İngilizlerin 1839 ilk Afganistan işgaline karşı yerel direniş iki yıl sonra başladığında, İngilizlerin Afganistan temsilcisi William Macnaghten durumu ciddiye almaz. O sırada Doğu Hindistan Şirketi tarafından "başarılı" Afgan işgalindeki rolüne karşılık ödül olarak prestijli Bombay Valiliğine atanan Macnaghten, Afgan mücahitler gerilla savaşı vererek İngilizleri ağır yenilgiye uğrattığında bile yenilgiyi kabul etmek istemez. İngilizlerin; "İngiliz ordusunun işgal sonrası Afganistan'da kalıp kalmaması veya ne kadar süreyle kalması gerektiği"; "profesyonel bir Afgan ordusu kurmanın mümkün olup olmadığı ve kurmayı denerlerse yaşayacakları sorunlar"; "Afganistan'da ulus inşasına girişme düşünceleri ve başarısız olmaları"; "kurdukları suni (Şah Şuca) hükümetin meşruiyet sorunu"; "maliyeti giderek artan işgalin Kalküta'daki İngiliz hazinesinde para bırakmaması" gibi işgal sırasında yaşadığı birçok sorun hem Sovyetlerin hem de ABD'nin sonraki yüzyılda Afganistan işgallerinde karşılarına çıktı.
PENTAGON BELGELERİ (1971)
Belgelerin hedefinde kısmen siyasetçiler olsa da, Pentagon özellikle hedef alınıyor. Bu da normal, çünkü ABD'nin Afganistan politikasında Pentagon son derece güçlü konumda.
Geçtiğimiz hafta Washington Post gazetesinde Afganistan Belgeleri adıyla yayınlanan belgeler ABD'nin Afganistan işgalinin içine düştüğü derin çıkmazı, 1971 yılında New York Times gazetesinde yayınlanan Pentagon Belgelerini andırır tarzda yeniden gözler önüne serdi.
Kennedy suikastı sonrasında göreve gelen Lyndon Johnson yönetiminde Savunma Bakanlığı yapan Robert McNamara, Vietnam Savaşı'nda başarı olasılığından giderek şüphe duymaya başlayınca, 1967 yılında Savunma Bakanlığı içerisinde savaşa dair bir iç değerlendirme raporu hazırlanması talimatı vermişti. Bu komisyonda yer alan Savunma Bakanlığı çalışanlarından Daniel Ellsberg, bu süreçte eline geçen gizli belgeleri kopyalamış, önce 1969 yılında Senato Dış İlişkiler Komitesine, ardından da 1971 yılında New York Times gazetesine sızdırmıştı. Ortaya çıktığında büyük fırtına koparan belgelere göre, başta ABD Savunma Bakanlığı olmak üzere, üst düzey Amerikalı yetkililer Vietnam Savaşı'nın kazanılamayacağını uzun süredir bildikleri halde savaşı devam ettirmişler, savaşın gidişatına dair ABD halkını kandırmışlar, ABD askerlerinin boş yere ölmesine göz yummuşlardı. ABD'nin Güneydoğu Asya'da komünizmle mücadeleye girmesine imkân tanıyan "Tonkin Körfezi Olayı'nın" (komünist Kuzey Vietnam'a ait torpido botlarının Tonkin Körfezi'nde Amerikan donanmasına saldırması) uydurma olduğu da bu belgeler sayesinde ortaya çıkmıştı. ABD'de giderek büyüyen Vietnam Savaşı karşıtı toplumsal hareketler dönemine denk gelen bu belgeler, Richard Nixon yönetimini de zora sokmuş, yönetimin belgelerin yayınlanmasının durdurulması talebiyle mahkemeye yaptığı başvuru Anayasa Mahkemesince reddedilmişti.
AFGANİSTAN BELGELERİ
Yayımlanan belgeler, sivil ve askeri yetkililerin, Vietnam Savaşı'nda olduğu gibi, halkı yıllarca Afganistan savaşının gidişatına dair yanlış bilgilendirdiğini, savaşın kötü gittiğini gösteren her türlü somut göstergeyi çarpıtarak halkı kandırdığını gösteriyor.
Afganistan Belgeleri olarak yayınlanan belgeler, görevi Afganistan'ın yeniden inşası sürecini izlemek ve raporlamak olan, mevcut yönetime bağlı bir devlet kurumunun Afganistan'ın işgalinden bu yana bir şekilde Afganistan politikasıyla ilgilenmiş diplomat, general, yardım görevlisi ve askerlerle yapılan mülakatlardan elde edilen bilgilere dayanıyor. Washington Post bu belgelere dayanarak sivil ve askeri yetkililerin, Vietnam Savaşı'nda olduğu gibi, halkı yıllarca Afganistan savaşının gidişatına dair yanlış bilgilendirdiğini iddia ediyor. ABD ordusunun, Afganistan'da savaşın gidişatına dair sürekli yeni başarı ölçütleri uydurarak, kendisine başarı uydurarak, savaşın kötü gittiğini gösteren her türlü somut göstergeyi çarpıtarak halkı kandırdığı iddia ediliyor.
