Sahih-i Buhari hatmi, "Sultan Baskısı"nın tıpkı basımı üzerinden Suriyeli alim ve mutasavvıf Şeyh Muhammed Ebu'l Huda el-Yakubi tarafından Osmanlı'dan bu yana uzanan gelenek üzerinden gerçekleştiriliyor.
İslam tarihi boyunca üzerinde en çok çalışılan eserlerden biri olarak gösterilen Sahih-i Buhari'nin tamamının 10 gün boyunca okunacağı program, Edirnekapı Mihrimah Sultan Camisi'nde devam ediyor.
Mahmudiye Vakfı tarafından gerçekleştirilen etkinlik, Osmanlı döneminde camiler, kütüphaneler, karargahlar, türbeler, resmi kurumlar ve Daru'l-Hadis açılışlarında uygulanan Buhari-i Şerif okuma geleneğine göre yapılıyor.
Son on yılda, Şam'da ve dünyanın çeşitli ülkelerinde birçok hadis meclisi kuran Şeyh el-Yakubi, AA muhabirine açıklamada bulundu.
El-Yakubi, gözünü yüksek ahlaka ve ince ruha sahip, doğru, ihlas ve muhabbet ehli şahsiyetlerin içinde açtığını, tasavvuf yolculuğuna da aynı zamanda hocası ve şeyhi olan babası vesilesiyle başladığını söyledi.
Babasının 1986'da vefatından sonra Şam'daki meşhur Osmanlı eserlerinden biri olan, babasının da öğretmenlik yaptığı Derviş Paşa Camisi'nde ders verdiğini aktaran el-Yakubi, "Et-Tavisiye Camisi'nde de hatiplik yaptım. 1997'den bu yana önce ABD sonra İngiltere'de olmak üzere Batı ülkelerinde davet ve İslami ilimleri öğretmeye yöneldim. 1991-1996 arası İsveç'te davet ve İslam ilimlerinin yayılması faaliyetleri yürüttüm. Ayrıca İslami ilimlerin öğrenilmesine ihtiyaç duyulan Güney Afrika, Uzakdoğu ve Avrupa'daki bazı ülkelerde de bulundum." diye konuştu.
PROGRAM İÇİN 50'DEN FAZLA ÜLKEDEN 2 BİNİ AŞKIN KİŞİ GELDİ
Yakubi, hadis derslerinin, hadislerin alimler tarafından rivayet edilerek öğrenilmesi geleneğini temsil ettiğine dikkati çekerek, "Şeri ilimlerin öğrenilmesinin kuralları ve adabı vardır. Bu ilimlerin en önemlileri arasında birinci sırada Kur'an-ı Kerim, ikinci sırada ise Hadis-i Şerif yer alır ve bunların ikisinin de muhakkak alimlerin önünde telakki edilerek, dinleyerek ve okuyarak alınması gerekir." dedi.
İstanbul'da devam eden programdan bahseden Yakubi, şöyle devam etti:
"Bu dersler uluslararası bir konferanstır. Basit ilanlarla duyuru yaptık ama insanların ilim aşkı onları bu programa katılmaya yönlendirdi. Bu kursa katılmak için Singapur, Nepal, Pakistan, Amerika, Kanada, Güney Afrika, Avrupa ve bazı Arap ülkeleri olmak üzere toplam 50'den fazla ülkeden 2 binden fazla öğrenci, alim, imam, hatip ve öğretmen geldi. Bunların üçte biri kadınlardan oluşuyor. Şüphesiz bunlar Kur'an'a ve sünnete dayanan mutedil din/islam anlayışı ile ülkelerine döndüklerinde büyük etkileri olacaktır."
Muhammed Ebu'l Huda el-Yakubi, bu ilim meclisi için Türkiye'ye seyahat eden turistlere ve öğrencilere sağladığı imkanlar ve kolaylıklardan dolayı Türk hükümetine de teşekkürlerini ifade etti.
