Risaletten yaklaşık bir yıl önceydi. Zeynep, Rukiyye ve Ümmü Gülsüm'ün ardından Hz. Muhammed (SAV) kendisine göz aydınlığı olacak dördüncü kızının doğumuyla müjdelendi.
🔶 Dünyaya bir kız çocuğu geldiğinde utanç ve öfkeden yüzlerinin kapkara kesildiği o zamanlarda beyaz ve parlak çehresiyle hane-i saadete aydınlık, neşe getiren bu minik misafirin adı Fatıma- tüz Zehra oldu.
BABASINA VERDİĞİ DESTEK VE HZ. ALİ (RA) İLE EVLİLİĞİ
🔶 Hz. Fatıma (r.anha), Allah Resulü'nün (SAV) peygamberlikle görevlendirilmesi üzerine Mekke'de geçen o zorlu yıllarda Resulullah'a (SAV) hayırlı bir eş olan annesi Hz. Hatice (r.anha) yokluğunda, babasından desteğini esirgemeyen hayırlı bir evlat oldu. Medine'ye hicretten sonra Hz. Ali (RA), Allah Resulü'ne (SAV) Hz. Fatıma ile evlenmek istediğini bildirdi.
🔶 Daha önce Hz. Ebubekir (RA) ve Hz. Ömer (RA) da talip olmasına rağmen Hz. Peygamber (SAV) sevgili kızına eş olarak Hz. Ali'yi (RA) seçti ve hemen Bedir Savaşı'nın ardından onları evlendirdi.
🔶 O sıralarda Hz. Ali (RA) fakirdi. Savaşta ganimet olarak aldığı bir zırhtan başka mehir verebileceği malı yoktu. Fakat o içlerinde en bilgili, en halim ve İslam'ı ilk kabul eden kişiydi. Hz. Peygamber (SAV) Allah-ı Teala'nın evliliklerini mübarek kılması için kızına ve damadına düğün gecesi bizzat dua etti.
*Mehir ne demektir?
Sözlükte mehir (mehr) "ücret" anlamına gelir. Bir fıkıh terimi olarak evlilik esnasında ödenen para ya da malı ifade eder.
BABASIYLA OLAN GÜÇLÜ BAĞI
🔶 Resulullah'ın (SAV) duasıyla kurulan bu mütevazi yuvada Hasan, Hüseyin, Muhsin, Ümmü Gülsüm ve Zeynep adlarında beş çocuk dünyaya geldi. Allah Resulü'nün (SAV) nesli Hz. Fatıma'nın çocuklarıyla devam etti. Resulullah (SAV), Hz. Fatıma'yı "Ümmü ebiha" yani "babasının annesi" diye severdi. Ona çok düşkündü. "Fatıma (r.anha) benden bir parçadır. Ona eziyet veren her şey, bana da eziyet verir" buyururdu.
🔶 Hz. Fatıma (r.anha) da babasına çok düşkündü. O'nun (SAV) üzülmesine hiç dayanamazdı. Bu yüzden en zor zamanlarında bir anne şefkatiyle yanında olmuştu. Kabe'de müşrikler tarafından Hz. Peygamber'in (SAV) üzerine deve işkembecisi atıldığında, üstündeki pislikleri temizleyip teselli eden de oydu. Uhud'da dişi kırıldığında yaktığı hasır parçasının külünü babasının yüzündeki yaraya bastırıp kanını dindiren de oydu.
🔶 Ablalarının ve erkek kardeşlerinin vefatından sonra Resulullah'a (SAV) kalan tek yadigardı, Hz. Fatıma (r.anha). Baba-kız arasındaki sevgi ve muhabbet zamanla öylesine bir hal almıştı ki, tavır ve davranışları bile birbirine çok benziyordu.
🔶 Hz. Fatıma (r.anha), O'nun (SAV) huzuruna girdiği zaman, Resulullah (SAV) ayağa kalkar, onun elini tutar, öper ve kendi yerine oturturdu. Resulullah (SAV), Fatıma'nın yanına girdiği zaman da aynı şekilde o da hemen ayağa kalkar babasının elinden tutar, O'nu (SAV) öper ve kendi yerine oturturdu.Yürüyüşleri dahi aynıydı.
HZ. FATIMA'YA (R.ANHA) VERİLEN MÜJDE
🔶 Resulullah'ın (SAV) hastalığı sırasında bir gün Hz. Fatıma (r.anha) babasına geldi. Allah Resulü (SAV) "Merhaba kızım" dedi ve onu yanına oturttu. Kulağına bir şeyler fısıldadı. Hz. Fatıma (r.anha) ağlamaya başladı. Sonra bir kez daha kendisine fısıldadı. Bu kez Hz. Fatıma'nın (r.anha) yüzü güldü. Hz. Aişe, ona babasının gizlice ne söylediğini sormasına rağmen bir cevap alamadı.
🔶 Hz. Peygamber'in (SAV) vefatının ardından Hz. Aişe, Hz. Fatıma'ya (r.anha) üzerindeki hakkı için yemin ederek tekrar sordu. Bunun üzerine Hz. Fatıma (r.anha), ilk başta vefatının yaklaştığını haber verdiğini ve sabretmesini söylediğini, ağladığını görünce de kendisine mümin kadınların hanımefendisi olup olmak istemediğini sorduğunu ve böylece güldüğünü söyledi.
🔶 Babasının vefatı nedeniyle çok sarsılan Fatıma'nın (r.anha) tek tesellisi, o gün aldığı diğer bir müjde idi. Allah Resulü'ne ailesinden ilk kavuşacak olan kimse kızı Fatıma idi (r.anha). Hicretin on birinci yılında Resulullah'ın (SAV) ahirete irtihâlinden 6 ay sonra Hz. Fatıma (r.anha) yaklaşık 29 yaşında Medine'de vefat etti.