Mukabele - 30. Cüz - Mehmet Emin Ay
Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzü daha çok kısa sureleri ihtiva eder.
Mekke döneminde inen Kehf Suresi 110 ayettir. Adını ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf ” kelimesinden almıştır. Sûrede temel konu olarak, inançları sebebiyle öldürülmekten kurtulmak için bir mağaraya sığınan gençlerin mucizevî hâlleri, ayrıca Hz. Mûsâ ile Zülkarneyn konu edilmektedir.
➡ Mushaftaki sıralamada on sekizinci, iniş sırasına göre altmış dokuzuncu sûredir. Gāşiye sûresinden sonra, Nahl sûresinden önce Mekke'de inmiştir. Ancak 28. âyeti ile 83 ve 101. âyetlerinin Medine'de indiği rivayeti de vardır.
➡ Nüzûl sebebi olarak tefsir ve siyer kaynaklarında şöyle bir olay anlatılmaktadır: Müslümanların sayısının çoğalması üzerine müşrikler, Resûlullah'ın (SAV) peygamber olup olmadığını araştırmak için Nadr b. Hâris ile Utbe b. Muayt'ı Medine'deki yahudi âlimlerine gönderip kendilerine şu tâlimatı vermişlerdi: "Muhammed'in durumunu onlara sorun, vasıflarını ve söylediklerini anlatın; onlar kitap ehlidir, peygamberler hakkında bizim bilmediklerimizi bilirler." Bu iki adam, Medine'ye giderek meseleyi yahudi âlimlerine anlattılar. Onlar da, "Muhammed'e, geçmiş zamanlarda mağaraya sığınmış gençleri; dünyanın doğusunu ve batısını dolaşmış olan adamı; rûhun ne olduğunu sorun; eğer bunları size bildirirse o bir peygamberdir, ona uyun; aksi takdirde bir falcıdır, ona istediğinizi yapabilirsiniz" dediler.
➡ Nadr ile arkadaşı Mekke'ye dönüp bunları Hz. Peygamber'e (SAV) sordular. O da "Sorularınıza yarın cevap veririm" dedi. Fakat "inşallah" demesi gerekirken bunu ihmal ettiği için o günden itibaren on beş gün vahiy gelmedi. Bunun üzerine Mekke halkı, "Muhammed bize, 'Sorularınıza yarın cevap veririm' diye söz vermişti. Ancak aradan on beş gün geçtiği halde hâlâ sorularımıza cevap vermedi" diyerek dedikoduya başladılar. Hz. Peygamber'e (SAV) vahyin gecikmesi sırasında iyice bunaldığı bir sırada Cebrâil yukarıdaki soruların cevabını içeren Kehf sûresi ile İsrâ sûresinin 85. âyetini getirdi.
Kehf Suresi'ni okumak ve mealini dinlemek için tıklayın
Kehf Suresi tefsiri
➡ Yüce Allah tarafından Hz. Peygamber'e (SAV) indirilen Kur'an, nimetlerin en büyüğü olduğu için övgü ve saygıya başkasının değil, Kur'an'ı gönderen Allah Teâlâ'nın lâyık olduğu bildirilmiştir. Buradaki "kul"dan maksat Hz. Muhammed (SAV), "kitap"tan maksat da Kur'an-ı Kerîm'dir. İnsanları zulmetten nura, dalâletten hidayete kavuşturan, iman ve İslâm'ı öğreten, dünya ve âhirette mutlu bir hayat sürdürebilmeleri için onlara Allah'ın emir ve yasaklarını, dinin hükümlerini, sevap ve cezayı bildiren; eğrisi büğrüsü, yanlışı ve çelişkisi bulunmayan dosdoğru bir kitabın indirilmesi, genelde bütün insanlık, özelde Hz. Muhammed için en büyük nimettir. Böyle bir nimete kavuşmak, o nimeti verene hamd ve şükretmeyi gerektirir. Yüce Allah, bu âyette Hz. Muhammed'in şahsında, lutfettiği bu nimete karşılık yalnız kendisine hamdedilmesi gerektiğini bildirmektedir.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan FİKRİYAT veya fikriyat.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Kur'an-ı Kerim'in 30. cüzü daha çok kısa sureleri ihtiva eder.
Kur'an-ı Kerim'in 29. cüzü, Mülk Suresi, Kalem Suresi, Hakka Suresi, Mearic Suresi, Nuh Suresi,...
Kur'an-ı Kerim'in 28. cüzü, El-Mücadele Suresi, Haşr Suresi,Mümtehine Suresi, Saff Suresi,...
Kur'an-ı Kerim'in 27. cüzü, Zariyat Suresi, Tur Suresi, Necm Suresi, Kamer Suresi, Rahman Suresi,...
Kur'an-ı Kerim'in 26. cüzü, Ahkaf Suresi (6-35), Muhammed Suresi (1-38) Fetih Suresi (1-29),...
Kur'an-ı Kerim'in 25. cüzü, Fussilet Suresi'ni (47-54) Şura Suresi (1-53) Zuhruf Suresi (1-89),...