Pentagon Belgeleriyle karşılaştırıldığında bu belgelerin de öncekiler gibi ama daha küçük ölçekte bir mahkeme sürecinden sonra yayımlanmaya başladığı anlaşılıyor. Diğer yandan, 1971 Pentagon Belgeleri'nin aksine Afganistan belgeleri pek de sızdırılmış değil. Bu belgeler Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde yapılan bir başvuru sonrasında alınmış. Afganistan Belgeleri'nde dile getirilen, "Afganistan Savaşı'nın bir bataklığa dönüştüğü" iddiası da yeni değil. Afganistan'ın işgali sürecinde görev almış birçok yetkili, bu savaşın siyasi hedefinin muallakta olduğunu, ABD ekonomisine büyük yük getirdiğini, Afganistan'ın daha önce İngiliz ve Sovyet işgallerinde olduğu gibi bir bataklığa dönüştüğünü sıkça dile getirdi ve yazdı. Pentagon Belgeleri, Nixon yönetiminin de devam ettirme niyetinde göründüğü Vietnam Savaşı'na karşı toplumsal hareketlenme döneminde çok ses getirmişti ancak mevcut durumda Trump yönetimi Taliban'la müzakere görüşmelerini devam ettiriyor ve Trump yönetimi Afganistan'dan çekilmek istediğini açıkça söylüyor. Pentagon Belgeleri, ABD'de milli güvenlik devletinin geldiği nokta itibarıyla insanların derin şüphe duydukları bir dış politika konusunda haber alma imkanı sağlarken, Afganistan Belgeleri mevcut medya ve haber alma ortamında çok özel bir fırsat sunmuş durmuyor.
KONGRE, ORDU VE BAŞKAN
Türkiye ve İran gibi konularda siyasal olarak etkin bir tavır sergileyen Kongre, bu belgelerle Afganistan konusunda da benzer bir tavra itilmek isteniyor.
Pentagon Belgeleri yayınlandığında ABD Kongresi, ABD başkanına sorgusuz sualsiz geniş yetkiler tanıyan ve ABD ordusunun Vietnam Savaşı'na tam anlamıyla girmesine imkan tanıyan "1964 Tonkin Körfezi Kararı'nı" affettirmek için "savaş" ve dış politikaya dair anayasal görevlerini hatırlamaya çağrılmıştı. ABD Kongresi bu nedenle 1970'li yıllarda dış politikada oldukça aktif tutum takınmıştı. Türkiye ve İran gibi konularda siyasal olarak etkin bir tavır sergileyen Kongre, bu belgelerle Afganistan konusunda da benzer bir tavra itilmek isteniyor. Nihayetinde her yıl onayladığı bütçeyle Afganistan'daki işgali fonlayarak bu günaha genel manada dahil olan ABD Kongresi, Afganistan'da son yıllarda uygulanan "ayaklanmaya karşı koyma" (counter-insurgency, COIN) yaklaşımı çerçevesinde "Afgan halkının kalplerini ve gönüllerini" kazanmak için (susuz Afgan köylerinde evlere çamaşır makinesi hediye edilmesi gibi) irrasyonel şekillerde harcanan milyarlarca dolardan da hususiyetle sorumlu.
Afganistan Belgeleri 2001 yılındaki işgalden bu yana hem Demokratları hem de Cumhuriyetçileri suçluyor. Belgelerin hedefinde kısmen siyasetçiler olsa da, Pentagon özellikle hedef alınıyor. Bu da normal, çünkü ABD'nin Afganistan politikasında Pentagon son derece güçlü konumda. Pentagon, "güvenliği" önceleyerek Afganistan işgali sürecinde son on yıldır "siyasi çözüm gerekli" diyen Dışişleri Bakanlığı'na galebe çalmış durumda. Hatırlanacak olursa, Obama yönetimi Afganistan'da asker sayısını azaltmak isterken, ordu 2009'da Afganistan'da durumun kötüleştiği, durumu düzeltmenin tek yolunun "asker sayısını artırmaktan" geçtiği yönünde açıklamalarla başkanı köşeye sıkıştırmış, bu önce Obama ile ordunun arasını açmış ama nihayetinde Obama asker sayısını artırmak durumunda kalmıştı.
Mevcut durumda, "Afganistan Belgelerinin" etki edebileceği en önemli konunun ABD-Taliban görüşmeleri olduğu görünüyor. Fakat bu belgeler ne Trump-Pentagon ilişkilerinde ne de Taliban'ın barış görüşmelerindeki tutumunda değişikliğe yol açacaktır. Afganistan Belgeleri, ABD yönetiminin üzerindeki zaman baskısını ve ABD politikasını sınırlandıran faktörleri (medya, kamuoyu) Taliban nezdinde bir kez daha teyit ederken (dolayısıyla yeni bir veri sunmazken), Pentagon, "Suriye'den çekilme" sürecinde olduğu gibi Trump yönetimi nezdinde istediğini asgari düzeyde elde edecek kadar güçlü durumda.
Dr. Ömer Aslan Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde görev yapmaktadır.