İngiltere-Prusya ittifakı ile Fransa- Avusturya-Rusya arasında 1756-1763 yıllarında Yedi Yıl Savaşları meydana geldi. İki taraf da Osmanlı'yı ittifaklarına dahil etmek veya tarafsız kalmasını sağlamak için çalıştılar. Ancak Sadrazam Ragıb Paşa, imparatorluğu harpten uzak tuttu. Genç tarihçilerimizden Uğur Demir'in yaptığı araştırmalarda bu dönemdeki diplomatik mücadele teferruatlı olarak anlatılır.
POLONYA KRAL SEÇİMİ
Ragıb Paşa'nın 1763'te ölümü imparatorluk için bir dönüm noktası oldu. Aynı yıl Yedi Yıl Savaşları'nın bitmesine rağmen Polonya'daki (Lehistan) kral seçimi Rusya ile Fransa arasında bir güç mücadelesine dönüştü. Rusya'nın adayı Çariçe II. Katerina'nın eski sevgililerinden Poniatowski'ydi. 1764'te Rus silahlarının gölgesi altında Poniatowski'nin kral seçilmesi üzerine Osmanlı yönetimi seçim sürecinden dolayı durumu protesto edip, yeni kralı uzun süre tanımadı. Kral seçiminden sonra Rusya, Lehistan'daki askerî varlığını gün geçtikçe artırdı. Poniatowski'nin gönderdiği elçi iki yıla yakın sınırda bekletildi. Ancak Avusturya ve Fransa'nın Poniatowski'nin krallığını tanımasından ve Rusya'nın bazı konularda geri adım atmasından sonra Polonya elçisi İstanbul'a alındı.
II. Katerina, 1766'dan itibaren Polonya üzerindeki baskısını arttırdı. Rus birlikleri yeniden Lehistan'a girdi. Polonyalı muhalifler ise Fransa, Avusturya ve Osmanlı Devleti'nden destek bulmak için harekete geçtiler. Osmanlı yönetimi, Sadrazam Muhsinzâde Mehmed Paşa'nın Rusya'ya karşı savaş istememesinden dolayı muhaliflerin yardım taleplerini soğuk karşıladı.
5 Ekim 1767'de yaklaşık 10 bin Rus askerinin kuşatması altında Polonya'da olağanüstü ikinci diet (büyük kurultay) yapıldı. Büyük kurultayda alınan en önemli karar Katolik olmayanlara Katolikler'le eşit hakların verilmesiydi. Bu maddeyi tanımayan ve Rusya'nın ülkelerindeki varlığını kabul etmeyen muhalifler ise Bar Kasabası'nda bir konfederasyon kurdular. Bar konfederasyonu, küçük çaplı bir ordu oluşturup, amaçlarını bir beyannameyle ilan etti.
RUS DIŞ POLİTİKASI HEP AYNI
Osmanlı yönetimi ise Rus elçisinin verdiği söz doğrultusunda büyük kurultaydan sonra Rus ordusunun Polonya'dan çekilmesini bekliyordu.
Ancak bu söz havada kaldığı gibi farklı gelişmeler de yaşanacaktı. Başlangıçta Bar konfederasyonuna müdahale etmeyen Rusya, nisandan itibaren muhaliflere karşı harekete geçti. General Peter Krechetnikov komutasındaki Rus birlikleri Bar Kasabası'na saldırıp, muhalif liderlerin çoğunu tutukladılar. İstanbul'daki Rus elçisi Obreskov, Rusya'nın Polonya'daki varlığını meşru göstermek için de Bar konfedarelistlerinin açıkça asi olduklarını, bunun da Rus askerî varlığının devam etmesini zorunlu kıldığını ileri sürüyordu. Rusya'nın Polonya'da asker bulundurmasının da antlaşmalardan elde ettiği bir hak olduğunu, zira ülkedeki anarşinin hâlâ devam ettiğini, bu yüzden ne Osmanlı'nın ne de başka bir devletin Rusya'nın bunu yapmasını engellemeye yetkisinin bulunmadığını savunuyordu. Elçiye göre Osmanlı yönetimi, Rus ordusunun geri çekilmesini istiyorsa bunun en iyi yolu asilerin ele geçirilmesi için Rus birliklerine, Osmanlı sınırına girmek bahasına da olsa izin verilmesiydi.
1768 Haziran'ında Rus askerleri, muhalifleri yakalamak amacıyla Osmanlı topraklarına girdiler. Bu durum İstanbul'da büyük bir tepkiye sebep oldu. Her ne kadar Rus elçisi, birliklerinin geri çekileceğini taahhüt etse de bu etkili olmadı. Sınırdaki bölgelere gönderilen fermanlarla kendilerine sığınan muhalifleri zorla sınır dışı etmemeleri, gerekirse yardım bile etmeleri emredilip, birlikler alarma geçirildi.
