Faizden kazanılan parayla cami yaptırılır mı?
🔸 Cevap: Bu parayla farz ve vacip olan, insanın görevi olan şeyler yapılamaz. Mecbur değil, insan cami yaptırmaya. Zekat veremez, o paradan. Cami yaptırırsa bu bir tasadduk sayılır, yani hayır yolunda harcama, sadaka anlamına gelir. O parayı faiz parasını ne yapması gerek, adamın? Tasadduk etmesi lazım. Cami inşası da bir tasadduktur.
https://www.instagram.com/p/Cl24z-9jzv5/
Sadaka nedir?
🔸 Sözlükte "(haber) gerçek olmak; doğruluk" gibi anlamlara gelen "sıdk" kökünden türeyen sadaka kelimesi Allah'ın (CC) hoşnutluğunu kazanmak için ihtiyaç sahiplerine yapılan gönüllü veya dinen zorunlu maddî yardımları, bu çerçevede verilen para ve eşyayı ifade eder.
🔸 Sadaka vermeye tasadduk denilir. Sadaka vermenin, insanın doğasında bulunan yardımlaşma ve muhtaç olana yardım etme duygusu yanında, sosyal yaraların sarılmasına ve toplumsal barışın sağlanmasına önemli katkılar vardır.
Faiz nedir?
🔸 Türkçe'deki yaygın karşılığı "faiz" olan Arapça ribâ kelimesi sözlükte "fazlalık, nemâ, artma, çoğalma; yükseğe çıkma gibi anlamlara gelir. Câhiliye dönemi Arapları ribâ kelimesini ve ondan türeyen diğer kelimeleri sözlük anlamından ziyade terim anlamında, yani vadeye veya vadenin uzatılmasına karşı borcun da artması anlamında kullanıyorlardı.
🔸 Nitekim kaynakların bildirdiğine göre Câhiliye devrinde borçlu alacaklısına giderek, "Borcu ertelersen sana şu kadar fazla veririm" derdi, alacaklı da borcu ertelerdi. (Taberî, VI, 8) Bu dönemde Araplar, faizi belirli aralıklarla ödenmek şartıyla borç para verirler, ara dönem sonlarında faizi, vade dolduğunda da ana parayı isterlerdi. Eğer borçlu ödeme yapamayacak durumda ise vadenin uzatılması karşılığında faiz miktarı da arttırılırdı. (Fahreddin er-Râzî, VII, 91)
🔸 Faizle ilgili olarak nüzûl sırasına göre Kur'an'da ilk yer alan ayetin meali şöyledir:
"İnsanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz, Allah katında artmaz. Ama Allah'ın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekât verirseniz; işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat arttıranlardır."
(Rum suresi, 39. ayet)
🔸 Bazı müfessirler, Mekke döneminde inen bu ayette geçen ribânın Kur'an'ın yasakladığı faiz olmadığını ileri sürmüşse de çoğunluğun görüşü, söz konusu ayette o dönemdeki Araplar arasında birlikte son derece yaygın olan faiz işleminin kastedildiğidir. (Taberî, XXI, 29-31; Şevkânî, Fetḥu'l-ḳadîr, III, 227; Âlûsî, XXI, 45)
🔸 Kur'an'da faiz yasağını ayrıntılı bir şekilde ele alan ikinci grup âyetlerde ise şöyle buyrulur:
"Faiz yiyenler -kabirlerinden- şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden ayılışı gibi kalkacaklardır. Bu hal onların, 'Alım satım da tıpkı faiz gibidir' demeleri yüzündendir. Halbuki Allah (CC) alım satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. Allah faizi tüketir (faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden kimseleri sevmez... Ey iman edenler! Allah'tan korkun, eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terkedin. Şayet böyle yapmazsanız Allah ve resulü tarafından açılan savaştan haberiniz olsun. Ancak tövbe edip vazgeçerseniz ana paranız sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz"
(Bakara suresi, 275-279. ayetler)
🔸 Bu ayetlerle faizin kesin olarak yasaklandığı görülür. Faizden vazgeçilirse ana paranın borç verene ait olduğu vurgulanır ve ana paraya yapılacak az ya da çok her ilavenin faiz kapsamına gireceği ifade edilir.
Ünlü filozofların faize bakışı
🔸 Faiz, ortaya çıktığı andan itibaren başta din adamları olmak üzere filozof ve iktisatçıların inceleme konularından birini oluşturur. Faizi din ve ahlâk açısından tahlil eden İlk çağ filozofları Eflâtun ile Aristo onu mahkum etmişlerdir. Çirkin bir kazanç yolu olarak gördükleri faiz onlara göre zenginlerle fakirleri karşı karşıya getirerek devletin selâmetini tehlikeye atabilirdi.
🔸 Aristo, bir metalden ibaret olan paradan kazanç elde etmeyi adalete aykırı bulur. Onun bu görüşü, ödünç alınan para ile bir kazanç sağlanacağı, dolayısıyla bu kazançtan para sahibine de faiz ödenmesi gerektiği şeklinde bir itirazla karşılansa bile faizde aklıselim kişinin ve vicdanın kabul edemeyeceği özelliklerin bulunduğunu göstermesi bakımından önem taşır.
📌Aklıselim ne demektir?
Sağ duyulu anlamına gelir.
🔸 Faizi kınayan ifadelere Cicero, Cato ve Seneca gibi ilk dönem Romalı düşünürlerde de rastlanır. İnsani zaafların kontrole alınamadığı toplumlarda ahlâkî ve iktisadî bir hastalık olarak baş gösteren faizin Mısır, Sümer, Bâbil, Asur, eski Yunan, Roma gibi toplumlarda da bulunduğu ve onunla mücadele edildiği görülür.
Faiz ile ilgili ayetler
"Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz."
(Âl-i İmran suresi, 130 ayet)
"Bir de kendilerine yasaklandığı halde faiz almaları ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden. İçlerinden kâfir olanlara can yakıcı bir azap hazırladık."
(Nisâ suresi, 161. ayet)
"İnsanların malları içinde artacağını düşünerek fâize verdiğiniz para, zâhiren artar gibi gözükse de, Allah katında artmaz. Oysa Allah'ın rızâsını isteyerek karşılıksız verdiğiniz zekât cinsinden şeylere gelince, işte böyle yapanlar, mal ve sevaplarını kat kat artıranların tâ kendileridir."
(Rûm suresi, 39. ayet)
"Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda hırsızlık, rüşvet, faiz ve kumar gibi meşrû olmayan yollarla yemeyin. Karşılıklı rızâya dayanan bir ticaret yapmanız ise elbette meşrûdur. Kendi nefislerinizi de öldürmeyin. Doğrusu Allah size karşı çok merhametlidir."
(Nisâ suresi, 29.ayet)
* Bu içerikte DİA, faiz maddesi kullanılmıştır.