İlk bölümümüzün konuğu Yüce Allah'ın, bizlere ilk hitabı olan okuma eylemi…
💠💠💠
O, insanı alâk'tan yarattı.
İnsana bilmediğini belletti…
Ey insanoğlu, iki defa tekrar etti sana Âlemlerin Rabbi…
İkra! dedi.
Oku!
"Yaratan rabbinin adıyla oku!"
Bu, Yüce Allah'ın, bizlere ilk hitabı ve ilk emriydi…
Peki biz bu Oku emrinin ağırlığının farkında mıyız?
Alak suresini okumak ve dinlemek için tıklayın
💠💠💠
Oku emrinin ağırlığının farkında mıyız?
— Fikriyat (@fikriyatcom) October 1, 2021
Istılah'ın ilk bölümüne; Yüce Allah'ın, bizlere ilk hitabı olan okuma eylemi ile kısa bir başlangıç yaptık.
Yeni formatımızı kimler beğendi?☺️ pic.twitter.com/tS1QmBSFoz
Hz. Peygamber'e (sav) inen ilk vahiy, bütün Müslümanlara emredilen ilahi emir; oku!
Kuşku yok ki, temel gaye en başta, Yaradan'ı tanımaktı. Bu sebeple, başka varlıkların adıyla değil, Rabbimizin adıyla okumamız buyruldu.
Kur'an-ı Kerim'in Hz. Ebubekir (ra) döneminde iki kapak arasına getirilmesiyle İslam coğrafyasında bir tedvin ve telif eser hareketi filizlendi.
Sonraki yıllarda Efendimizin (sav) hadislerinin yazıya geçirilmeye başlanması, Müslümanları ilim yoluna daha çok sevk etti. Allah Teâlâ'nın kelamı Kur'an ve nebiler nebisi Resul-i Ekrem'in (sav) hadisleri, fikri havzamızı, iki coşkun ırmak olarak besledi…
Farklı seslerden Kur'an-ı Kerim meali dinlemek için tıklayın
Birçok hafızın sesinden Kur'an-ı Kerim dinlemek için tıklayın
💠💠💠
Burada bir parantez açalım:
İslâm'da ilk savaş olan Bedir'de dahi, önemli mesajlar verildi okumayla ilgili… Müslümanların galibiyetiyle sonuçlanan bu savaşta, esir düşenlerin fidye karşılığında serbest bırakılmaları emredildi. Veremeyecek durumda olanlar için Efendimiz (sav), her birinin 10 Müslüman çocuğa okuma- yazma öğretmeleri halinde serbest kalacaklarını bildirdi. Efendimizin (sav) vahiy kâtiplerinden olan Zeyd b. Sabit radıyallahu anh da bu şekilde okuma-yazma öğrenenlerdendi.
Modern çağa geldiğimizde artık herkes bir şekilde kitaba ulaşır hale gelmişti. Ailemiz ile çocukluk yıllarımızda başlayan okuma serüvenimiz, okul ve hocalarımız vasıtasıyla pekişti. Çünkü hayatı en çok bu dönemlerimizde algılamaya başlıyorduk. Okumak boş bir vakit hobisi değildi, içimizdeki boşluğu doldurmak, payelerin en üstününe sahip olmak içindi… Her dönemde değeri gittikçe arttı.
💠💠💠
Şöyle bir dönüp geriye baktığımızda, okumanın o kadar da basit bir eylem olmadığını gördük. Neden mi? Çünkü okumak sadece kitapla ilgili değildi; insanı, davranışları, nasihati ya da bir kelamı doğru anlayabilmekti asıl amaç… Bize, kendi farkındalığımızı ve kendimizi gerçekleştirme adına yapabileceklerimizi hissettiren özel bir eylemdi. Her şeyi okuyacak kadar vaktimiz olmadı elbet ama okumuş olduklarımız da bize çok şey öğretti.
Cahit Zarifoğlu'nun şu sözü mesela, tokat gibi çarpmadı mı yüzümüze?
"Oku" emri, anlamını bilmeden okumak olmamalıydı. Anlamı kavramadan okunacak bir şey hayata uygulanamaz, yaşanamazdı."
Hatta Cemil Meriç'in şu sözü, yaşam mücadelemizin bir özeti değil mi sizce?
"Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim."
💠💠💠
Peki bu kadarla yetindik mi?
Elbette hayır.
Okuduk; düşüncelerimiz olgunlaştı, iletişim becerilerimiz gelişti ve bize söylenen herhangi bir sözün altındaki mesajı dahi daha kolay okur hale geldik. İlgimize, kültürümüze hatta mesleklerimize göre okumalar yaptık. Sonra hayallerimiz de büyüdü bizimle. Öğrendiklerimizi aktarmak için heyecan duyduk. Yunus Emre'nin deyişi ile "kendimizi bildik."
"İlim, bir şeyi öğrenmektir; ilim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen, bu nasıl okumaktır?"
💠💠💠
Biz Yüce kitabımızdan, âlimlerimizden, usta yazarlarımızdan çok şey öğrendik. Nurettin Topçu'nun deyişiyle, ilim öğrenmeyi bir ibadet olarak benimsedik.
"Okuyacaksınız, okutacaksınız; kürsüde, minberde, mektepte ve üniversitede. İlmin en büyük ibadet olduğunu halka öğreteceksiniz."
Çünkü Oku! emri ile başlayan Kur'an'a iman etmiş nesillerdik… Okudukça dilimize, kalbimize, imanımıza güç geldi. Tefekkür etmeyi, ibret almayı, her daim öğrenip, öğretmeyi amel edindik. Unutmadık çünkü "faydalı olan ilim mümin'in birer yitik mal'ıydı" bildik.
Peygamberimizin (sav) şu hadisi ile özetleyelim meramımızı;
"Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol. Fakat beşincisi olma (yani bunların dışında kalma) helak olursun."
Resul-i Ekrem'in (SAV) hadis-i şeriflerini Riyazüs Salihin'den okumak için tıklayın
💠💠💠
Sözün özüne gelince;
Nacizane birkaç öneriyle bitirelim videomuzu;
Kitap bir kez okunmalı diye kural yoktur, iki kez okuyun, kitabın muhtevasını ikinci kez okuduğunuzda daha iyi kavrarsınız.
Zamana meydan okuyarak, çağları aşıp gelmiş olan eskileri okuyun.
İşe, ilgi alanınızdan olanlarla başlayın.
Sesli okuyun, not alın, altını çizin.
Sadece 10 dakikalığına bile olsa bir şey okumayı alışkanlık haline getirin.
Okumanın sizde oluşturacağı artıları düşünün.
Sevdiklerinize hediye edin.
Tebrikler! Daima yanınızda olacak olan bir dost kazandınız…
💠💠💠
Peki siz kıymetli fikriyat okurları, hemen şu andan itibaren bu okuma zincirinin bir parçası olmak istemez misiniz?
Editör: Özge Özkul
ozge.ozkul@fikriyat.com.tr
Kamera-kurgu: Ahmed Helal
ahmed.helal@fikriyat.com.tr
💠💠💠
🎬 Fikriyat yazarı Prof. Dr. İsmail Güleç'in sunumuyla VAV TV'de yayınlanan Mürekkep Damlaları programının Okuma ve Yazma Kültürü konulu bölümünü aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz.
🎬 Mustafa Akar'ın sunumu İbrahim Altay'ın katkılarıyla VAV TV'de yayınlanan Millet Kıraathanesi programının "Kitap insanı nasıl değiştirir?" konulu bölümünü aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz.