Arama

Süper devlet ‘error’ veriyor

Trump’ın başkan olmasının üzerinden sadece bir yıl geçti. Ama süper güç, tek kutuplu dünyanın lideri olarak anıla gelen ABD’nin yaldızları yavaş yavaş dökülmeye başladı. Ekonomiden diplomasiye, siyasete ülke en sancılı dönemini yaşıyor. Artık koca ülkenin derin yalnızlığı konuşuluyor. Ortadoğu siyaseti iflas eden, dünya ülkelerine demokrasi ve özgürlük götüremediği anlaşılan ABD’nin, içinde bulunduğu krizi uzmanlarıyla konuştuk.

Süper devlet ‘error’ veriyor
Yayınlanma Tarihi: 4.02.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 04.02.2018 12:06

Çok değil altı yıl önce Amerikalı yönetmen Oliver Stone ABD'nin Gizli Tarihi adlı belgeselini bitirirken "Bütün tevazumuzla kendimize şunları sormalıyız? Dönüp ABD'nin 100 yılına baktığımızda dünyanın geri kalanıyla ilişkimizde akılcı ve insani bir yol mu izledik? Dünyaya polislik yapma hakkımız var mıydı? İyiliğe, anlayışa ve barışa hizmet eden bir güç mü olmuştuk? Hiçbir hakimiyet ebedi değildir, tarih tekerrürden ibaretse Amerikan hakimiyeti de sona erecektir" diyordu.

O belgesel ABD dışında dünyanın dört bir yanında ilgi görmüştü ve ses getirmişti. Fakat muhataplarına sesini duyuramamıştı. Ama geçen hafta Time dergisinin 'Yalnız Amerika' kapağı soğuk duş etkisi yarattı. Dünyanın süper gücü olarak bilinen ABD'nin yalnızlık kelimesiyle yan yana gelmesi ezber bozucuydu.

Gerçekten bir rüyanın sonuna mı gelinmişti? O hep bahsedilen ABD imparatorluğu çöküş sürecine mi girmişti? Bu kapakla birlikte ABD için pek çok soru sorulmaya başlandı. Bu soruların dayandığı gerçekler vardı. Müttefikleriyle sorunlar yaşayan, göçmenler için umut ülkesi olarak bilinirken onlara sırtını dönen, komşusu Meksika ile sınırına duvar örmeyi planlayan, ırkçılıkla kavrulan sorunlu bir ülke haline geldi.

Trump'ın başkan olmasının üzerinden sadece bir yıl geçtikten sonra, süper güç, tek kutuplu dünyanın lideri olarak övünen ABD'nin fiyakası bozuldu.
Ekonomiden diplomasiye, siyasetten kamu yönetimine kadar ülke en sancılı dönemini yaşıyor. ABD'nin iç dinamiğini belirleyen güç unsurları birbirine düşmüş durumda. Artık politika üretememesi eleştiriliyor.

Türkiye'nin öncülüğünde BM'den çıkan Kudüs kararı ABD'nin uluslararası arenada iyice yalnızlaştığının en net resmiydi. Ortadoğu politikaları iflas eden, Suriye'de istediği düzeni kuramayan ABD'yi Afrin Operasyonu daha da çıkmaza soktu. Anlaşıldı ki ABD artık dünya sahnesinde oyun kurucu olamıyor. Bunun sebeplerinden biri de 10-15 yıldır dünya nazarında kaybettiği itibarıydı.

Konu derin, çetrefilli... Uzmanlarıyla ABD'nin içinde bulunduğu sancılı süreci ve derin yalnızlığı konuştuk.

HASAN BASRİ YALÇIN / SETA, STRATEJİ ARAŞTIRMALARI DİREKTÖRÜ
ŞU AN EVLERİNE DÖNÜYORLAR

"ABD ile ilgili sorun şu: Dünya tarihinde hiçbir hegemon kendi hegemonyasını bırakıp dünyadan uzaklaşmamıştır.
Ama ABD ilk defa dünyadaki hegemonyasını bir kenara bırakıp gönüllü olarak kendisini geri çekiyor. Buna 'Amerikan şımarıklığı' diyorum. Amerikalılar dünyanın bütün nimetlerinden hegemon olarak kendileri faydalanmalarına rağmen kendi kayıplarını da abartma lüksüne sahipler. Mesela Irak'a girerler, Irak'ta yüzbinlerce Iraklı ölür, bir tane Amerikan askeri ölür ve onun ölümü onlar için diğer bütün her şeyden daha önemli ve önceliklidir. Özellikle Afganistan, Irak, Somali, Balkanlar'a yaptıkları müdahaleler ABD için büyük zararlar üretmedi, dünyanın geri kalanına daha büyük zararlar getirdi. Ama Amerikalılar elde ettikleri kârları görmek yerine zararlarını sürekli göz önünde tuttuklarından sürekli hayıflanıyorlar. Dünya politikasına dahil olmanın kendilerine sürekli zarar verdiğini düşünüyorlar. Trump'ta da bu eğilim var Obama'da da vardı. Sadece liderler de değil halk kitlelerinde ve Washington elitlerinde de aynı eğilim söz konusu. Şu an evlerine dönmüş durumdalar. Tabii bu durum dünya siyasetinde bir boşluk bırakıyor. Şu anda Amerika'nın şımarıklığı dünyayı bir türbülansa sokuyor. ABD'nin müttefikleriyle ilişkilerinin problemli olmasının sebebi de bu şımarıklık işte. Çünkü müttefiklerini kendisine yük olarak görüyor. Mesela İncirlik'ten faydalanıyor ama aynı Türkiye'nin PYD'ye operasyon yapmamasını istiyor. Sadece Türkiye'ye has bir durum da değil bu, İsrail, Güney Kore ve Japonya ile de aynı sorunları yaşıyorlar.

MESELE DEMOKRASİ DEĞİL

Özgürlük, demokrasi, insan hakları... ABD bunları da önemsemiyor artık. Irak savaşına kadar bunu önemsiyordu. Demokrasiyi yayarak barışı yayacağını düşünüyordu. Obama döneminde Arap Baharı ile bir kere daha denediler, 'Arap ülkelerini demokratikleştirirsek barışı yayabiliriz' dediler.
Sonra baktılar ki demokratikleşen ülkeler ABD'nin sözünü dinlemeyen liderler üretmeye başladı. Türkiye gibi Mısır gibi... O yüzden ABD'liler 'Test ettik gördük, demek ki demokratikleşme bizim faydamıza değilmiş' dediler. O tarihten beri bunu savunmuyorlar."

PROF. DR. KEREM ALKİN/SABAH YAZARI
İTİBAR KAYBI YAŞIYORLAR

"ABD'nin dünyanın geleceğiyle ilgili söylemlerinin artık samimi bir noktada olmadığıyla ilgili gerçekler tüm dünyaya mal oldu.
Diğer devletler artık 'Senin 2. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşturduğun küresel ekonomik sistem erozyona uğradı, tükendi. Dolayısıyla dünya artık beşten büyük. BM'yi, IMF'yi, Dünya Bankası'nın yapısını da değiştirmen lazım. Böyle bir ortamda ne demokrasiden ne insan haklarından söz edilebilir' diyor. Bu vesileyle ABD şu anda 50 yıldan bu yana dünyaya hep varolduğunu iddia ettiği yumuşak gücüyle ilgili büyük bir itibar kaybı yaşıyor. Bu itibar kaybı ABD açısından pek çok travmayı beraberinde getiriyor. Yani kendi içlerinde yönetmekte bile çok zorlandıkları bir dönem yaşıyorlar.

YENİ SOĞUK SAVAŞ

Trump 18 Aralık'taki Amerikan Kongresi'ne sunduğu Ulusal Güvenlik Stratejisi raporunda Çin ve Rusya'yı ABD'nin menfaatleri açısından risk oluşturan en büyük iki aktör olarak açıkladı ve bir anlamda yeni çok kutuplu soğuk savaş döneminin başladığını ilan etti. Burada ABD için en büyük handikap 1. Soğuk Savaş dönemine girildiğinde dünya ekonomisinde, siyasetinde hakimiyet sahibi, yumuşak gücü etkin kullanan bir devlet iken şimdi böylesi bir yumuşak güce sahip olmamasıdır. Çünkü demokrasi ve insan haklarını, göçmenlerin haklarını koruduğuna dair iddiaların tümünü kaybetmiş durumda. Meksika ile arasına duvar örmekten, göçmenleri geri göndermekten ve yeşil kartı kaldırmaktan söz ediyor. Bu nedenle 2. Soğuk Savaş dönemine ilkine oranla elindeki imkanların çoğundan yoksun bir biçimde giriyor. ABD için bütçe açığı büyük bir travma. Time da diyor ki 'ABD adeta yalnızlığa oynuyor ve hiçbir ülkenin ABD'ye inancı kalmadı. ABD izlediği tüm askeri ve istihbarat operasyonları ile müttefiklerini karşısına aldı. O kadar fazla ülkeleri zorladı o kadar kendi doğrusunu kabul ettirmeye çalıştı, ki bu kibir ABD'yi yalnızlığa sürükledi.' Zaten Türkiye önderliğinde BM'den çıkan Kudüs kararı bu yalnızlığının bir göstergesiydi. Afrin Operasyonu da yalnızlaşıtığını gösteren bir başka durumdur."

