26 Nisan 1937'de, İspanya İç Savaşı sırasında Bask şehri Guernica'ya büyük bir bombardıman yapıldı. Hava saldırısı şeklinde gerçekleştirilen bombardıman, geniş çaplı yıkıma ve pek çok sivilin ölümüne sebep oldu.
Alman Luftwaffe kuvvetlerine bağlı "Kondor Lejyonu" ve faşist İtalyan yönetimine ait "Lejyoner Hava Kuvvetleri"ne ait uçakların gerçekleştirdiği saldırının askeri adı Rügen Operasyonuydu.
STRATEJİK BİR ODAK NOKTASIYDI!
Guernica şehri, adının duyulmasına sebep olan hava saldırısının öncesinde ve sonrasında, Basklar için daima önemli bir şehir oldu.
General Francisco Franco tarafından yönetilen Milliyetçi güçler, Cumhuriyetçi hükümet kontrolündeki bölgelere girmekteydi. Saldırının gerçekleştiği dönemde Guernica, Cumhuriyetçi güçler için stratejik bir odak noktasıydı.
Şehrin doğusundaki cephede Bask ordusunun 23 taburu bulunuyordu. Ancak şehirde henüz hiçbir çarpışma gerçekleşmemişti. Şehrin içinde de, iki Bask taburu vardı; ancak bu kuvvetlerin sabit hava koruma teçhizatı yoktu. Cumhuriyetçi hava kuvvetlerinin son dönemdeki büyük kayıpları sebebiyle, şehrin havadan savunulması da mümkün değildi.
BÖLGEDEKİ İNSANLARIN BİRÇOĞU GUERNICA'DAYDI
O günlerde, Guernica'nın resmi nüfusu yaklaşık beş bindi. Ayrıca Cumhuriyetçilerin kontrolündeki bölgeye doğru kaçmakta olan sayısız göçmen de, bu şehirde bulunuyordu.
Saldırının gerçekleştiği pazartesi günü, şehirde her hafta pazarın kurulduğu gündü. Pazar için çevre bölgelerden gelmiş olan kişilerin de Guernica'da bulunduğu tahmin ediliyor. Yine de bombardımanın gerçekleştiği gün, pazarın kurulmuş olup olmadığına ilişkin tarihsel bir kesinlik bulunmuyor.
Bask Hükümeti, bombardıman öncesinde, yolların bloke olmasını ve büyük toplantıları önlemek için, pazarların kurulmasını bir süreliğine yasaklamıştı. Böyle bir yasaklamanın varlığı kesin olarak bilinse de, Guernica dâhil pek çok bölgede bu yasak uygulanmıyordu. Bu yüzden, çoğu tarihçi o gün şehirde pazarın kurulmuş olduğunu kabul ediyor.
SALDIRININ AMACI HÂLEN TARTIŞILIYOR
Saldırının asıl amacının ne olduğu halen zaman zaman tartışılıyor. Saldırıyı planlayan ve yöneten komutanın 1970'lerde kamuya açıklanan günlüğündeki kayıtlara göre, Guernica saldırısı Milliyetçi güçlerin bölgedeki yayılımını artırmaya yönelik daha büyük bir planın parçasıydı. Aynı zamanda, bölgede yer alan Faşist güçlerin bu saldırı ile desteklenmesi amaçlanıyordu.
Guernica'nın stratejik önemini, saldırıdan önce fark eden Richthofen, Cumhuriyetçilerin geri çekilme yollarını kısıtlamak için, Renteria banliyösündeki yolların ve köprünün bombalanmasını emretti.
Guernica saldırısında köprünün tahrip edilmesi birinci amaçtı; çünkü bu saldırı, Milliyetçi güçlerin Cumhuriyetçilere karşı başlattığı harekâtı desteklemek için yapılmıştı. İkincil amaç ise, Cumhuriyetçilerin araç ve mühimmat trafiğini kesmek ve etrafta enkaz yığınları yaratarak köprünün tamir edilmesini engellemekti.
SİVİLLERİN KAÇIŞ YOLLARINI DA VURDULAR
Bu amaçları yerine getirmek üzere görevlendirilen uçaklar, 250 kilogramlık orta yüksek patlayıcılar, 50 kilogramlık hafif patlayıcılar ve 1 kilogramlık yangın bombaları ile donatıldı. 24 bombardıman uçağının toplam cephane yükü 22 tondu.
Richthofen'a gelen saldırı emri şöyleydi:
"Derhal başlamak üzere: Marquina-Guernica-Guerriciaz yakınlarındaki caddelerde serbest bombardıman görevi; Guernica'nın doğusundaki caddelere ve köprüye (banliyö dâhil). Eğer düşmanın personel ve mühimmatını engellemek istiyorsak, oradaki trafiği durdurmalıyız. Vigon, Guernica'nın güneyindeki caddeleri askerleriyle kapatmayı kabul etti. Bu başarıyla sonuçlanırsa, düşmanı Marquina etrafında kıstırmış olacağız."
Bombardımanda, şehrin çıkış yolları da vuruldu ve bu nedenle sivil can kayıpları arttı.
ASIL HEDEFİ VURAMADILAR
Yapılan bombardımanlar, Guernica'nın büyük bölümünü yok etti. Şehirdeki binaların dörtte üçünün tamamen yıkıldığı bildirildi. Diğer binalarda ise, ağır hasar vardı.
Yıkılan binalar arasında silah fabrikaları ile meclis binası da vardı. Richthofen'in kayıtlarına göre, asıl hedef olan köprüye hiçbir isabet olmamıştı ve bu yüzden saldırı başarısız olarak değerlendirildi.
Yine de saldırının yarattığı kaos ve yıkıntı, Cumhuriyetçi güçlerin bölgedeki hareket imkânını kısıtladı.
BİRÇOK SİVİL, BOMBARDIMANDA YAŞAMINI YİTİRDİ
Bombardımandaki sivil can kaybı sayısı, daima tartışmalı bir konu oldu. General Emilio Mola'nın yönetimindeki Milliyetçi güçler, saldırıdan üç gün sonra şehre girdiklerinde, kayıpların tam sayısını belirlemeye yönelik bir çalışma yapmadılar.
O dönemde Bask Hükümeti'nden yapılan açıklamaya göre, ölü sayısı en az 1.654; yaralı sayısı ise, 889'du. Çatışmaların haricindeki pek çok dış kaynakta, bu rakamların doğru olduğu varsayıldı. O dönemden 1970'lere kadar, doğrulukları tartışmalı olsa da, bu rakamlar birçok başka kaynakta kullanıldı.
Milliyetçi cunta hükümeti ise şehrin, kaçmakta olan Cumhuriyetçi güçler tarafından yakılarak tahrip edildiğini iddia etti ve kayıplar hakkında net bir sayı belirtmedi. Bahsedilen en düşük ölü sayısı, Franco yanlısı Arriba Gazetesi'nde yer alan bir habere göre 12'ydi.
ÖLÜ SAYISINDA DİKKAT ÇEKEN DETAY
II. Dünya Savaşı sırasındaki büyük ölçekli bombardımanların incelenmesi sırasında, Guernica saldırısına ilişkin açıklanan ilk can kaybı sayısına dair, şüpheler ortaya çıktı.
Guernica'daki ölü sayısı, II. Dünya Savaşı sırasında bombalanan büyük Avrupa şehirlerindeki ölü sayısına oranla oldukça fazlaydı. Guernica'daki sayının biraz abartılı olduğu öne sürülmeye başlandı.
Guernica'da 40 ton bomba kullanıldığı dikkatle hesaplandığında, 1.654 ölü, ton başına 41 ölü anlamına geliyordu. Şubat 1945'te Dresden'e yapılan hava saldırısında, 3.431 ton bomba kullanılmış, ton başına 7,2 ila 10,2 ölüm olmuştu.
GUERNICA, PROPAGANDAYA MI ALET EDİLDİ?
Bu nedenle bazı çevreler, Guernica'da açıklanan ölü sayısı ile benzeri diğer bombardımanlardaki ölü sayısı arasındaki bu uyumsuzluğu propagandaya bağladılar ve bunu şöyle açıkladılar:
"...yüksek tesir oranı (ton başına 7-12 ölüm) dikkate alınsa bile, Guernica'daki ölü sayısı yaklaşık 300-400 civarında olmalıdır. Bu rakam bile saldırının yeterince kanlı bir eylem olduğunu gösterir. Ancak bombalanan bir şehirde neredeyse 1.700 kişinin öldüğü duyurmak yerine küçük bir kasabada birkaç yüz kişinin öldüğünü duyurmak aynı etkiyi yaratmazdı."
YAYIMLANAN HABERLER ÖFKE UYANDIRDI
Guernica'daki yıkıma ilişkin ilk İngilizce haberler, saldırıdan iki gün sonra çıktı.
The Times için çalışan ve İspanyol İç Savaşı'na dair haberleri ülke içinden bildiren George Steer, Guernica'daki tüm olayları yazan ilk muhabir oldu. Steer'in haberi, olaydan sonra yapılmış bir röportaj havasındaydı ve olayda Almanların rolü olduğunu açıkça belirtiyordu.
Üzerinde Alman İmparatorluk Kartalı'nın (Adler) bulunduğu üç bomba kasasının ortaya çıkarılması, İç Savaş karşısında Almanya'nın tarafsızlığının ve imzaladığı müdahil olmama antlaşmasının sahte olduğunu kanıtlıyordu. Önce New York Times'ta, sonra tüm dünya medyasında yeniden yayımlanan Steer'in raporu, öfke ve korku uyandırdı.
BOMBARDIMAN, PICASSO'NUN TUVALİNE YANSIDI
Guernica olayı kısa sürede, savaş sebebiyle sivillerin acı çekmesinin sembolü haline geldi. Dünyaca ünlü ressam Pablo Picasso, 1937'de Guernica isimli tabloyu, bu olaydan etkilenerek çizdi.
Paris'te sürgünde bulunan İspanyol Cumhuriyetçi Hükümeti, Paris Dünya Fuarı'nda sergilenmek üzere Picasso'ya bir tablo sipariş etmişti. Bu daveti kabul eden ressam, bombardıman gerçekleşene kadar, çizeceği resme ilişkin ilham bulamamıştı.
SAVAŞIN SİYAHLIĞI VE KÜLLERİN RENGİ
Kendi memleketi Malaga'dan yüzlerce kilometre uzaktaki Guernica'da yaşananları bir şekilde ifadeye kavuşturmalıydı. Bir şekilde anlatmalıydı savaşın yıkıcılığını, yaşanan katliamı, bombaların yaktığı ateşte yanan insanlığı.
Balzac'ın öyküsünün de geçtiği Rue de Grands Augustins'de kiraladığı atölyede, 1937 yılının Mayıs ayında yapmıştı ölümü anlatan ölümsüz eserini. Beyazın yerine adım adım siyah ve gri tonları geçiyordu. Renksiz olacaktı Guernica. Çünkü solgun mavi ölmüştü. Geriye savaşın siyahlığı ve küllerin rengi kalmıştı.
CANSIZ RUHU RENKLERİYLE BETİMLEDİ
Guernica'nın bombardımanının etkisinde kalan Picasso, duygularını resme yansıttı ve 2 ay kadar kısa sürede tabloyu bitirdi. Guernica'yı, yaklaşık 3,5 metre yükseklik ve 7,8 metre genişlik ile dikkat çekici büyüklükte, tuval üzerine yağlı boya ile resmetti.
Picasso, sadece siyah, beyaz ve gri renkleri barındıran Guernica tablosunda, gazete fotoğraflarına benzer bir hava yakalamış ve savaşın sebep olduğu cansızlığı vermişti.
Tablo, 1937 Dünya Fuarı'ndaki Cumhuriyetçi İspanya pavyonunda sergilendi. İspanya'nın demokrasiye yeniden dönüşü sırasında bu tablo, Bask milliyetçiliğinin sembollerinden biri haline geldi.
EN BÜYÜK SAVAŞ KARŞITI RESİM
Günümüzde "en büyük savaş karşıtı resim" olarak kabul edilen Guernica tablosu, modern savaşın neden olduğu ıstırabın da bir simgesi. Picasso'nun başyapıtları arasında yer alan Guernica, en politik resim olarak da tarihe geçti.
Resmin sağ ucunda, açık bir kapıyla sonlanan siyah bir duvar bulunuyor. Ortada sırtında mızrak olan at, insaniyetin kaba kuvvet karşısında pes edişini sembolize ediyor.
Boğanın yanında belli belirsiz gözüken güvercin, barışı temsil ediyor; ancak olanlara ağlamaktan başka yapabileceği bir şey yok. Atın yanına düşmüş sürücünün kırılmış kılıcı, yenilgiyi sembolize ediyor.
"BU TABLOYU SİZ Mİ YAPTINIZ?"
Her bir karede farklı olayın yansıtıldığı Guernica, geometrik ve izlenimci bir tablo olarak görülür ve aynı zamanda kübizmin en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir.
Franco, hükümetin başında olduğu sürece, resmin İspanya'ya girmesi yasaklanmıştı. Eser, birçok ülkede sergilendi.
Gerçek olduğu rivayet edilen bir olaya göre, katıldığı bir sergide Alman bir general, Picasso'ya yaklaşmış ve "Bu tabloyu siz mi yaptınız?" diye sormuştur. Picasso'nun cevabı ise,"Hayır, siz yaptınız" olmuştur.
Bugün Madrid'deki Reina Sofía Müzesi'nde sergilenen tablonun goblen bir kopyası, New York'taki Birleşmiş Milletler binasının bir duvarında, Güvenlik Konseyi salonunun girişinde asılıdır ve savaşın korkunçluğunu anımsatmayı amaçlar.
GUERNICA TABLOSUNUN DETAYLARI
Resmin merkezinde acı içinde yıkılmak üzere olan, mızrakla vurulmuş bir at bulunur. Acı çeken atın üzerinde, göz şeklindeki çıplak bir ampul parlar.
Atın altında bir askerin parçalanmış cesedi vardır. Asker, üzerinde çiçeklerin büyüdüğü kırılmış bir kılıç tutar.
Sol tarafta yer alan büyük gözlü boğa, kucağındaki ölü çocuğa ağlayan bir kadının üzerinde durur.
Atın sağ üst tarafında, bu vahşi sahnelere tanıklık ederek camdan içeri girmekte olan, korku dolu bir kadın figürü vardır. Kadın, elinde yanan bir gaz lambası taşır.
Korku içindeki bir başka kadın sağdan yalpalayarak merkeze doğru ilerlemektedir. Kadın, parlayan ampule boş gözlerle bakar.
Sağ uçta, dehşet içinde kollarını kaldırmış bir adam, yukarıdan ve aşağıdan ateşlerle sarılmıştır.