Modern Dünyanın Görünmeyen Tehlikesi: Kaliforniya Sendromu
21. yüzyıl teknoloji çağı insanların hayatına dair birçok kolaylık sağlarken çeşitli hastalıkları...
Çoğumuz zaman zaman dış dünyanın stresinden kaçmak isteriz. Bu durumun kısa süreli olması genellikle bir sorun oluşturmaz. Ancak bazı insanlar, tabiri caizse bu durumu abartıyor ve doğal izolasyon dediğimiz bu süreçten çıkamayıp, yıllarca süren aşırı sosyal geri çekilme davranışı sergiliyorlar. Bu duruma psikolojik bir hastalık teşhisi konmuş: Hikikomori.
Kendini odaya kapatıyor.
Ailesiyle bile görüşmüyor.
Evden dışarı çıkmıyor.
Sadece yiyor, içiyor ve ortalığı dağıtıyor.
Banyo yapmayı bile aklına getirmiyor.
Size de yabancı gelmedi, değil mi?
**
Çoğumuz zaman zaman dış dünyanın stresinden kaçmak isteriz.
Bu durumun kısa süreli olması genellikle bir sorun oluşturmaz.
Hatta uzmanlara göre, kişinin kendini kısa bir süreliğine her şeyden izole etmesi, akut stres tepkilerini azaltabilir, hastalık ve bitkinliği atlatmaya yardımcı olabilir.
Ergenlik döneminde ise bu izolasyon, bireyin kimliğini keşfetmesini sağlayabilir.
Ancak bazı insanlar, tabiri caizse bu durumu abartıyor ve doğal izolasyon dediğimiz bu süreçten çıkamayıp, yıllarca süren aşırı sosyal geri çekilme davranışı sergiliyorlar.
Bu duruma psikolojik bir hastalık teşhisi konmuş: Hikikomori.
Hikikomori, sosyokültürel bir akıl sağlığı sorunu olarak kabul ediliyor.
İlk olarak 1970'lerde Japonya'da gözlemlenen ve 1990'lardan sonra hızla artan bu durum, Japon psikolog Yoshimi Kasahara tarafından 1978'de "çekilme nevrozu" olarak adlandırıldı.
Bugün Japonya'da bir milyondan fazla kişi hikikomori rahatsızlığından muzdarip.
Günümüzde video oyunları, teknolojik cihazlar ve internet, genç nesil de dahil olmak üzere hepimizin hayatının vazgeçilmez parçaları hâline geldi.
Sosyal iletişimi zor ve yorucu bulan, yalnız olmaktan rahatsızlık duymayan insan sayısı her geçen gün artıyor.
Hikikomori başlangıçta Japon kültürüne özgü bir sendrom olarak tanımlansa da son 30-40 yıllık süreçte bu olgunun küresel bir sorun hâline geldiği görülüyor.
Hikikomori yaşayan bireyler, altı ayı aşan bir süre evlerinden çıkmayarak kendilerini ailelerinden ve toplumdan soyutluyorlar.
Bu durum, özellikle 20'li ve 30'lu yaşlardaki genç yetişkinlerde ve çoğunlukla erkeklerde görülüyor.
Kişisel bakım ihtiyaçlarıyla ilgilenmek zorunda kalacağı görevlerden kaçınmak da hikikomorinin belirgin özelliklerinden biri.
Araştırmalar, travmatik utanç, önemli sınavlarda başarısızlık ya da tatmin edici bir iş bulamamak gibi olumsuz deneyimlerin hikikomoriyi tetiklediğini gösteriyor.
Bu durum yalnızca Japonya ile sınırlı değil; Hong Kong, Singapur, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerde de hikikomori vakaları rapor ediliyor.
Psikiyatristler, bu konudaki çalışmaların sadece erken teşhisi değil, aynı zamanda daha iyi değerlendirme ve tedavi hizmetlerini desteklemesi gerektiğini vurguluyor.
Hikikomoriye sahip bireyler, yalnızca potansiyel olarak uzun ve verimli olabilecek yıllarını kaybetmekle kalmıyor, aynı zamanda sevdiklerini de etkiliyor.
Unutmamalıyız ki sosyal hayat, insana anlam katan çok önemli bir unsur.
Kendimize ve hayatımıza değer vermemiz gerektiğini aklımızda tutmalıyız.
Toplumdan kopmak, insanın anlam ve değer kazanmasını sağlayan sosyal bağlardan mahrum kalmasına yol açar.
Bu yüzden, yaşamın zorluklarıyla başa çıkmaya çalışırken, sosyal ilişkilerin önemini unutmamalı ve kendimizi yalnızca teknolojiye ya da içe kapanmaya teslim etmemeliyiz.
Kısacası en ufak sosyal bağın bile ne denli önemli olduğunu unutmayalım.
Toplumla kurduğumuz ilişkiler, bize dayanma gücü veren ve hayatımıza anlam katan unsurlardır.
Sosyal bağlarımızı canlı tutarak, hem kendimize hem de sevdiklerimize değer katalım.
Editör: Betül SAV
Kurgu-Kamera: Serkan Hervenik
💠💠💠
FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!
Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;
👉 YOUTUBE 🔔
👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan FİKRİYAT veya fikriyat.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
21. yüzyıl teknoloji çağı insanların hayatına dair birçok kolaylık sağlarken çeşitli hastalıkları...
Jenny Molendyk Divleli ile hikayesini konuştuğumuz röportajımızın 2. bölümünde, İslam ile hayatına...
Son günlerde ülkece yaşadığımız acı dolu hadiselerden ötürü ebeveynler, çocuklarına nasıl yaklaşacakları...
Hayatımız büyük bir hızla geçiyor ve bizler her şeye yetişmenin telaşındayız. Doç. Dr. Mehmet...
Hepimiz günlük yaşamda birçok kez karar vermek zorunda kalıyoruz. Tabii bu süreçler, zihinsel...
Plasebo her ne kadar tıbbi bir terim olarak bilinse de etki, "zihin gücümüzün bir tezahürü"...