Denediği söyleyiş tarzı, üslup ve şiir teknikleriyle İngiliz şiirini yeniden canlandırmış, eleştirel denemelerinde yerleşik öğretileri yıkarak yenilerini koymuştur. Dört Kuartet'in yayımlanması üzerine yaşayan en büyük İngiliz şair ve edebiyatçı sayılan Eliot, 1948'de hem Liyakat Nişanı'nı, hem de Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır.
AİLESİ VE GENÇLİK YILLARI
"En zalim aydır Nisan, çıkartır
Leylakları ölü topraktan, karar
Bellekle arzuyu, karıştırır
Kasvetli kökleri bahar yağmuruyla."
Sonradan St. Louis'e taşınmış köklü bir New England ailesinin oğluydu. Ticarete atılma konusunda babasının hiçbir zorlamasıyla karşılaşmadı ve ailesinin desteğiyle o dönemde sağlanabilen en kapsamlı eğitimi gördü. St. Louis'deki Smith Academy'de okuduktan sonra Massachusetts'teki Milton'a gitti. 1906'da da Harvard'a girdi. Dört yıllık öğrenimi üç yılda tamamlayarak 1909'da buradan mezun oldu. Harvard'da felsefeci ve şair George Santayana ve eleştirmen Irving Babbitt'ten etkilendi. Babbitt'in romantizm karşıtı tavrını benimsedi. Sonralan İngiliz felsefecileri F. H. Bradley ve T. E. Hulme'un etkileriyle daha da güçlenen bu tavrını yaşamı boyunca sürdürdü.
1909-1910 öğrenim yılında Harvard'da felsefe asistanlığı yaptı. 1910-1911 arasındaki dönemi Fransa'da, Henri Bergson'un Sorbonne'da verdiği felsefe derslerini izleyerek ve Alain Foumier ile şiir çalışmaları yaparak geçirdi. Gene bu dönemde Dante'yi, İngiliz yazarlar John Webster ve John Donne'ı, Fransız simgeci şair Jules Laforgue'u inceledi; bu çalışmaları kendi üslubunu bulmasında çok etkili oldu. 1911-1914 arasında Harvard'a dönerek Hint felsefesi okudu ve Sanskrit dersleri aldı. 1913'te Bradley'nin Appearance and Reality: A Melaphysical Essay (1893; Görünüm ve Gerçeklik: Bir Metafizik Deneme) adlı yapıtını okudu. 1916'da, Avrupa'dayken Knowledge and Experience in the Philosophy of F. H. Bradley (1964; F. H. Bradley'nin Felsefesinde Bilgi ve Deneyim) adlı doktora tezinin yazımını bitirdi. Birinci Dünya Savaşı başlayınca Harvard'a dönemedi ve son sözlü sınava giremediği için doktorasını tamamlayamadı. 1914'te ABD'li şair Ezra Pound'la tanışan Eliot onunla yakın bir ilişkiyi sürdürdü.
İLK ESERLERİ
"Bir yere kadar sabırlı, sınırdır diye bilindi önceleri;
Yararlıydı bir ticaret yolu olarak, güven vermezdi;
Sonra köprü mimarları önündeki mes'ele oldu yalnız."
20. yüzyılda şiirde yaşanan devrimin olgunluk dönemi, Eliot'ın ilk kitabı Prufrock and Other Observations'la başlatılabilir.
Yayıncılık, oyun yazarlığı, edebiyat eleştirmenliği ve şairliği birlikte sürdüren Eliot, o dönemde İngiliz dilinde yazan belki de en bilgili şairdi. Öğrencilik yıllarında yazdığı şiirler, özgün olmayan "edebi" yapıtlardı. Yayımlanan ilk önemli şiiri, modernizmin İngiliz dilindeki başyapıtı sayılan "The Love Song of J. Alfred Prufrock" ("J. Alfred Prufrock'un Aşk Şarkısı") oldu. Pound daha 1908'de A lume spento adlı bir kitapçık bastırmıştı, ama Eliot'ın şiiri o dönemde deneyselliği aşarak yetkinliğe ulaşan ilk yenilikçi yapıttı. "Prufrock" Samuel Taylor Coleridge ve William Wordsworth'ün Lyrical Ballads'da (1798; Lirik Baladlar) yaptıklarına benzer biçimde, yakın geçmişten radikal bir kopuşu temsil ediyordu.
20. yüzyılda şiirde yaşanan devrimin olgunluk dönemi, Eliot'ın ilk kitabı Prufrock and Other Observations'la (1917; Prufrock ve Başka Gözlemler) başlatılabilir. 20. yüzyıl şiirindeki bu devrimin önemi günümüzde de tartışılmaktadır, ama Coleridge ve Wordsworth'ün romantik devrimiyle çarpıcı bir benzerlik taşıdığı da kuşku götürmez. Bu şairler gibi Eliot ve Pound da öncelikle şiirsel söyleyiş biçimlerini değiştirdiler. Wordsworth "insanoğlunun gerçek dili"ne döndüğünü düşünürken, Eliot çağdaş konuşma dilinin ritimlerine dayalı yeni şiir ritimleri yaratmaya çalışıyordu. Bir aydının konuşabileceği "ne bilgiç, ne de bayağı" olan bir dil arayışı içindeydi.
Eliot bir yıl süreyle Highgate Okulu'nda Fransızca ve Latince dersleri verdi. 1917'de kısa bir süre Lloyds Bank Ltd.'de banka memurluğu yaptı. Bir yandan da edebiyat eleştirisi ve felsefe alanında çok sayıda tanıtım yazısı ve deneme yazdı. 1919'da Poems (Şiirler) adlı kitabı yayımlandı. Kitapta düşünceye dayalı bir iç monolog biçiminde ve açık ölçüyle yazılmış "Gerontion" adlı şiir de yer alıyordu. Şiir, İngiliz şiirinde o güne değin denenmemiş bir tarzın örneğiydi.
ÇORAK ÜLKE VE EDEBİYAT ELEŞTİRİLERİ
"Geri döndük bu ilkelerle eski yerlerimize
Artık rahat değildik ama alınyazımızla.
Tanrılarına sımsıkı bağlanmış yabancı bir halkla
Bir başka ölüm de tatlıydı bana."
1922'de "Çorak Ülke"nin yayımlanmasıyla Eliot uluslararası üne kavuştu. Şiir Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki hüsranı, düş kırıklığını ve nefreti büyük bir güçle dile getirir. Kutsal Kâse arayışı gibi bir temayla gevşekçe birbirine bağlanan bir dizi bölümde insanların bir kurtuluş işareti ya da vaadi bekledikleri, korkularla ve çorak arzularla dolu kısır bir dünya anlatılır.
Geniş bir bilgi birikimine dayanan, anıştırmalarla dolu şiirin üslubu çok karmaşıktır ve Eliot çok sayıdaki alıntı ve anıştırmayı açıklamak için yapıta notlar ve göndermeler eklemiştir. Bu ek, bazı okur ve eleştirmenlerin şiirin gerçek özgünlüğünü kavramalarını engellemiştir.
Aslında şiirin özgün yanı, zengin edebi göndermelerinden çok kurtuluşu arzulayan insanın evrensel durumunu dile getirmesi ve ustaca işlenmiş dilidir. Eliot daha önceki şiirlerinde şiirsel söyleyişin ustası olduğunu göstermişti. "Çorak Ülke" ise onun aynı zamanda, yüce bir söyleyişten günlük konuşma diline şaşırtıcı geçişler yapabilen bir ölçü ustası olduğunu ortaya koyar.
Beş bölümden oluşan "Çorak Ülke", Batı'nın büyük kentlerinde yaşayan çağdaş insanın parçalanmış yaşantısını yansıtan "retorikte süreklilik" ilkesi üzerine kuruludur.
Eliot şair-eleştirmenin kaçınılmaz olarak "programlı eleştiri" yazmak zorunda olduğunu savunmuştur. Eliot'ın eleştirileri, kendi şiirinin önceki çağın ölçütlerinin belirlediği bir edebiyat ortamında olduğundan daha iyi anlaşılabilmesini ve değerlendirilmesini sağlayan bir atmosfer oluşturur. Eliot'ın The Sacred Wood (1920; Kutsal Koru) adlı ilk eleştiri kitabında yer alan "Tradition and the İndividual Talent" (Gelenek ve Bireysel Yeti) adlı denemesinde, şairin kullandığı biçimiyle gelenek, yakın geçmişte ortaya koyulan yapıtların yinelenmesi değildir ("yenilik yinelemeden iyidir" der Eliot) ve Homeros'tan günümüze tüm Avrupa edebiyatını kapsar. Bu yüzden İngilizce yazan şair, herhangi bir dilde yazılmış ve herhangi bir döneme ait malzemeyi kullanarak kendi geleneğini kurabilir. Bu yaklaşım, okuru Eliot'ın "Çorak Ülke" sinin şiirde çığır açan yenilikçi öğelerini (çeşitli dillerden alıntılara ve başka şairlerin üsluplarının parodilerine yer verme) kabul etmeye yönelttiği için "programlı" bir yaklaşımdır.
