Benzemezdi kimse ona. Herkes onun gibi olmaya çalışır, onun gibi oynamaya çalışırdı. Biraz tatlı biraz sert, biraz baba, biraz devlet, biraz amir, biraz hâkim, biraz da tonton bir dede. Öyle bir iz bıraktı ki Türk sinemasına, Türkiye karakter oyunculuğunun ne demek olduğunu o yıllarda tanıdı. Köklerini sinemaya bırakmış bir çınardı o. Bazen fabrikatör, bazen pehlivan, bazen bir taksiciydi. Hep iyiyi, güzeli, doğruyu oynadı. Filmin sonuna doğru hep haklı olanın yanındaydı. Hulusi babaydı o… Hulusi Kentmen'di…
20 Ocak 1912 yılında Bulgaristan'ın Tırnova kentinde dünyaya gelen Hulusi Kentmen, İzmit Körfezi'nde büyüdü. Tırnova bir Osmanlı şehriydi. O yüzyıla kadar yani Balkan Savaşları'na kadar her dinden, her renkten, ırktan insanın barış içinde yaşadığı bir Türk yurduydu. İşte Kentmen, o topraklarda açtı gözlerini. Ama felaket yakındı, Balkan Savaşları patlak verdi. Daha bebekken ayrılmak zorunda kaldı topraklarından.
Oyunculuk kendi tabiriyle 'ona bulaşmış bir virüs'tü. Sanata dair ilk denemelerini Akçakoca İlkokulu'nda yaptı, amatör olarak keman da çaldı. Sahnenin tozunu o yıllarda yuttu. Mikrop girmişti artık kanına…
1938 yılında Refika Kentmen ile evlendi. Kentmen bir askerdi, üstelik denizciydi. Deniz Kuvvetleri'nde Astsubay olarak görev alan Kentmen, üstlerinin hoşgörüsüyle 1961 yılında görevi sona erene dek sanat hayatına devam etti.
"16 yaşında Deniz Astsubay okuluna girdim, 30'da mezun oldum, sonra ilk gemim Mecidiye -tabi şimdi yalnız ismi var- ondan sonra Dumlupınar denizaltı gemisi…"
Kentmen, askerlik sonrasında halkevinde tiyatroya başladı.
"Halkevleriyle başladık, evvala tiyatro. Ondan sonra bir profesyonel sahneye geçiş oldu… Sinemaya geçişim de aynı halkevlerinden, profesyonel sahneye geçişim gibi oldu. Bu aralarda bir sinema teklifi geldi. "Senede Bir Gün… "
1946 yılında "Senede Bir Gün" adlı filmle sinema oyunculuğuna başlayan Kentmen, zaman zaman tiyatro oyunlarında da yer aldı. 1965 yılında tekrarı çekilen "Senede Bir Gün" filminde oynadı.
Kurduğu tiyatro topluluğuyla turnelere çıkıp, çeşitli oyunları sahneleyen Kentmen, bazı televizyon reklamlarında da yer aldı. 1942-1988 yılları arasında oynadığı beş yüze yakın filmde babacan ve tatlı-sert karakterlerle hafızalarda yer aldı. Yeşilçam'ın tarihi onunla yazıldı; ama sadece sinema değildi. Türkiye sancılı günlerine onun filmleriyle, canlandırdığı karakterlerle tanıklık etti. Oynadığı hayat verdiği karakterler Türkiye'nin özeti gibiydi. Ama hayat filmlerdeki gibi değildi çoğu zaman.
Türk sinemasının sevilen ismi Hulusi Kentmen, 20 Aralık 1993 yılında böbrek yetmezliği nedeniyle hayata gözlerini yumdu. Ardında dev bir külliyat dev bir sahne bıraktı. Gençlere öğütler de bıraktı:
"Katiyen şımarmasınlar ve katiyen içkiye bağımlılığa uğramasınlar, içkiyi ağızlarına koymasalar çok çok daha iyi ederler…"
FİKRİYAT