Gülhane Parkı'nda yer alan İslam, Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi yılda 100 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor. Sezgin'in vefatı ve cenazesinin müzenin bahçesine defnedilmesinin ardından ilginin arttığı müzeye, daha fazla ziyaretçi çekmek için çalışmalar yapılıyor.
Müze, Müslüman bilim adamlarının geçmişte bilim ve teknoloji konusunda neler yaptıklarını ortaya koyan eserlerin bulunması dolayısıyla görülmeye değer bir nitelik arz ediyor.
Müzede İslam bilim tarihinde ilk defa ortaya konulan yaklaşık 600 icat yer alıyor. Müslüman bilim adamlarının keşifleri, icatları ve çalıştıkları döneme mahsus bilim merkezlerinin maketlerinin yer aldığı müze, bu alanda dünyadaki en büyük merkezlerden biri olarak değerlendiriliyor.
"BURADA TARİH VE BİLİM ÖNCÜLERİ YENİDEN CANLANIYOR"
İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz yaptığı açıklamada, müzenin; bilim, teknoloji ve keşifler tarihindeki yerini, öncülüğünü ve etkisini unutmuş bir milletin evlatlarına tarihteki öncülüğünü ve başarısını yeniden hatırlatma gibi çok temel bir vazife gördüğünü söyledi.
Müzenin fonksiyonu ve yapısıyla gelecek nesillere Müslümanların dünya tarihinde; coğrafya, astronomi, tıp, kimya ve biyolojide nasıl öncülük vazifesi gördüklerini ortaya koyan eserlerle dolu olduğunu anlatan Yılmaz, "Bunu, sadece kitabi bilgi ve anlatımla yapmıyor. Aynı zamanda, bu keşifleri, icatları dünya bilimine yön veren merkezlerimizin maketlerini, objelerinin birebir örneklerini ortaya koyarak yapıyor. Dolayısıyla burada tarih aslında yeniden canlanıyor. Bilim tarihi ve bilim öncüleri yeniden canlanıyor. İstanbul'da, tarihi yarımadanın kalbinde yer alan bu müze, aynı zamanda Müslüman bilim adamlarının icatlarını toplu olarak ortaya koyan, gösteren, izleme, seyretme ve inceleme imkanı sunan en önemli ve en büyük merkez olma özelliği taşıyor" diye konuştu.
"SEZGİN'İN MİRASININ YAŞATILACAĞINI CUMHURBAŞKANIMIZ İLAN ETTİ"
Coşkun Yılmaz, Sezgin'in geride bıraktıklarını itinayla koruyup gelecek nesillere ulaştırmayı amaçladıklarını aktararak, şunları kaydetti:
"Fuat Sezgin'in hiç kuşkusuz pek çok eseri var. Yayımlanmış kitapları mevcuttur. Sezgin'in en büyük mirası, eserleri ve bu müzedir. Bu müze onun emekleriyle ortaya çıktı. Burada İslam bilim ve teknoloji tarihinin, dünya bilim tarihindeki önemini ortaya koyan yaklaşık 600 icat yer alıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu müzenin en güzel şekilde korunması ve yine onun adına kurulan kütüphanenin en güzel şekilde ve hakkıyla yaşatılması için her türlü gayreti sarf edeceğiz."
Sezgin'in mirasının yaşatılacağı kararının devletin tepesinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından alınarak kamuoyuna duyurulduğunu hatırlatan Yılmaz, "Cumhurbaşkanımız, 2019'un Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Yılı ilan edileceğini söyledi. Bu ilan, hocanın vefatından sonra Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yapıldı. Önümüzdeki sene Fuat Sezgin'in, mirasını ve eserlerini anlatacak çok yönlü faaliyetler ortaya konulacak. Bu aynı zamanda gelecek asırlarda bizlerin, zamanımızın yöneticilerinin hem bir bilim adamına hem ilme ve İslam'ın kadim mirasına ve birikimine gösterilen vefanın ve hürmetin bir ifadesi olarak yansıyacaktır" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DE BİLİME BAKIŞIN DEĞİŞTİĞİNİ GÖSTERİYOR"
Müzenin kuruluş hikayesine bakıldığında Türkiye'nin bilim anlayışında, ilim adamına bakışında, bilimsel gelişmelere verdiği önemi ortaya koyan değişimi izlemenin mümkün olduğunu dile getiren Yılmaz şunları kaydetti:
"Fuat Sezgin'in hayatından ve ona gösterilen ilgi ile bunu izlemek mümkün. Sezgin, 94 yaşında vefat edip bu hayata veda etmiş bir ilim adamı. İstanbul Üniversitesi'nin çok başarılı ilim adamlarından biri iken 1960 askeri darbesinde 147'likler listesine konularak üniversiteden kovuluyor. Burada çalışma imkanı bulamayınca Almanya'ya gidiyor. Almanya, Fuat Sezgin'in kıymetini biliyor. Sezgin, oradan bir enstitü kuruyor. Çok sayıda eser neşrediyor. Bu müzede sergilenen eserlerin ilk nüvelerini yer aldığı bir İslam, bilim ve teknoloji tarihi müzesini orada kuruyor. Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlığı döneminde bu müzeden ve Fuat Sezgin'den haberdar oluyor. Onun çalışmalarını yakından takip ediyor. Sezgin'e 'Hocam buyurun gelin. İstanbul'a da bu müzeyi kuralım. Siz nereden ve nasıl istiyorsanız böyle yapalım.' diyor. Bu müzenin kuruluş çalışmalarına böylece 2006 yılında başlanıyor. O zaman Başbakan olan Sayın Cumhurbaşkanımız, bu müzenin kuruluş safhasını adım adın takip etti. Bu müze 2008 yılında açıldı. Daha sonra, Fuat Sezgin'e Cumhurbaşkanımızın yakın ilgisi devam etti. Onun adına bu müzenin biraz ilerisinde Fuat ve Ursula Sezgin Kütüphanesi'nin kurulmasını sağladı."
"KİTAPLARININ İADESİNİ BEKLİYORUZ"
Müzenin yanı sıra aynı yerde kurulan Fuat ve Ursula Sezgin Kütüphanesi hakkında da bilgi veren Yılmaz, Almanya'nın el koyduğu kitapların Türkiye'ye gönderilmesi için gerekli çabaların gösterildiğini belirtti.
Yılmaz, şu bilgileri verdi:
"Bu kütüphanenin özelliği ise Fuat Sezgin'in Almanya'daki şahsi kütüphanesindeki bütün eserlerin buraya nakli ve araştırmacıların hizmetine sunulmasıydı. Kütüphanenin fiziki çalışmaları tamamlandı. Sıra kitaplarının Türkiye'ye nakline geldi. Burada gerçekten hiç tahmin edemeyeceğimiz belki Orta Çağ uygulamalarını andıran bir tavır ile karşılaşıldı. Sezgin'in kitapları gümrükten geçerken Alman hükümeti, 'Bunlar Almanya'nın değeridir.' diyerek el koydu. Halbuki, kitapların tamamı Sezgin'in bütçesiyle elde edilen ve şahsına ait eserlerdi. Almanya bir bilimsel gasp gerçekleştirerek hocanın kitaplarını Türkiye'ye vermedi. Bu kitapların üçte biri Türkiye'ye intikal etti. Ama diğerleri Almanya'da. Alman hükümeti ve yargısından insaflı, bilime ve vefaya yaraşır bir özür ve iade bekliyoruz. Şu anda olay mahkemede. Umarım, en kısa sürede en doğru karar alınarak bu kitaplar iade edilir."
"SEZGİN MUTLU VE ÜMİTLİYDİ"
Fuat Sezgin'in cenazesinin müzenin bahçesine yani Gülhane Parkı'na defnedilmesinin de Türkiye'deki bilim adamına ve bilimsel çalışmalara verilen önemi gösterdiğini anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"13 Ocak 2018'deki bir ziyaretimde onun kütüphanesinde gezerken Fuat Sezgin bana döndü, çok duygulu bir ifadeye 'Ben 93 yaşındayım ve adeta ülkemden hayal etmediğim, hiç aklıma gelmeyen bir değişimi ve dönüşümü yaşıyorum. Bugün kendi yaşadıklarıma bakıyorum da ülkemde bugünleri yaşayacağıma dair hiçbir kanaatim, hayalim ve ümidim yoktu. Ama bugün ümit etmediğim, hayal etmediğim bir değişim ve dönüşümü yaşıyorum. Şuna kesinkes inanıyorum. Yeni bir Türkiye var. Ömrümün bundan sonraki kısmını yeni Türkiye'ye ve onun anlatımına vakfedeceğim. Bütün konferanslarımda bu değişim ve dönüşümü anlatacağım.' Sezgin, mutlu ve ümitliydi. Hakikatin penceresinden geleceğe güvenle bakıyordu."