Ülkemizdeki tarihî eser kaçakçılığı münferit olaylar olarak karşımıza çıksa da organize şekilde gerçekleştirildiği de görülür. Bu kapsamda kazıcı gruplar tarafından sit alanlarında yapılan kaçak kazı sonucu ortaya çıkarılan tarihî eserler, örgüt yöneticileri adına hareket eden toplayıcı gruplara satılıp bu şahıs ya da şahıslar tarafından genellikle kültür zengini, az gelişmiş ya da gelişmekte olan kaynak ülkelerden sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelere doğru yasa dışı ticareti gerçekleştirir. Fakat bu tarihi eser kaçakçılığı sadece günümüzde değil Osmanlı Dönemi'nde de görüldü. Bu durum OsmanIı padişahlarının fermanlarına yansıdı.
Türkiye kaçırılan tarihi eserleri için Avrupa'dan iade talebinde bulunurken, karşılaştığı, "padişah hediyesi" savunmasını çürütecek bu fermanlar için kolları sıvadı. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TBMM, ele ele vererek bahse konu tüm fermanlar için inceleme başlattı. TBMM Kaçak Eserleri Araştırma Komisyonu'nun talebi üzerine harekete geçen Başbakanlık Devlet Arşivleri Müdürlüğü, Osmanlı dönemine ait on binlerce belgeyi mercek altına aldı. Arşivlerde saklanan padişah fermanları tek tek inceledi. Osmanlı Dönemi'nde yurt dışına götürülmüş olan, izinli ya izinsiz eserlerin bir listesinin ve envanterinin yapılıp bu eserlerin listesinin ve envanterinin çıkartılabilmesi için kendi arşiv ve ilgili ülkelerdeki arşivlerin değerlendirilerek yapılan araştırma da TBMM Kaçak Eserlerin İadesini Sağlama ve Kültür Varlıklarını Koruma Tedbirlerini Araştırma Komisyonu'na da gönderilen fermanlar, Avrupa'nın iddiasının aksine, Osmanlı'nın da kaçırılan tarihi varlıklarımızın peşine düştüğünü ortaya koydu.
Padişah fermanlarındaki eser kaçaklığına ilişkin tespitler özetle şöyle:
NASIL KAÇIRILDIĞI ARAŞTIRILSIN
Sadrazamlıktan (başbakanlık) İçişleri ve Gümrük bakanlıklarına: Sur şehrinde Rahip Paul de Saint-Etienne tarafından keşfedilen 13. yy'a ait bir kitabe, Mısır uygarlığına ait iki büyük tunç heykel vs. hakkında Avrupa'da bilimsel bir makale yayımlanmış olması dolayısıyla Suriye, Fenike ve Filistin gibi önemli tarihi kentlerde ortaya çıkarılan ve yurt dışına kaçırılan bu gibi eserlerin ne şekilde kaçırıldığı araştırılsın ve bunun önüne geçilebilmesi için gerekenler yapılsın.
CAMİDEKİ ÇİNİLER ÇALINDI:
Sadrazamlıktan Konya Valiliği'ne: Konya, Niğde ve Karaman'daki cami ve medreselerden çinilerinin sökülerek İstanbul'a getirildiği tespit edildi. Yapılan araştırma sonucunda Sahip Atâ Camii yanındaki türbenin çinileri bir sene önce çalındığı halde suçlular yakalanamadı. Bundan böyle daha etkili önlemler alınsın.
TAMİR DİYE GÖTÜRDÜLER:
Sadrazamlıktan Eğitim Bakanlığı'na: Bağdat'ta Kale-i Şarkat'ta yapılan kazılarda ortaya çıkarılan eserlerden sağlam olanları Müze-i Hümayun'da sergileniyor. Kırık ve tamire muhtaç parçalar ise sandıklarda bekletiliyor. Berlin Müzesi'nin teklifi üzerine bu eserlerin tamir edilmek üzere parti parti gönderilmesi uygun bulundu.
YARISINI BİLE VERMEDİLER:
Sadrazamlıktan Dışişleri Bakanlığı'na: Mösyö Farmakofski tarafından Manastır'da Survic denilen yerde yapılan kazıda ortaya çıkarılan eserlerin yarısı Müze-i Hümayun'a gönderilmek üzere teslim edildi. Manastır Vilayeti'nden bildirilmiş ise de bu kazı hakkında Müze-i Hümayun'a herhangi bir malumat verilmediği gibi teslimat da yapılmadı. Çıkarılan bütün eserlerin gözden geçirildikten sonra paylaşılmak üzere müzeye gönderilmesi gerekiyor.
