Pakistan 1990 yılında uzaya ilk uydusunu yerleştirdi. 1980'den beri nükleer silah gücüne sahip olduğu düşünülüyor. Dünyadaki müslüman ülkeler arasında bu açıdan da ilk ve tek ülke konumunda. Pakistan'ın tüm bu başarılarının arkasında öncü bir bilim adamının adı ön plana çıkıyor; (Muhammed) Abdus Salam (1926-1996). Öyle ki Salam, 1979 yılında fizik dalında Nobel ödülü alan ilk Müslüman olarak adını tarihe yazdırdı.
Peki, biz Abdus Salam'ı ne kadar tanıyoruz?
Muhammed Abdus Salam, elektrozayıf etkileşim ile ilgili çalışmalara katkılarından dolayı 1979 yılında Nobel Fizik Ödülünü paylaşan kuramsal fizikçidir. Abdus Salam fizik çalışmalarını gerçekleştirirken bir yandan da Kur'an dinliyordu. Bilim yapmaya kendisini yöneltenin de Kur'an olduğunu ifade eden Abdus Salam, Nobel ödülü törenindeki konuşmasında her zaman ilham aldığını söylediği Mülk Sûresi'nin üçüncü ve dördüncü ayetlerini okumuştu.[1]
"O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir."
Abdus Salam konuşmasına şöyle devam etti: "Bu aslında tüm fizikçilerin inancıdır; araştırmamızda ne kadar derine inersek o kadar merak duyarız, gözümüzü diktiğimiz parıltı da o derece artar."
Salam, kendi iç dünyasında dindar bir insandı. Öyle ki bir yazısında şu cümleleri söylemişti:
"Kur'an-ı Kerim bize Allah'ın koyduğu kuralları ve doğa kanununun doğruluğunu derinlemesine düşünmemizi emreder; ancak neslimizin Yaradan'ın tasarımını bir an olsun görebildiği için ayrıcalıklı olduğunu düşündüğümde, lütuf ve ihsanı için naçizane biçimde O'na şükrediyorum."
ABDUS SALAM PAKİSTAN'A NELER KATTI?
1960'ten 1974'e kadar Pakistan hükümetine bilim danışmanlığı yaptı ve bu önemli rol Pakistan'ın altyapısına büyük katkı sağladı. Salam kuramsal ve parçacık fiziğindeki önemli gelişmelerden ve katkılarından sorumlu olmanın yanında ülkesindeki bilimsel araştırmaları en yüksek seviyeye çıkarmakla da yükümlüydü. Salam SUPARCO'nun kurucu müdürüydü ve Pakistan Atomik Enerji Komisyonu'nda (PAEC) Kuramsal Fizik Grubu'nun yönetiminden sorumluydu. Bilim danışmanı olarak Salam, nükleer enerjinin barışçıl kullanılmasında ve 1972'de Pakistan'ın atom bombasını geliştirmesinde tamamlayıcı bir rol oynadı ve onun gözetiminde çalışan bilim adamları tarafınca bu programın "bilimsel babası" olarak görüldü. Pakistan, ilk nükleer tesisini 1972'de işletmeye aldı. Müslüman ülkeler arasında bu açıdan bir öncü.
1974 yılında Pakistan Parlamentosu Ahmediyye Müslüman Topluluğu'nun kafir olduğunu beyan eden belgeyi yayınladıktan sonra Salam, ülkesinden protestolarla ayrıldı. Ölümünden sonra bile, ülkesinin en nüfuzlu bilim adamlarından sayıldı. 1998 yılında, Pakistan'ın nükleer testleri sonrası, Pakistan Hükümeti Salam'ın hizmetlerini onurlandırmak için onun anısına bir hatıra pulu bastırdı.
Salam ayrıca kuantum alan kuramına ve Londra Imperial Koleji'nde matematiğin gelişmesine büyük katkılarda bulundu. Öğrencisi Riazuddin ile Salam modern nötron teorisi, nötron yıldızları ve kara deliklere, ayrıca kuantum mekaniğini modernize etmeye ve kuantum alan kuramına büyük katkılar yaptı.
Bir öğretmen ve bilim destekçisi olarak, Salam Pakistan'da matematiksel ve kuramsal fiziğin kurucusu ve babası, kendi döneminde de başbakanın bilim başdanışmanı olarak tanınır. Pakistanlı fizikçileri Fizik Topluluğuna kazandırarak dünyaya çok büyük katkı sağlamıştır. Öldüğü ana kadar bile bıkmadan usanmadan fiziğe katkılarını ve Üçüncü Dünya Ülkelerinde bilimin ilerlemesine olan desteğini geri çekmedi.
İNSANLIĞIN ORTAK MİRASI BİLİMSEL DÜŞÜNCE VURGUSU
Bilimsel düşüncenin insanlığın ortak mirası olduğunu vurgulayan Abdus Salam, Pakistan'da taraftarları bulunan Ahmediye Tarikatı'na bağlılığı vardı. 1974 yılında Pakistan Şûra Meclisi, Ahmediye akımını İslam dışı kabul eden bir teklifi kabul eder. Bu kararı protesto eden Abdus Salam, tepkisini göstermek için Pakistan'ı terk edip Londra'ya yerleşir. Ayrılmasından sonra dahi Pakistan ile iletişimini kesmeyerek Teorik Fizik Grubu ile yakın ilişkisini sürdürür ve Pakistan Atom Enerjisi Komisyonu'ndaki (PAEC) bilim adamlarına destek verir. İyi bir Müslüman olan, İslam'ın akıl ve bilim ile çatışmadığının en büyük kanıtı olan Abdus Salam, 1996 yılında İngiltere'de vefat eder. İsteği üzerine memleketi Pakistan'da gömülür. Cenazesine hiçbir devlet ve hükümet temsilcisi katılmaz.
Ölümünden sonra; CERN (Cenevre)'de bilime katkılarından
dolayı ismini taşıyan bir yol tabelası koyulur.
NOBEL ÖDÜLÜNÜ KAZANMASINA VESİLE OLAN ÇALIŞMASI
Muhammed Abdüs Salam Nobel Ödülü kazanan ilk Pakistan'lı ve Mısır'lı Enver Sedat'tan sonra Nobel Ödülü kazanan ilk müslüman olmakla birlikte fen alanında bu ödülü kazanan ilk Müslüman. Salam'ın en büyük ve dikkate değer başarıları arasında Pati–Salam modeli, manyetik foton, vektör meson, Büyük Birleşme kuramı, süpersimetri çalışmaları ve de en önemlisi elektrozayıf kuvvet teorisini içerir ki bu fizik alanındaki en prestijli ödülü- Nobel Ödülünü kazanmasına vesile olmuştur.
14 YAŞINDA O GÜNE KADARKİ EN YÜKSEK NOTU ALDI
Salam 14 yaşında Punjab Üniversitesi yeterlilik sınavında o güne kadarki en yüksek notu aldı. Lahore, Punjab State'teki Government College Universitesi'ne tam burs kazanarak Urdu ve İngiliz edebiyatı alanına geçti fakat çok geçmeden yoğunlaşacağı alan olarak matematiği seçti. Matematikteki derecesini 1946 yılında Government College Üniversitesinden aldı. Aynı yıl Cambridge, Aziz John Koleji'nden burs kazandı. 1949'da B.A derecesini matematik ve fizik dalında Double First-Class Honours ile tamamladı. 1950 yılında en çok beğenilen doktora öncesi fiziğe katkısından dolayı Cambridge Üniversitesi tarafından Smith Ödülü'ne layık görüldü. Lisanslarını tamamladıktan sonra Fred Hoyle, Selam'ı deneysel fizik alanında çalışma yapmak için Cavendish Laboratuvarı'na davet etti fakat Salam'ın uzun süre deney sonucu bekleyerek uzun deneyler yürütmeye sabrı yoktu. Salam Jhang, Punjab'a geri döndü ve burs kazanmasının ardından Birleşik Krallık'a doktora yapmaya gitti.