PROF. DR. BERİL DEDEOĞLU / GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
TRUMP'LA DEVLET DÜZENİ BOZULDU

"ABD'nin içine düştüğü çıkmazlardan biri, Obama iktidarı Clinton'a devredemeden koltuğunu Trump'a devretmesiyle ve Trump'ın da 'Obama ne yaptıysa tersini yapma' siyaseti gütmesiyle ortaya çıktı.
ABD'nin 'devlet' düzeni düzensizlik olarak ifade buldu, Trump'ın 'güç' politikası Rusya'nın ve hatta Çin'in güçlenmesine yol açtı, toplumsal dinamikleri dikkate almayan uygulamalar ve Twitter diplomasisi de ABD'nin itibar kaybetmesine yol açtı. Dolayısıyla belki ABD'nin hâlâ güç nicelikleri açısından sistemin en belirleyici gücü olduğu, ancak güç unsurlarının bileşenini oluşturmakta ve beklentisiyle uyumlu etki yaratma kapasitesinde büyük bir erozyon yaşadığı söylenebilir.

Trump, diğer birçok Cumhuriyetçi başkan gibi, silah, vatan, güç, düşman kavramlarını merkeze koyan bir iktidarı temsil ediyor. Farkı ise, çok daha popülist, çok daha ayırımcı olması. İnanç, etnik, renk ve cinsiyet ayırımcılığını fazlasıyla işleyen yönetimin dünyasında, Amerikan değerleri olarak bilinen özgürlükler konusu yer bulamadı. Bu da ABD'nin yapısal olmasa bile, uygulamadaki demokrasi- özgürlük referansına büyük zarar verdi.

Görünen o ki, ABD'de yaşanacak başarısızlıkların, küstürülen müttefiklerin, kaybedilen sahaların faturasını başkana yazmaya yönelik bir süreç yaşanıyor. Trump'ın yaptıklarına özellikle diğer devletlerin verdikleri tepkiler ise, bir sonraki ABD yönetimi için ipucu olarak değerlendiriliyor. Yeni bir sayfa açabilmenin koşulları olarak 'Trump dönemi yanlış yapılmıştı' denmesini sağlayacak bir ortam hazırlanıyor. Trump bunun farkında mı, orasını bilmek gerçekten kolay değil."

ALİ ÇINAR/TURKISH HERITAGE ORGANIZATION BAŞKANI
ABD İKİYE BÖLÜNDÜ

"ABD şu an ikiye bölünmüş durumda. Trump'ı sevenler ve nefret edenler grubu.
Amerikan medyasının çoğunluğu Trump'ı bir yılı dolmasına rağmen yerden yere vurmaya devam ediyor. Amerikan kamuoyu dış politikadaki belirsizliklerden dolayı rahatsız ve Time'ın kapağı büyük ilgi gördü. Bilhassa Washington, DC'deki birçok düşünce kuruluşu liderleri, bu boşluğun Rusya'ya yaradığını vurguluyor. Şunu da belirtmek lazım, Trump'a oy veren vatandaşlar ekonominin gidişinden ve Trump'ın milliyetçi söylemlerinden çok mutlu. Bu nedenle dış politikadaki yalnızlığı kabul eden bir kesim de var.
Trump'ın iç politikada yaşadığı sıkıntılar yüzünden hâlâ zor dönem geçirdiği bir gerçek. Dış politikada ciddi bir hakimiyetsizlik var. Pentagon, Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı arasındaki kopuklukları, açıklamalarındaki farklılıklardan da görüyoruz. Bunu Amerikan kamuoyu da görüyor ve ciddi endişe duyuyorlar. Time'ın kapağı, ABD'nin müttefik ülkeleri ile de ters düştüğünü gösteren çok anlamlı bir kapak.

AMERİKAN RÜYASI BİR HAYAL

ABD'de göçmenlere yönelik Trump yönetiminin sert çıkışları, Amerika'nın Göçmenler Ülkesi-'Dream Country' söylemi ile çelişiyor. Açıkça Başkan Trump'ın, 'Herkes ABD'ye gelmesin, ABD'nin iç güvenliğini korumak benim için ilk hedeftir' diyen mesajları var. Başkan Trump'ın eşinin de göçmen olduğunu unutarak, göçmenlerin bu kadar üstüne gitmesi çok manidar. Tabii ki yasal yollardan, çalışan ve emek veren göçmen profili önemli ama genel bir olumsuz algı var ve bu daha da kötüye gidiyor.

ABD çok büyük bir ülke. Kaynakları ve gücü ne olursa olsun kısa dönemde bu liderliği kaybetmesi söz konusu değil. Başkan Trump bugün var yarın yok, o nedenle Çin'in ne kadar tehdit olduğunu öne çıkaran bir makale olsa da, ABD'nin çok güçlü müttefikleri bulunmakta. Unutmayalım ABD kendi petrol rezervlerini hâlâ saklamakta, dışardan kullanmaya devam etmekte. Asla kısa vadeli düşünmediği için genel tedbirlerini alarak yola devam edecektir. ABD'nin yabancı ülkelerle olan ticareti 5 trilyon doları geçmiş durumda.

ABD, dış politikadaki net stratejisini uygulamaya koyamadığı için sıkıntılar yaşıyor. Bu nedenle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ile çok yakın temas halindeler. Başkan Obama'nın son dönemindeki yanlış Suriye politikaları ile bölgedeki gücü resmen elleri ile Rusya'ya verdiler. Üstüne İran da çok rahat meydan buldu.

ABD, NATO müttefiki Türkiye'yi dinleyip ortak hareket etseydi bence farklı bir resim görebilirdik. Ortadoğu'da huzurun olacağını beklemek büyük bir hata olur. ABD şu anda Suriye'deki gücünü kaybetmemek için askeri anlamda yeni birlikler yolluyor. Bu yıl Trump'ın Pentagon'un yönlendirmesi ile farklı adımlar atmasını ve askeri güçleri tekrar sahaya sürmesini bekliyoruz.

KAMUOYU RAHATSIZ

ABD'de korku ve tedirginlik hangi kesimle konuştuğunuza bağlı. Eğer Demokrat kesimle konuşursanız 'ülke uçuruma gidiyor', Cumhuriyetçi kesimle konuşursanız Trump ile ekonominin canlandığı, vergi reformunun ekonomiye olumlu katkısı olacağı, Amerika ilk sloganı ile iç güvenlik konusundaki çıkışların ABD için iyi olduğunu söylüyorlar.

ABD'de en çok bölünmüşlük gerçeği tedirginlik yaratıyor. Bunu 2018'de daha net göreceğiz ama Trump'ın iç politikadaki sıkıntıları ve seçim tartışmalarının devam etmesi ABD kamuoyunda rahatsızlık yaratmaya devam ediyor."

2030 İMPARATORLUĞUN ÇÖKÜŞÜ

ABD'nin süper güç olma halini yitirdiği ve yalnızlaştığı tartışmalarına tarihçi akademisyen Alfred McCoy da 2017'nin temmuz ayında verdiği bir söyleşiyle dahil olmuştu. McCoy'un iddiasına göre Çin, ABD'nin hem askeri hem ekonomik alandaki küresel hakimiyetini 2030'a kadar geçecek ve bildiğimiz Amerikan İmparatorluğu artık var olmayacak.

Ünlü tarihçi 2003 Irak müdahalesinin ABD için sonun başlangıcı olduğunu söylüyor. Ardından yaşanan süreçte Çin, Hindistan, İran, Rusya gibi diğer devletlerin donanma alanında, uzay ve siber çalışmalarında ABD ile kafa kafaya gelmiş durumda olması ve Trump'ın seçilmesiyle gelen yönetimsel problemler imparatorluğun çöküşünün belirtisi konumunda.