GÖZ GÖRE GÖRE YALAN SÖYLEDİLER:
Sadrazamlıktan İçişleri Bakanlığı'na: Hayfa'daki Avusturya Postahanesi'nden Lloyd Kumpanyası vapuruna gönderilirken gümrük memurları tarafından açılan çuvallarda kaçak eski eser bulunması üzerine sürdürülen tahkikatta Avusturya Sefareti'nin, Osmanlı postahanelerinde de gümrük işlemleri yapılmadan sevkiyat yapıldığı yolundaki ifadesinin gerçekleri yansıtmadığı anlaşılıyor.
İHMAL İÇİN SORUŞTURMA:
Sadrazamlıktan Konya Valiliği'ne: Konya'daki tarihi yapıların tahrip edilerek çinilerinin İstanbul ve Viyana'da satıldığı ihbarı üzerine, eğitim müdürünün ihmali tespit edildi. Bir komisyon kurularak eserlerin korunması ve kaçakçılığın önlenmesi için gerekli tedbirler alınsın.
PAPA'YA GÖNDERMİŞLER:
Sandıklı civarında bulunup Ermeni Katolik patriğinin arzusu üzerine Müze-i Hümayun'a nakledilmiş olan üzerinde dokuz satır Rumca ibare yazılı bulunan bir taşın muhtevi olduğu, mana Hristiyanlığın ilk kuruluş yıllarına ait olmasından dolayı önemli ve Papa'ya hediye edilmeye layık bir eser olduğu. Hediye edilmesinde müzece de bir mahzur bulunmadığı gibi buna karşılık Papalık tarafından Müze-i Hümayun'da oluşturulacak kütüphaneye konmak üzere bazı güzel kitaplar gönderilmesi vaat edildiğinden mütekabiliyet esasının da gerçekleşeceği göz önüne alınarak görüşlerinin bildirilmesi isteniyor.
ESERLERDE KOPYA ALÇI ALDATMACASI:
Fermanlar bir grup Alman'ın Milet'te kazılarda buldukları eserlerin gümrükten vergisiz kaçırırken yakalanınca "alçı kopyalar" savunmasını yaptığını ortaya koydu. Sadrazamlıktan Gümrük Müdürlüğü'ne gönderilen yazıda, bir grup Alman gezgini tarafından İzmir Gümrüğü'nden kontrol edilmeden ve gümrük vergisi ödenmeden geçirilmek istenen sandığın içinde Almanlar tarafından Milet'te yapılan kazılarda ortaya çıkarılan eserlerin alçı kopyaları olduğu ifade edilmişse de gerekli özenin gösterilerek kontrol edilmesi ve vergisinin tahsil edilmesi isteniyor.
BASİTE İNDİREREK DEĞERSİZLEŞTİRDİLER:
Fermanlarla, milattan önceki uygarlıklara ait paha biçilmez eserlerin basite indirgenerek değersizleştirildiği de ortaya çıktı. Fermanda, "belirtilen eski eserler küfegi taşı gibi siyah, çok kaba ve basit taşlar üzerine işlenmiş şeyler olduğundan sıfatça hiçbir kıymetleri olmadığı, ancak milattan birkaç yüz sene evveline kadar yaşayan kavmin eseri oldukları ve bundan on-on iki sene evvel yine aynı kavmin eserlerinden Ciralus'da (Cerablus) ortaya çıkıp Londra Müzesi'ne nakledildiğinden katlanılan bu zahmetin sadece bu eserlerden de müzede bulunması amacına yönelik olduğundan dolayı birbirine benzeyenlerden bazılarının Berlin Müzesi'ne hediye edilerek geri kalanının da Müze-i Hümayun bahçesinin bir köşesine konmasının uygun olacağı" belirtiliyor.
YAVUZ SULTAN SELİM TÜRBESİNDEN KAÇIRILAN PANOLAR
II. Selim Türbesi'nde panoların taklidi
Sultan II. Selim Türbesi'nin giriş kapısının iki yanına beyaz zemin üzerine mor, kırmızı, yeşil, mavi çiçek desenli çini panolar vardı. 16.yüzyılın en güzel çini örneklerinden olan bu panolardan, günümüzde sol taraftaki çini pano aslının taklidi olarak bulunur. İstanbul'da diş hekimliği yapan ve Sultan II. Abdülhamid'in de diş hekimi olan, eski eser koleksiyoncusu Albert Sorlin Doringny tarafından 1895 yılında restore edilmek üzere Fransa'ya götürülen bu panonun imitasyonunun yapılarak yerine takıldığı, orijinalinin ise bugün Louvre Müzesi'nin "Arts of Islam" bölümünde 3919/2-265 envanter numarası ile sergilendiği biliniyor.