Eliot'ın yapıtlarında eleştiri ve şiir öylesine bütünsel bir duyarlığın ürünleridir ki, bunları birbirinden ayrı ele almak güçtür. Dante'yi konu alan önemli denemesini, Katolik olduktan (1927) iki yıl sonra yayımlamış ve aynı yıl İngiliz uyruğuna geçmiştir. Katolik olduktan sonra yayımladığı ilk uzun şiiri "Ash Wednesday" (1930) eski şiirlerinden çok farklı bir üslupla yazılmış dinsel bir şiirdir; dinsel inanç ve terbiyeyi kabul etmenin içerdiği ruhsal gerginliği ve sancıyı dile getirir. Eliot'ın bu ve bundan sonraki şiirleri, dramatik öğenin lirik öğeden daha güçlü olduğu önceki şiirlerine oranla daha rahatlamış, daha müzikal ve düşünsel bir üslupla yazılmıştı.
SON ESERLERİ VE ETKİLERİ
"Görmüştüm doğumu ve ölümü
Onların ayrı şeyler olduğunu sanmıştım.
Bu Doğuş, Ölüm gibi, Ölümümüz gibi
Katı ve acı bir coşkuydu bize."
Her "kuartet" başlı başına bir şiirdi, ama birlikte yayımlandıklarında, tema ve imgelerin yinelendiği ve müziksel bir tarzda gelişip nihai bir çözüme ulaştığı tek bir yapıt oluşturmuşlardı.
Eliot'ın başyapıtı, kitap olarak ilk kez 1943'te yayımlanan "Dört Kuartet"tir. İlk kez 1936'da Collecled Poems (Toplu Şiirler) içinde yayımlanan ilk kuartet "Burt Norton", zamanın doğası ve sonsuzlukla ilişkisi üzerine incelikli bir düşünsel şiirdi. Eliot bu şiiri örnek alarak üç şiir daha yazdı: "East Coker" (1940), "The Dry Salvages" (1941) ve "Little Gidding" (1942). Bu yapıtlarda olağanüstü güzel, unutulmaz bir güce sahip imgeler aracılığıyla kendi geçmişini, insanoğlunun geçmişini ve insanlık tarihinin anlamını araştırıyordu. Her "kuartet" başlı başına bir şiirdi, ama birlikte yayımlandıklarında, tema ve imgelerin yinelendiği ve müziksel bir tarzda gelişip nihai bir çözüme ulaştığı tek bir yapıt oluşturmuşlardı. Yapıt okur üzerinde derin bir etki bıraktı: şiirlerdeki Hıristiyan inancı kabul edemeyenler bile Eliot'ın yüce temasını büyük bir düşünsel bütünsellikle ele aldığını, yarattığı biçimin özgünlüğünü ve şiirindeki teknik ustalığı kabul ettiler. Yapıt, Eliot'ın 1948 Nobel Edebiyat Ödülü'nü almasını sağladı.
Eliot'ın ilk oyunu, ilk kez 1934'te sahnelenen Sweeney Agonistes (1926; Sweeney Agonistes, 1961), son oyunu ise ilk kez 1958'de sahnelenen The Elder Statesnum'dir.
Bütün oyunlarında ölçünün anlamla iç içe geçtiği ve kendi buluşu olan bir tür açık ölçüyü kullandı; böylece "manzum oyun"u popüler tiyatroya geri getirdi. The Family Reunion (1939; Aile Toplantısı) intikamı, Murder in the Cathedral ise gururu konu alan Hıristiyan trajedileridir. Dinsel inançları yüzünden öldürülen Thomas Becket'le ilgili bir gizem oyunu olan ve Eliot'ın en başarılı oyunu kabul edilen Murder in the Cathedral'in en çarpıcı özelliği, Becket'in kahramanlığının anlamını daha anlaşılır kılmak için, geleneksel Yunan tiyatrosundaki koroyu kullanmasıdır. Aynı ölçüde tutulmayan The Family Reunion ise çok etkileyici sahneler ve Elizabeth döneminden bu yana yazılmış bazı en iyi dramatik dizeleri içerir. Bununla birlikte seyirci, Orestes öyküsünü modern bir aile oyununa dönüştüren bu yapıtı şaşırtıcı bulmuş, psikolojik gerçekçilik ile mitolojik hayaletlerin ve amcalarla halalardan oluşan komik koronun bir arada kullanılmasını yadırganmıştır.
Eliot özel yaşamını her zaman büyük bir titizlikle arka planda tuttu. 1915'te Vivian Haigh-Wood'la evlendi. Karısı 1933'ten sonra akli dengesini yitirdi ve ayrı yaşadılar. Haigh-Wood 1947'de öldü. Eliot 1957'de Valerie Fletcher ile evlendi ve ölümüne değin onunla yaşadı.
Eliot'ın şiirleri Türkçede Seçme Şiirler (1965) ve Çorak Ülke, Dört Kuartet ve Başka Şiirler (1990) adlarıyla yayımlanmıştır. Denemelerinden yapılan seçmeler ise Denemeler (1961, 1988), Kültür Üzerine Düşünceler (1981) ve Edebiyat Üzerine Düşünceler (1983) adlı kitaplarda toplanmıştır.