Sultan 2. Abdülhamid'in ileri görüşlü bir lider olduğunu söyleyen Yakubi, "İslama yaptığı hizmetler çağdaş Türk devletinin sınırlarını aştı. Allah, Sultan 2. Abdülhamid'e rahmet eylesin. Büyük bir adamdı. İslama büyük hizmetleri oldu. Osmanlı Devleti'nin zor günler geçirdiği ve büyük sorunlarla boğuştuğu bir dönemde gelmesine rağmen devletin yapısını 30 yıldan fazla bir süre muhafaza etmeyi başardı." değerlendirmesinde bulundu.
Yakubi, o güne kadar Sahih-i Buhari'nin sahih ve düzgün bir baskısı olmadığını, 2. Abdülhamid'in bu problemi görerek çözüm için talimat verdiğini ve büyük alimleri görevlendirdiğini dile getirdi.
"15 DAKİKALIK BİR KONUŞMADAN SONRA MÜSLÜMAN OLMAYA KARAR VERDİ"
Yakubi, Batı ülkelerine göç etmiş ve çocukları orada büyümüş Müslümanların çoğunun İslam dinindeki doğru ile yanlışı bilmediğini, özellikle pek çok kanaldan İslam dini hakkında gelen yanlış bilgilerin bazen sapmaya, aşırılık, ifrat ve tefrite yol açtığı yorumunu yaptı.
Arapça, İngilizce ve İsveççeyi akıcı bir şekilde konuşan, Fransızca ve Almanca da bilen Yakubi, alim ve davetçilerden yeni bir nesil oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, ABD'de yaşadığı bir olayı şöyle anlattı:
"Her hutbeden sonra mutlaka İslam'a giren bir ya da daha fazla kişi olur. Kaliforniya'daki Cuma konuşmalarından birinde Amerikalı bir kadın benimle konuşmak istedi. Hristiyanlık hakkında konuştuk ve kadının Hristiyanlığın doğru din olmadığı konusunda şüphesi yoktu. Eşitlik, Allah, kalbin halleri vs konularda da sohbet ettik ve 15 dakikalık bir konuşmadan sonra Müslüman olmaya karar verdi. Bu bir örnek. Böyle çok fazla örnek var. Amerika'da çok kişi İslam'ı seçti."
Yakubi, her şeye rağmen İslam dünyasında yeni bir uyanış olduğuna dikkati çekerek, "1980'li yıllarda başlayan uyanış, öfkeye dayalı, iyi bir sonuç verme imkanı bulunmayan, kontrolsüz tepkiyi doğuran sahte bir uyanış idi. Bu uyanışın devrime, öfkeye ve hamasete dayalı olduğunu gördük ve bu bizi terör örgütü DEAŞ ve El-Kaide'ye götürdü. Şimdi ise biz, ilme dayalı yeni bir uyanışa şahit oluyoruz." diye konuştu.
"SURİYE'DE ÇÖZÜM YENİ SEÇİM VE AŞAMALI REJİM DEĞİŞİKLİĞİDİR"
Suriye'de yaşananlara dair de görüşlerini dile getiren Yakubi, "Durum çok vahim. Öncelikle Suriye halkına dua ediyoruz. Şüphesiz çatışmaların durmasını talep ediyoruz. Çatışmalar durmalı, kan akıtılması hiçbir dinde caiz değildir." şeklinde konuştu.
Yakubi, uluslararası büyük güçlere çatışmaları durdurma, sivilleri koruma ve Suriye'deki krize siyasi çözüm bulmaları çağrısında bulunarak, şöyle konuştu:
"Gördüğümüz gibi askeri çözümler daha fazla kurban verilmesine neden oluyor. Bu nedenle mutlaka çatışmaları durdurup mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesiyle Suriye halkına emniyet ve güvenliği sağlayacak çözüm bulmalıyız. Tüm Suriyeliler evlerine dönmek istiyor ancak bombardıman altında mı veya rejim tarafından hapisle tehdit edilirken mi dönsünler? Bu mümkün değil. Bu çözüm, yeni seçimi ve belki de aşamalı bir rejim değişikliğini kapsamalı. Ancak bu şekilde Suriye'yi terk eden milyonlarca kişi ülkeye dönebilecek güveni kazanır."