TBMM Kaçak Eserlerin İadesini Sağlama ve Kültür Varlıklarını Koruma Tedbirlerini Araştırma Komisyonu tarafından yurt dışına kaçırılan eserler için 55 dosya oluşturdu. Berlin'de bulunan Pergamon Müzesi'ndeki İhtiyar Balıkçı Heykeli'nin baş kısmı, Konya Akşehir Hacı İbrahim Veli Sandukası, İskoçya'da ele geçen ve Hekatomnos mezarından çıkarıldığı tahmin edilen Altın Taç, Christie's Müzayede Evi'nde satışa sunulmuş olan Kilia idolü, yine Zeugma'dan kaçırılan ABD'nin Bowling Green Devlet Üniversitesi'nde bulunan mozaikler bunlardan bazıları.
Türkiye'ye getirilmesi için resmi girişimlerin başlatıldığı eserler ve bulundukları ülkeler ise şöyle;
ALMANYA
Konya Beyhakim Camii Mihrabı ve Pencere Kanadı
Akşehir Hacı İbahim Veli Sandukası
Aphrodisias İhtiyar Balıkçı Heykeli Gövdesi
İstanbul Piyale Paşa Camii Çini Alınlığı
ABD
Kilia İdolü
İstanbul Piyale Paşa Camii Çini Alınlığı
Manisa Bronz Klinesi
Boubon HeykelleriKremne Heykelleri
Zeugma Mozaikleri
Kumluca Eserleri
6 adet adak ve mezar steli
Kalenderis kökenli vazo
Schimmel Koleksiyonu
BELÇİKA
Gladyatör Steli
İskender Başı
Tyche
DANİMARKA
Diyarbakır Sfenks Figürini
Akşehir Seydi Mehmet Hayrani Türbesi'ne ait Sanduka
Nuruosmaniye Kütüphanesi'ne ait Kuran-ı Kerim yaprakları
FRANSA
Sultan II. Selim Türbesi Çini Panosu
Sultan I. Mahmut Kütüphanesi Çinileri
Sultan III. Murat Türbesi Çinileri
II. Selim Türbesi Çinileri
İstanbul Piyale Paşa Camii Çini Alınlığı
İNGİLTERE
Eros Başı
Samsat SteliIsparta'dan çalınan Sütunlu Lahit Parçaları
İSRAİL
Urartu Şamdanı
İTALYA
Lidya Yazıtı
Osmanlı Sancağı
RUSYA
Trabzon'dan götürülen El Yazmaları
ANCAK BENİ GEÇMENİZ GEREKİR
Osmanlı Dönemi' nde Müze-yi Hümâyun müdürü olan Osman Hamdi Bey, imparatorluğun çeşitli bölgelerinde (Anadolu, Mısır, Musul'un güneydoğusu, Irak Nippur, Babil, Suriye, Ürdün, Filistin, Tell Cezir, Kudüs, Nablus, Baalbek, Meşatta) yabancı kazı ekiplerince, yürütülen kazılarda bulunan eserlerin yurtdışına çıkarılmalarını engellemek istediği bilinir. 1883-1895 arasında Nemrut Dağı, Myrina, Kyme ve Lagina kazılarına katılan Osman Hamdi'nin en ünlü ve önemli çalışması Sayda Lahitleri'nin bulunup Âsar-ı Atika Müzesi'ne getirdi. Lübnan Sayda'da 1887'de yapılan çalışma sonucu ortaya çıkan ve Fenike krallarına ait mezar odalarında bulunan lahitlerin isimleri şunlardı: İskender, Ağlayan Kadınlar, Satrap ve Likya. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde bunların dışında 20'den fazla lahit bulunmaktaydı. Müze-yi Hümȃyûn'u gezen Alman İmparatoru II. Wilhelmİskender Lahdini görmüş ve padişahtan bu lahdi istemiştir. "Bana verin Berlin'e götüreyim. Siz bu eseri burada muhafaza edemezsiniz, biz onu daha iyi koruruz" der. Bu diyalog üzerine padişah Osman Hamdi Bey'in fikrini sorar. Osman Hamdi Bey, "Lahdi ancak benim vücudumun üzerinden geçirerek götürebilirsiniz" der. Bu diyalogdan sonra lahit İstanbul'da müzede kalır.