1768 Temmuz'unda ise Yüzbaşı Şilo komutasındaki bir Rus birliği Osmanlı-Polonya sınırındaki Balta Kasabası'na gelip, Yahudi ve Polonyalılar'ı katlettiler. Durumu haber alan Türk sınırında bulunan Galti Kasabası'ndaki Yahudiler ve Türkler intikam almak amacıyla Balta'ya geçip, kasabadaki Ortodokslar'ı cezalandırdılar. Rus birlikleri, bu durum üzerine geri dönünce taraflar arasında şiddetli çatışmalar meydana geldi. Çatışmalarda Türk tarafından 1.800'e yakın insan katledilmişti. Bu olay, İstanbul'da haber alındığında büyük bir tepkiye sebep oldu ve savaş taraftarları gösterilere başladılar. Balta Kasabası'nda yaşananların arkasında kimlerin olduğu hususu hâlâ tartışmalıdır.
KOCA RAGIB PAŞA'NIN TARİHE GEÇEN UYARISI
1757-1774 yılları arasında hükümdarlık yapan III. Mustafa'nın imparatorluğun ve düşmanlarının durumunu ölçüp-tartmadan bir savaşa girerek başarı kazanma isteğini yıllarca Osmanlı tarihinin en büyük sadrazamlarından biri olan Koca Ragıp Mehmet Paşa engellemişti.
III. Mustafa, savaşa girmek için devamlı olarak mesele çıkaran sadrazamına bir gün "Eğer mesele para ise Edirnekapı'dan Rusçuk'a kadar iki keçeli altın dizerim" deyince, Koca Ragıp Paşa'nın şu cevabı tarihe geçmişti: "Devleti Aliyyeniz eskiden beri yapmış olduğu savaşlarda muharip aslan olduğunu düşmanlarına göstermiştir. Fakat şimdiki halde tırnakları aşınmış olup, muharebe esnasında düşman bu hâlini anlarsa vaziyet müşkil olur, askere nizam verildikten sonra bu iş düşünülsün" demişti.
Koca Ragıp Paşa, bürokrasinin en alt kademesinden başlayarak, yavaş yavaş devlet basamaklarını çıkmıştı. Yıllarca memurluk, bürokratlık, diplomatlık ve valilik yaptıktan sonra sadrazam olmuştu. Ragıp Paşa, bu tecrübesinden dolayı hem Avrupa'daki gelişmeleri çok iyi bilen hem de Osmanlı İmparatorluğu'nun durumuna vâkıf tecrübeli gerçek bir devlet adamıydı. Makamını korumak yerine devletin menfaatini öne çıkardığı için "Osmanlı İmparatorluğu uzaktan bir aslana benzer. Ancak yanına gelindiğinde dişleri ve tırnaklarının döküldüğü görülür" analizini yaparak devletin durumunu gerçekçi olarak ortaya koyup, devletin kazanamayacağı bir savaşa girmesini engellemişti.
RUS SİYASETİ: SÖZ BAŞKA İCRAAT BAŞKA
Rus elçisi İstanbul'daki durumu Rusya'ya rapor edince Çariçe II. Katerina bir manifesto yayınladı. Manifestoda talihsiz olayların Osmanlı ile Rusya'nın sınırlarının kesin olarak belirlenmemesinden kaynaklandığı belirtiliyordu. Çariçe ayrıca hadiselere sebep olan 200 Zaporog Kazağı'nı Osmanlı'ya teslim edeceğini taahhüt etmiş ve bütün Rus birliklerinin Osmanlı sınırından çekileceği sözünü vermişti. Ancak çariçenin manifestosu daha İstanbul'a ulaşmadan Rus birliklerinin Krakov'u ele geçirdikleri haberi İstanbul'a geldi. Bu haber, İstanbul'daki Rusya aleyhindeki tepkiyi daha da arttırdı ve askerî hazırlıklara hız verildi.
Bu gelişmeler üzerine savaş taraftarları seslerini yükseltmeye, İstanbul sokaklarında savaş naraları atılmaya başlandı. Rusya'ya savaş ilan edilmesine karşı olan Sadrazam Muhsinzâde Mehmed Paşa azledilip, yerine savaş taraftarı Hamza Mahir Paşa getirildi. Bir süre sonra da Rusya'yla altı yıl sürecek savaşa girildi.
Erhan Afyoncu - Sabah