Yine Alfred McCoy'un öngörüsüne göre, ABD ekonomisindeki açıklar artmaya devam ettikçe 2030'a kadar Çin'in ekonomik gücü ABD'yi gölgede bırakacak ve ABD uzun yıllardır elinde tuttuğu dünya liderliği konumundan ikinci sıraya gerileyecek.
ABD'NİN EZBER BOZAN GERÇEKLERİ

Gündelik hayatlarımızda gerek dış politika, gerek Başkan Donald Trump gibi tartışmalı bir figür nedeniyle devamlı ABD'den bahsediyoruz. Bir yandan da ABD Merkez Bankası'nın kararları ve Amerikan popüler kültürü ile teknolojisi hayatımıza bir anlamda yön veriyor. Peki, işsizliği yüzde 4'lerde gezindiği ve maaşların görünürde arttığı ABD'de ne tür toplumsal sorunlar yaşıyor?

SİLAHLI SALDIRILARDA ÖLÜM ZİRVEDE

61 bin 454 silahlı olay: Gun Violence Archive adlı websitesinin tuttuğu verilere göre, ülkede 2017'de 61 bin 454 silahlı olay yaşandı.
15 bin ölü: Bu olaylarda 15 binden fazla kişi yaşamını yitirdi 30 binden fazla kişi yaralandı.
4 bin: Ateşli silahlar sonucu yaşanan ölümlerden 4 bine yakını 18 yaşından küçük.

TIBBİ UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI YAYGIN

21 milyon hap: Batı Virginia'da 2 bin 600 kişinin yaşadığı bir kasabaya, ilaç şirketleri son 10 yılda 21 milyon adet opioid maddesi içeren ağrı kesici hap göndermiş. Bu, bağımlılığın ne noktalara ulaştığını gösteren acı bir tablo.
42 bin 249 ölüm: 2016 rakamlarına göre ülkede aşırı doz ağrı kesici kullanımından 42 bin 249 kişi öldü.
11 milyon bağımlı: Bakanlık verilerine göre 11 milyondan fazla kişi de öyle ya da böyle bu haplara bağımlı yahut 'uçmak' için kullanıyor.

YENİ NESİL ÇOK DAHA FAKİR

17 bin dolar: 2000'li yıllarda büyümüş Y kuşağı gençler ebeveynlerine göre çok daha büyük ekonomik zorluklar içerisinde. Bir Amerikalı üniversite öğrencisinin en büyük derdi öğrenim görürken alınan ve kişi başı 17 bin doları bulan borç ve kredileri nasıl ödeyeceği.
Yüzde 300 borç artışı: The Huffington Post'un derlediği bilgiye göre 18-35 yaş arası bu kuşağın öğrenci borçları ana ve babalarına göre yüzde 300 arttı. Bunların yüzde 20'si ise resmen fakir olarak değerlendiriliyor. Bu neslin ev sahibi olma şansı ailelerine göre yüzde 50 daha az.

ALT YAPI ÇÖKMÜŞ DURUMDA

1,5 trilyon dolarlık yatırım: ABD'deki eskimiş, çökme ve bozulma riski olan köprü, yol, demiryolu ve diğer ulaşım ağları ile temiz içme suyu ve sulama alanında kullanılan boru hatlarının yenilenmesi için 1,5 trilyon dolarlık bir harcama yapılması gerekiyor.

SİYAH-BEYAZ UÇURUMU ARTIYOR

8 katlık uçurum: Tüketici Finansmanı Anketi'nin (SCF) 2016 verilerine göre ortalama bir siyah hanesi yılda 140 bin dolar varlığa sahipken, beyaz aileleri hane başına ortalama bunun sekiz katı olan 919 bin dolarlık varlığa sahip. Kötümser senaryolar siyahların daha da fakirleşeceğini gösteriyor.

SAĞLIK SİGORTASI EL YAKIYOR

30 milyon sigortasız insan: Ülkede 30 milyondan fazla kişinin sağlık sigortasının bulunmuyor. Sağlık sigortası sahibi olanlar da binlerce doları ceplerinden ödeyerek düşük kaliteli bir sağlık hizmeti alıyor.

EVSİZLER CİDDİ SORUN

3,5 milyon evsiz: 2008'de yaşanan ekonomik krizin etkisiyle de ABD'de yaklaşık 3,5 milyon kişi evsizlik sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Bu insanlanın 1 milyon 350 binini çocuklar oluşturuyor.

Sabah

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN