Çınar Kaymakamı Şanlı:
"Bu tarihin hem parçasıyız hem de varisiyiz. Yaptığımız çalışmalarda dil, din, kültür ve inanç farkı gözetmeksizin bu eserlerin emanetçisi olduğumuzu ortaya koyuyoruz. Burada var olan eserlerin temsil ettiği kimlik insanlığın ortak kimliğidir."
DÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Coşkun:
"Bu yıl yaptığımız çalışmalarda yeraltında bulunan 4 yer daha tespit ettik. Bu yapıların tamamen kapalı kazılması lazım. Bu yeraltındaki şehrin de ortaya çıkarılmasını amaçlıyoruz. Hem yeraltında hem de yer üstündeki şehri kazılar ilerledikçe ortaya çıkaracağız"
İlçeye 13 kilometre uzaklıktaki Demirölçek Mahallesi yakınlarında, Roma İmparatorluğu döneminde "askeri yerleşim" olarak kullanılan Zerzevan Kalesi'nde Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyarbakır Müzesi, Valilik, Büyükşehir Belediyesi, Çınar Kaymakamlığı, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ve Dicle Üniversitesinin katkılarıyla 2014 yılında başlatılan kazı çalışmaları sürüyor.
60 dönümlük alan üzerinde 12-15 metre yüksekliğinde ve bin 200 metre uzunluğunda sur kalıntısı, 21 metre yüksekliğinde gözetleme ve savunma kulesi, kilise, yönetim binası, konutlar, tahıl ve silah depoları, yeraltı ibadethanesi, sığınaklar, kaya mezarları, su kanalları ile 54 su sarnıcı bulunan kale, tarihe ışık tutuyor.
Kazı çalışmalarını inceleyen Çınar Kaymakamı İsmail Şanlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kazı çalışmalarının bölgedeki olaylara rağmen kesintiye uğramadan devam ettiğini söyledi.
Bölge turizmine katkı sağlamak düşüncesiyle yola çıktıklarını aktaran Şanlı, kazı süresince çıkan eserlerin kendilerini memnun ettiğini belirtti.
"HİNDİSTAN'DAN ZİYARETÇİLER GELDİ"
Zerzevan Kalesi'nin bölge turizmine katkı sağlayacağını vurgulayan Şanlı, şöyle konuştu:
"Kale kendi başına sahip olduğu eserler sayesinde insanlar kaleyi görmeye geliyor. Bu durum bölgemiz için önemli bir gelişmedir. Son çalışmalarda ortaya çıkan Mithras tapınağı nedeniyle Hindistan'dan ziyaretçiler geldi. Diyarbakır surları 5 bin metredir. Kalenin surları da bin 500 metredir. Burası tarih ve turizm açısından önemlidir. Kaleden öte, doğu ile batı kültürlerinin kesiştiği ve kaynaştığı izlenimini de vermektedir. Doğu ve batı medeniyetinin Diyarbakır üzerinde verdikleri tarihi mücadelede aşılması gereken ilk durak olduğu ortaya çıkmıştır. Diyarbakır, İslam orduları tarafından fethedilmeden önce ele geçirilmesi gereken bir kaleymiş. Bu nedenle insanlığın ortak kültürel mirası konumundadır. Çıkan eserler de bu durumu zaten göz önüne çıkartmaktadır."
"20 BİNDEN FAZLA ZİYARETÇİ UĞRADI"
Şanlı, kalede yapılan kazılarda, Roma döneminde bin 700 yıllık Mithras dinine ait yeraltı tapınağının bulunmasının ardından bir haftada 20 binden fazla ziyaretçinin kaleyi gezdiğini aktardı.
Kaleyi ziyaret eden çocukların tarih ve kültür bilincinin geliştirilmesi için Arkeo Park Projesi hazırladıklarını anlatan Şanlı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Birleşmiş Milletlerin (BM) bu projeye destek verdiğini ifade etti.
