Arama

  • Anasayfa
  • İlahiyat
  • İslam İlmihali
  • Namaz nasıl kılınır? Namaz insanın ahlaki gelişimine nasıl katkı sağlar? Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazı kılınışı nasıldır?

Namaz nasıl kılınır? Namaz insanın ahlaki gelişimine nasıl katkı sağlar? Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazı kılınışı nasıldır?

Dinin direği namazın İslam'da önemi başın vücuttaki yeri gibidir. Günde beş vakit belirli şekillerle yerine getirilen namaz, İslam’ın şartlarından biridir. Peki, Kur’an’da değişik vesilelerle emredilen namaz nasıl kılınır? Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazı kılınışı nasıldır? Namaz nasıl cem edilir? Diyanet'in İlmihal’i "İman ve İbadetler" kitabında yer alan bilgilere göre, namazın kılınışı hakkında merak edilenleri sizler için derledik.

Namaz nasıl kılınır? Namaz insanın ahlaki gelişimine nasıl katkı sağlar? Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazı kılınışı nasıldır?
Yayınlanma Tarihi: 7.01.2021 09:29:00 Güncelleme Tarihi: 07.01.2021 09:30

Namaz kılacak kişi abdestli ve kıbleye yönelik olarak durup ellerini kaldırır ve niyet ederek Allahü Ekber der ve ellerini bağlar. Sübhaneke duasını (Sübhâneke'llâhümme ve bihamdike ve tebârekesmüke ve teâlâ ceddüke velâ) okur. Eğer kişi imama uymadıysa Eûzü billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm. Bismillâhi'r-rahmâni'r-rahîm diyerek Fâtiha suresini okur. Fâtiha suresinin bitiminde âmin diyerek besmele çekmeden bir sure veya zamm-ı sure de denilen birkaç ayet okunur. Ardından Allahü Ekber diyerek rükûa gidilir. En az üç kere Sübhâne rabbiye'l-azîm dedikten sonra Semiallâhü limen hamideh diyerek doğrulur ve Rabbenâ lekel-hamd der. Ardından Allahü Ekber diyerek secdeye gidilir. Kişinin bedensel bir engeli yoksa yere önce dizlerini, sonra ellerini ve sonra yüzünü koyar, kıyama dönerken de bunun aksini yapar. Secdede en az üç kere Sübhâne rabbiye'l-a'lâ dedikten sonra yine Allahü Ekber diyerek ara oturuşu (celse) yapar, sonra yine Allahü Ekber diyerek ikinci secdeye gider ve yine üç kere Sübhâne rabbiye'l-a'lâ dedikten sonra Allahü Ekber diyerek ikinci rek'ata kalkar.

İkinci rek'at da birinci rek'at gibidir. Şu kadar ki ikinci rek'atta elleri kaldırma, Sübhâneke ve eûzü yoktur. Ayağa kalkınca el bağlayıp besmele ile Fâtiha'yı okunur ve âmin dedikten sonra Fâtiha'ya bir sûre veya birkaç âyet eklenir. Daha sonra birinci rek'atta olduğu gibi rükû ve secdeleri yapar. İkinci secdeden sonra ka'de yapıp et-Tahiyyâtü lillâhi ve's-salavâtü ve'ttayyibât. es-Selâmü aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdillahi's-sâlihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh (tahiyyat duası) okunur. Kılacağı namazın rek'at sayısı ikiden fazla ise bu "ilk oturuş" (ka'de-i ûlâ) olur. Bu oturuşta Tahiyyât'a bir şey eklenmez ve Allahü Ekber diyerek üçüncü rek'ata kalkılır. Kalkacağı zaman ellerini dizleri üzerine getirir, öyle kalkar. Kıyamda el bağlayıp besmele ile Fâtiha'yı okur ve âmin der. Bundan sonra yapılacak şeyler namazın farz olup olmamasına göre küçük değişiklikler gösterir.

Farz namaz kılınıyor ise:

Fâtiha'dan sonra sûre veya âyet okumayıp rükûa varılır. Secdelerden sonra eğer varsa dördüncü rek'ata kalkılır. Dördüncü rek'at da üçüncü rek'at gibidir. Dördüncü rek'at yoksa ikinci secdeden sonra oturur (son oturuş=ka'de-i ahîre).

Kılınan namaz farz değilse:

Farz namazdan farklı olarak üçüncü rek'atın Fâtiha'sına âmin dedikten sonra, bir sûre veya birkaç âyet okunur. Sonra rükûa ve secdeye varılır. Dördüncü rek'at, üçüncü rek'at gibidir. Dördüncü rek'atın secdeleri yapılınca oturulur. Bu oturuş, üç rek'atlı namazların üçüncü rek'atının ve iki rek'atlı namazların ikinci rek'atının bitiminde yapılan oturuş gibi, son oturuş (ka'de-i ahîre) adını alır. Son oturuşta Tahiyyât'tan sonra salavat ve dualar okunur, ardından selâm verilir.

SALAVAT NEDİR?

Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm. İnneke hamîdün mecîd.

Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm. İnneke hamîdün mecîd.

NAMAZDAN SONRA HANGİ DUALAR EDİLİR?

Son oturuşta salavat getirdikten sonra yapılacak dua, âyetlerden iktibas edilebileceği gibi hadislerden de edilebilir. Âyetlerden alınarak yapılabilecek duaya örnek:

Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr, bi rahmetike yâ erhame'r-râhimîn (el-Bakara 2/201).

Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba'de iz hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeten inneke ente'l-vehhâb (Âl-i İmrân 3/8).

Rabbic'alnî mukýme's-salâti ve min zürriyyetî rabbenâ ve tekabbel duâ. Rabbenağfir lî ve li-vâlideyye ve li'l-mü'minîne yevme yekumü'l-hisâb (İbrâhîm 14/40-41).

Hadislerden iktibas edilebilecek duaya örnek:

Allahümme innî es'elüke mine'l-hayri küllihî mâ âlimtü minhü ve mâ lem a'lem ve eûzü bike mine'ş-şerri küllihî mâ âlimtü minhü ve mâ lem a'lem.

Türkçesi: "Allahım bildiğim bilmediğim bütün iyilikleri senden istiyorum, bildiğim bilmediğim bütün kötülüklerden sana sığınıyorum".

İsteyen bu duaların anlamlarını da söyleyebilir. Şimdi bu vesileyle namazda Türkçe dua etmenin namazı bozup bozmayacağı konusu ile Hz. Peygamber'den nakledilenlerden başka bir duanın namazda okunup okunamayacağı sorusuna açıklık getirmeye çalışalım.

NAMAZDA TÜRKÇE OLARAK DUA EDİLEBİLİR Mİ?

"Namazda insanların kelâmından hiçbir şey uygun olmaz. Çünkü namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumadan ibarettir" (Müsned, V, 447-448; Nesaî, "Sehv", 20; bk. Müslim, "Mesâcid", 35; Ebû Dâvûd, "Salât", 174).

Hadiste geçen "insanların kelâmı" sözü, başka biriyle karşılıklı konuşmak anlamına gelebileceği gibi insanların kendi aralarındaki konuşmaları türünden konuşma, gündelik konuşma ve insan sözü anlamına da gelebilir.

"Namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur'an okumadan ibarettir" ifadesi ise, hasr ifade edecek şekilde anlaşılacak olursa, namazda bunların dışında bir şey yapılamayacağı sonucu çıkar. Nitekim bazı Hanefîler bu noktadan hareketle Kur'an lafızları dışında bir şeyle namazda dua edilemeyeceğini söylemişlerdir. Diğer âlimler ise, namazda konuşma yasağının Mekke döneminde geldiğini, hâlbuki namazdaki özel dua ve zikirlerin pek çoğunun Medine döneminde hadislerle sabit olduğunu ve bu hadislerin "Namaz tesbihten… ibarettir" hadisinin kapsamını daralttığını öne sürerek, namazda her türlü lafızla dua edilebileceğini savunmuşlardır.

HZ. PEYGAMBER NAMAZDAN SONRA NASIL DUA EDERDİ?

Hz. Peygamber bir gün namaz kılarken arkasında bir adamın "Ey Allahım, bana ve Muhammed'e merhamet et, başka da hiç kimseye merhamet etme" diye dua ettiğini duymuş, selâm verdikten sonra bu şekilde dua eden bedevîye dönerek "Geniş olan bir şeyi (Allah'ın rahmetini) daralttın" demiştir (Buhârî, "Edeb", 27). Hz. Peygamber, namazda bu şekilde dua ettiği için o kişiye namazı yeniden kılmasını söylememiş, sadece bencillik yapmaması için uyarmıştır. Bu olay, namaz kılan kimsenin namazın dua ve münâcâta ayrılmış bu bölümünde Kur'an ve Sünnet lafızları dışında fakat onlara uygun içerikte sözlerle istediği gibi dua edebileceğini göstermektedir. Hz. Peygamber rükûdan doğrulurken "Semiallahü limen hamideh" demiş, kendisiyle birlikte namaz kılan arkadaşlarından Rifâa "ve leke'l-hamd hamden kesîren tayyiben mübâreken fîh" diye ilâve etmiş; Hz. Peygamber selâm verince arkaya dönerek "Demin konuşan kimdi?" diye sormuş; Rifâa "Bendim" deyince, bunun üzerine Hz. Peygamber, "Otuz küsur melek gördüm, senin söylediğin o sözü önce yazıp göğe götürmek için birbirleriyle yarışıyorlardı" diyerek, Rifâa'nın ihdas ettiği bu sözü onaylamıştır. (bk. Şevkânî, II, 317-322).

Bu hadisler, namazda konuşma yasağının başka biriyle konuşmaya ilişkin olduğunu, içerik bakımından uygun olmak şartıyla, kişinin istediği lafızlarla dua edebileceğini göstermektedir.

NAMAZ BOZULMA NEDENLERİ

Namazda "Ey Allah'ım, beni evlendir, karnımı doyur" gibi insanların konuşmalarına benzeyen sözler söylenirse, Hanefîlere göre bunu söyleyen kişinin namazı bozulur. Çünkü bu söz, Kur'an'daki dualara ve Hz. Peygamber'in namazda okuduğu veya okunabileceğini bildirdiği dualara benzememekte, içerik olarak namazın genel çerçevesine aykırı düşmektedir. Fakat Şâfiî, dünyevî bir arzunun gerçekleşmesine yönelik olmakla birlikte sonuçta bunun da bir dua olduğunu, dolayısıyla bu şekilde dua etmekle namazın bozulmayacağını ileri sürmüştür.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN