Dünyada temel hak ve özgürlüklerinin ifadesi olarak seçim uygulamaları, anayasalarla güvence altına alınmıştır. Anayasalar, demokrasilerin gereğidir. Dolayısıyla seçim, seçme ve seçilme gibi uygulamalar demokrasinin vazgeçilmezi olarak kabul edilir.
Yürürlüğe konan Kanun-i Esasi adlı anayasa ile Meclis-i Umumi adlı iki ayrı meclisten oluşan bir meclis kurulması kabul edildi. Bunlardan birisi üyelerini padişahın seçtiği ve görev süresinin hayat boyu olduğu Heyet-i Ayan (üye sayısı mebusanın 1/3'ü kadar olacak) diğeri ise üyelerinin halk tarafından seçileceği Heyet-i Mebusan'dır.
Âyan Meclisi üyelerinin tespiti padişahın takdirine bırakılıp, Mebusan Meclisi üyelerinin seçilmesi için de alt komisyonların görüşüne müracaat edildi. Bu amaçla kurulan komisyonlar, kararlarını oy pusulalarıyla birlikte Kanun-i Esasi Tetkik Komisyonu'na verdiler. Oy pusulalarında "üyelerin seçimle belirlenmesi gerektiği" yönündeki görüşün çoğunluk tarafından benimsendiği görülür.
Seçim çalışmaları meşrutiyetin ilanından önce başlatılmasına rağmen ancak 1877 Mart'ın da tamamlanabildi. Ortada bir seçim kanunu olmadığı için seçimler, Sadrazam Mithat Paşa'nın hazırlayıp bakanlara ve padişaha onaylattığı Talimat-ı Muvakkate'nin belirlediği esaslara göre yapıldı.
Talimat-ı Muvakkate'nin başlıca esasları şöyleydi:
- Mebus sayısı 130 olacak (başlangıçta 120 olarak belirlenmişti, II. Abdülhamit 130'a çıkardı), bu mebusların en az 1/3'ü gayri Müslim olacaktı.
- Seçimler iki dereceli olacaktı. Önce birinciler oy kullanacak sonra seçilen ikinciler mebusları belirleyecekti. (Zamanın kısıtlı olması nedeniyle İstanbul için ayrı taşra için ayrı bir seçim sistemi uygulandı)
- Vilayetlerde mebuslar, vilayet, liva ve kazaların idare meclisleri azları tarafından seçilecekti. (İstanbul'da halk seçecek bir üst maddede adı geçen uygulama)
Mebusan Meclisi'nin nasıl şekilleneceği gibi çok temel ana esasları belirlemiş ve bu temel esaslar da Cumhuriyet döneminin başlangıcı dâhil olmak üzere bazı değişikliklerle birlikte Osmanlıdaki tüm seçimlerde uygulandı. Anayasanın Heyet-i Mebussan başlıklı bu temel 16 maddesinde;
- Mebusan heyeti üyelerinin sayısının, Osmanlı tebaasından her 50 bin erkek nüfusa bir kişi olacak şekilde belirleneceği,
- Oy verme işleminin gizlilik esası üzerine yapılacağı ve seçim işlemlerinin özel bir kanunla düzenleneceği,
- Milletvekilliği ile devlet memurluğunun birlikte yürütülemeyeceği,
- Osmanlı uyruğundan olmayan ve yabancıların imtiyazı altında bulunan, Türkçe bilmeyen, 30 yaşını tamamlamayan, başka bir kimsenin hizmetinde bulunanlar, iflas ve haciz olayı ile karşılaşıp itibarı iade edilmemiş olanlar, kötü bir hal ile tanınanlar ve medeni haklardan yoksun bırakılmış olanların milletvekili olamayacağı,
- Dört yıl sonraki seçimlerde ise milletvekili olabilmek için Türkçe okumak ve mümkün oranda yazmanın gerekli olacağı,
- Genel seçimlerin dört yılda bir yapılacağı, milletvekillerinin görev süresinin dört yıl olacağı ve milletvekillerinin yeniden seçilebileceği,
- Genel seçimlere milletvekillerinin toplantı günü olan Kasım ayından en az dört gün önce başlanacağı,
- Milletvekillerinin hem seçildikleri bölge halkının hem de bütün Osmanlı tebaasının vekili olduğu,
- Seçmenlerin sadece kendi seçim çevrelerindeki milletvekillerini seçebilecekleri,
- Meclisin padişahın fermanı ile fes edilmesi durumunda en fazla altı ay içinde yeniden milletvekili seçimi işlemine başlanacağı,
- Milletvekillerinin vefatı, uzun süre meclis toplantılarına katılmaması, istifa veya tutukluluk gibi durumların yaşanması sürecinde sonraki meclis toplantısına kadar bir başkasının görevlendirileceği ve bu kişinin de görev süresinin gelecek seçime kadar olacağı,
- Milletvekillerine her bir seneki toplantı için hazineden 20 bin kuruş verileceği,
- Mebusan Meclisi başkanlığına milletvekillerinin oy çokluğu ile üç kişi, ikinci ve üçüncü başkanlıklara da yine üçer kişi olmak üzere toplam dokuz kişinin seçilerek bu kişilerin padişaha arz edileceği, bu kişilerden birinin başkanlığa ikisinin de başkan vekilliklerine görevlendirileceği,
- Meclis oturumlarındaki görüşmelerin açık olacağı fakat bakanların ya da milletvekillerinden 15 kişinin oturumun gizliliği yönünde teklif getirmesi ve yapılan oylamada da kabul edilmesi durumunda meclis görüşmelerinin gizli olacağı,
- Milletvekillerinin herhangi bir suç durumunda dokunulmazlığının çoğunluk oyu ile kaldırılabileceği ve ancak bu durumda yargılanabileceği veya tutuklanabileceği,
- Mebuslar meclisinin kanun tasarılarını ve bütçeyi görüşerek kararlaştırması gibi hükümler yer alırdı.
- Kanun-i Esasi'de seçimlerin bir veya iki dereceli olmasıyla ilgili bir hüküm bulunmazken, Talimât-ı Muvakkate iki dereceli seçim sistemini benimsemiştir.
Talimât-ı Muvakkate'ye göre mebus olabilme şartları ana hatlarıyla şu esaslar üzerine belirlendi:
• Osmanlı Devleti vatandaşı olmak
• Her yönüyle emin ve itimada layık olmak, bunun için de ahlakının ve gidişinin temizliği ve dürüstlüğü ile tanınmış olmak
• 25 yaşından aşağı olmamak
• Devletin resmi dili olan Türkçeyi bilmek
• Seçildiği vilayetin halkından olmak
• Adli veya siyasi bir cinayet ve suç ile mahkûm olmamak
• Memleketinde az çok emlâk sahibi olmak
• Seçilecek kişi devlet memuru ise memurluktan ayrılmış olmak
Seçilecek mebus sayıları ve şartları tespit edildikten sonra, seçimin iki dereceli olması kararlaştırıldı. Meclis-i Umumî'nin toplanması için gereken zaman az olduğundan İstanbul dışındaki vilâyetlerde, daha önce halk tarafından seçilmiş olan İdare Meclisi üyeleri "ikinci seçmen" kabul edildiler. Vilâyetlerdeki mebusları, İdare Meclisi üyeleri ikinci seçmen olarak seçmişlerdir.
1876 anayasasının seçme ve seçilme şartları ise şu şekildeydi:
Taşrada seçmen olmak için;
- İdare meclisi üyesi olmak
- Osmanlı vatandaşı olmak
- 25 yaşında ve erkek olmak
- Emlak sahibi olmak
İstanbul'da seçmen olmak için;
- İdare meclisi üyesi olma şartı yoktur.
- En az iki yıldır İstanbul'da oturma şartı vardır.
- Askerlerden ise en az mülazım(teğmen) rütbesinde olmak zorundaydılar.
Seçilme şartları ise;
- Dürüst, güvenilir ve ahlaklı olmak
- Türkçe bilmek
- 25 yaşını doldurmuş ve erkek olmak
- Cinayet ve siyasi suçtan mahkûm olmamak
- Memleketinde az çok mülkü bulunmak
- Osmanlı vatandaşı olmak
Mecliste 46 gayrimüslim vardı
Meclis-i Mebusan'ın 130 üyeliği için yapılan ilk genel seçim sonunda ilk meclis 80 Müslüman ve 50 gayrimüslim milletvekili ile açıldı. Mısır, Tunus, Necit, Umman, Romanya, Sırbistan, Sisam, Karadağ gibi yarı bağımsız eyaletlerde kendilerini milletvekili seçme zorunluluğunda hissetmediği için bu bölgelerde milletvekili çıkmadı.
Meclis-i Mebusan'ın açılışı tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra 19 Mart 1877 tarihinde II. Abdülhamit'in huzurunda Dolmabahçe Sarayı'nın büyük salonunda gerçekleştirildi. Açılışa Avrupa'dan da birçok kişi ve gazeteci iştirak etti. Mabeyn Başkâtibi Sait Paşa padişahın açış konuşmasını okurken dışarıda da atılan toplalarla açılış kutlanıyordu.
Padişah nutkunda, meclisi açmaktan duyduğu memnuniyeti belirttikten sonra devlet idaresinin esasının adalet olduğunu, Osmanlı tebaâsının din ve mezhep hürriyetini altı yüz seneden beri korumasının adalet sayesinde mümkün olduğunu ifade etmiştir. İmparatorluğun çöküşünü engellemek maksadıyla Avrupa medeniyetine girmek gerektiğini, bunun için ilk teşebbüsü II. Mahmut'un gerçekleştirdiğini, Abdülmecit'in de onun izinde yürüyerek Tanzimat-ı Hayriye'yi ilan ettiğini belirtmiş ve sözlerini şu cümlelerle sürdürmüştür:
"Kavânîn-i memleketin ârâ-yı umûmîyeye istinâdını elzem gördüm ve Kānûn-i Esâsî'yi ilân eyledim. Kānûn-i Esâsî'yi te'sîsden maksadımız; ahâlîyi rü'yet-i mesâlih-i umûmîyede hazır olmağa davet etmekden ibâret olmayup, belki memâlikimizin ıslâh-ı idâresine ve sû-i isti'mâlât ile kā'ide-i istibdâdın imhâsına bu usûlün vesile-i müstakille olacağı cezm-i yakīnindeyim. Kānûn-i Esâsî fevâid-i asliyyesinden başkaca beyne'l-akvâm husûl-ı ittihâd-ı uhuvvet esâsını temhîd ve halkça bir ömr-i saadet ve ireb te'sîs eylemek maksadını dahi câmi'dir."
Açılış töreninin arkasından Ayan ve Meclis-i Mebusan üyeleri, eski Darülfünun binasında kendilerine ayrılan bölümlerde çalışmalarına başladılar. II. Abdülhamit'in isteği ile Meclis-i Mebusan başkanlığına Ahmet Vefik Paşa, Meclis-i Ayan başkanlığına ise Server Paşa getirildi.
İlk Mebusan Meclisi'nde siyasi parti yok
İlk Mebusan Meclisi seçimlerinin yapıldığı dönemde, Osmanlı Devleti'nde henüz siyasi partiler yoktur. İdeolojik bir hareket olarak düşünülebilecek Yeni Osmanlılar Cemiyeti de bir siyasi parti şeklinde teşkilatlanmamıştı. Dolayısıyla Osmanlı tarihinin ilk parlamento seçimlerine siyasi partiler katılmadı. Bu seçimlerle ilgili hukuki belgelerde partilerden bahsedilmediği gibi o tarihte memleketimizde faaliyette olan siyasi parti de yoktur.
Taşrada ilk Meclis-i Mebusan üyelerinin tespiti için seçim yapılmayıp, İdare Meclisleri üyeleri ikinci seçmen olarak kabul edildiler. Dolayısıyla ilk seçimler İstanbul ve çevresinde yapıldı. İstanbul ve çevresindeki seçim esaslarını belirleyen Beyannâme 16 Zilhicce 1293'te çıkarılmış olup bu tarih Miladi takvimde 1 Ocak 1877'dir. Ancak o dönemde kullanılan Rumi takvime göre yılbaşı Mart'ta olduğundan seçimlerin 1876 yılı içinde yapıldığı söylenebilir.
Rus Savaşı nedeniyle meclis tatil edildi
Bu ilk meclisin üyeleri vilayet idare meclisi üyeleri arasından olduğu için kendi memleketlerinin varlıklı ve kültürlü kişileri idiler. Farklı etnik kökenlerden, dinlerden, mezheplerden gelmelerine gayet uyumlu çalışmışlardı. Ancak bu meclisin çalışma süresi oldukça kısa oldu. Osmanlı-Rus savaşı nedeniyle 28 Haziran 1877 tarihinde bu ilk meclis tatil edildi. Meclisin ikinci dönemi ise yeni seçilen milletvekilleri ile 13 Aralık 1877 tarihinde aynı usulle yeniden seçilen milletvekilleri ile açıldı.
İkinci kez olmak üzere tekrardan açılan Meclis-i Mebusan, 1908-1912 yılları arasında, 1912 yılında ve 1914-1918 yılları arasında olmak üzere üç dönem faaliyetlerde bulundu.
Ancak Osmanlı Devleti birinci dönemde yakaladığı uyumu bir daha bulamadı. Yeni dönem Müslüman ve gayrimüslim milletvekillerinin gruplaşmaları nedeniyle olumlu sonuçlar ortaya koyamadı. Padişah II. Abdülhamit Rusların Yeşilköy önlerine kadar geldiği bir dönem de 13 Şubat 1878 tarihinde Kanuni Esasi'nin kendisine verdiği yetki ile Meclis-i Mebusanı süresiz tatil etti.
12 Ocak 1920'de tekrar acılan Meclis-i Mebusan, İstanbul'un işgalini takiben 18 Nisan 1920'de çalışmalarını sonlandırdı.