Kalenin, projelerin ve altyapı çalışmalarının da tamamlanmasının ardından ziyaretçiler için son derece güzel bir mekan haline geleceğini söyleyen Şanlı, şöyle devam etti:
"Zerzevan Kalesi'ni tur operatörleri programlarına dahil etmeye başladı. Yapılan çalışmaların karşılığını almak güzel. Kale bizim ortak tarihimiz. Bu tarihin hem parçasıyız hem de varisiyiz. Yaptığımız çalışmalarda dil, din, kültür ve inanç farkı gözetmeksizin bu eserlerin emanetçisi olduğumuzu ortaya koyuyoruz. Burada var olan eserlerin temsil ettiği kimlik insanlığın ortak kimliğidir. Türkiye Cumhuriyeti bu eserlerin hem varisi hem de emanetçisi olarak üzerine düşen görevini yerine getiriyor."
"KALENİN ANADOLU'YA AÇILAN KAPI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"
Kalenin tarihçesi hakkında bilgi veren Dicle Üniversitesi (DÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Aytaç Coşkun da, Diyarbakır ve bölgede Roma dönemine ait tarihin öğrenilmesi açısından kazıların önemli olduğunu belirtti.
Anadolu'nun en iyi korunan garnizonu olduğunu ve ilkleri burada yaşadıklarını aktaran Coşkun, bölgenin tarihi ve turizmi açısından önemli bir askeri yerleşim alanı olduğunu kaydetti.
Coşkun, kalede yer üstü ve yeraltında yaptıkları çalışmalar kapsamında önemli eserler ortaya çıkardıklarını anımsatarak, şöyle dedi:
"Kale Diyarbakır ve Mardin sınırında olduğu için yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Kalenin ziyaretçileri de oldukça fazla. Hem sur içinde hem de sur dışında kazı çalışmalarımız devam ediyor. Buranın tamamen ortaya çıkarılması için yaklaşık 50 yıla kadar çalışma yürütülecek. Kazılar uzun süreceği için 3 kuşak burada çalışmaya devam edecektir. Zerzevan Kalesi'nin Anadolu'ya açılan kapı olduğunu düşünüyoruz."
Kalede kazı çalışmaları sırasında birçok yeni yapı ortaya çıkardıklarını kaydeden Coşkun, su kanalı, askerlerin kaldığı konutlar, kaya mezarları ve kilisenin gün yüzüne çıkarıldığını aktardı.
Kalede yeraltında çıkan eserlere ilişkin bilgi veren Coşkun, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Zerzavan Kalesi'nde yer üstünde ve yeraltında da şehir vardır. Yeraltında 3 yıl önce, bin 500 yıl önce kapatılan gizli bir geçit, yeraltı kilisesi, 400 kişinin barınabileceği yeraltı sığınağı ve son olarak Mithras tapınağını bulduk. Bu yıl yaptığımız çalışmalarda yeraltına bulunan 4 yer daha tespit ettik. Bu yapılar tamamen kapalı kazılması lazım. Bu yeraltındaki şehrin de ortaya çıkarılmasını amaçlıyoruz. Şu ana kadar yeraltında birçok yerleşim yerinin olduğunu biliyoruz. Yeraltına birçok su sarnıcı, tahıl deposu ve ibadet için kilise bulduk. Yerleşim yerinin dışında hayati imkanlarının sürdürebilecekleri yerler de var. Hem yeraltında hem de yer üstündeki şehri kazılar ilerledikçe ortaya çıkaracağız."
ZERZEVAN KALESİ
Askeri yerleşim antik yol güzergahında, 124 metre yükseklikteki kayalık bir tepede bulunan Zerzevan Kalesi, Amida ile Dara arasında stratejik bir noktada yer alıyor. Yerleşim konumu itibariyle bütün vadiye hakim, antik ticaret yolu üzerinde, geniş bir alanı kontrol altında tutan, stratejik bir Roma sınır garnizonu olan kale aynı zamanda Roma-Sasani arasındaki büyük mücadelelere de sahne oldu.
Roma'daki ismi "Samachi" olan yerleşimin ilk inşa edildiği dönem hakkında devam eden kazılar ile kesin bilgilere ulaşılacak. Yerleşimin surları ve yapıları Anastasios I (M.S. 491-518) ve Justinianos I (M.S. 527-565) dönemlerinde onarılarak, bazıları ise yeniden inşa edilerek mevcut haline getirildi.