biraz tepkiliydi. Onun dışında özellikle hakaret boyutunda bir tepki almadım. İslam tebliğ dini biliyorsunuz. Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo vardı, Peygamberimiz hakkında olmayacak karikatürler yaptılar. Ben o anda ne hissettim biliyor musunuz? Bir Hristiyan için böyle bir şeyi bir Müslüman asla yapmazdı. Ben de tam tersi onlara kendi dillerinde Fransızca olarak İslam'ın sevgi ve barış dini olduğunu göstermek istedim ve bunu sanatla yaptım. Hatta sarı yelek giydim böyle bir klip çektim. Öylesine sanatçılık olmaz, mikrofon çok büyük bir güç. Eğer Müslümansan tebliğini yapmaya çalışacaksın.
Sümeyye Tektaş: Doğu Türkistan için Abdurrehim Heyit'in "Karşılaşınca" adlı eserini seslendirdiniz. Seslendirirken neler hissettiniz?
Leonida Timuş:
◾ Abdurrehim Heyit'in benim hayatımda yeri çok farklı. Hayatta mı değil mi tam bilinmiyor yani meçhul. Çin zindanlarında muhtemelen. Birçok Uygur arkadaşım bana onunla ilgili videolar gösterdi, gerçekten çok üzülüyorum…