PhD derecesini kuramsal fizik alanında Cambridge Cavedish Laboratuvarın'da edindi. Doktora tezi kuantum elektrodinamiği ile ilgili kapsamlı ve temel çalışmalar içeriyordu. Onun 1951'de yayınladığı bu tezi dünya genelinde oldukça dikkat çekmişti ve bunun sonucunda Adam's Ödülü'nü kazandı.
UZAY ARAŞTIRMALARINI DÜZENLEYEN YÜRÜTME AJANSI
Salam Pakistan'daki uzay araştırma aktivitelerinin kuruluşundan sorumlu olduğu gibi Pakistan'ın uzay programının da kurucusuydu. 1961'in başlarında Salam ülkenin ilk uzay araştırmalarını düzenleyen yürütme ajansının kuruluşunun temelini atmak için Cumhurbaşkanı Ayub Khan'a yaklaştı. 16 Eylül 1961'de, bir yönetici emriyle Salam'ın baş ve kurucu yöneticisi yapıldığı Uzay ve Üst Atmosfer Araştırma Komisyonu kuruldu. Salam derhal Birleşmiş Milletler Hükümetiyle başarılı bir şekilde bir uzay işbirliği anlaşması imzaladığı Birleşmiş Milletlere gitti. Kasım 1961'De NASA Belucistan Eyaletinde Uçuş Test Merkezini inşa etti. Bu süre boyunca Salam bir Polonyalı askeri bilim adamı ve uzay mühendisi olan hava amirali Wladyslaw Turowiczle tanıştığı Hava Kuvvetleri Akademisini ziyaret etti. Turowicz uzay merkezinin ilk teknik yöneticisi yapıldı ve bir roket deneme programı temin edildi. 1964'de Birleşik Milletlerdeyken, Salam Oak Ridge Ulusal Laboratuvarını ziyaret etti ve nükleer mühendisleri Salim Mehmud ve Tariq Mustafa ile tanıştı. Salam Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi ile NASA'nın Pakistan'ın bilim adamları ve mühendislerine eğitim vermek için bir program başlatacağı başka bir anlaşma imzaladı. İki nükleer mühendisi de birkaç ay içinde Pakistan'a geri döndü ve Suparco'da göreve başladılar.
DÜNYANIN HER YERİNDEN BİLİM ADAMLARINI TOPLADI
1964 yılında, Salam İtalya Kuzey-Doğu, Uluslararası Teorik Fizik Merkezi (ICTP), Trieste'yi kurdu ve 1974 yılından 1993 yılına kadar yönetmen olarak görev aldı ve ülkesinde bilimi teşvik etmek için Uluslararası Nathiagali Yaz Koleji (INSC)ni kurdu . INSC Pakistan'a gelip fizik ve bilimin farklı yönleri üzerinde konuşmalar yapmak için dünyanın her yerinden bilim adamlarının bir yıllık toplantısı olmasını istedi. Salam öğrencisi Riazuddin ile bugün bile, kuruluşundan bu yana INSC yıllık toplantılar yapar.
BİLİMSEL ÇALIŞMALAR YAPMAYA YÖNELMESİNİN ESAS SEBEBİ
Muhammed Abdus Salam dindar bir Müslüman olarak bilinirdi ve bilimsel çalışmalar yapmaya yönelmesinin esas sebebinin de din olduğunu söylemişti. Pakistan'da taraftarları olan Kadıyanilik (diğer bir adıyla Ahmediye) akımına bağlıydı. Bir yazısında "Kur'an-ı Kerim bize Allah'ın koyduğu kuralları ve doğa kanununun doğruluğunu derinlemesine düşünmemizi emreder; ancak neslimizin Yaradan'ın tasarımını bir an olsun görebildiği için ayrıcalıklı olduğunu düşündüğümde, lütuf ve ihsanı için naçizane biçimde O'na şükrediyorum." demiştir. [2]