Almanya'nın Bavyera eyaletinde geçtiğimiz pazar günü yapılan seçim sonucunda Avrupa'daki trend ile uyumlu bir şekilde aşırı sağın güçlenmeye devam ettiği görülüyor.
Bavyera Eyaletinde ilk defa seçimlere giren aşırı sağcı AfD partisi %10.2 oy olarak Alman siyasetinde kalıcı bir parti olduğunu göstermiş oldu.
Almanya genelinde yapılan seçim anketleri de bu durumu doğruluyor. Zira son yapılan seçim anketlerine göre AfD %15 ile %18 arası bir oy oranı ile sosyal demokrat SPD'yi geçerek ikinci parti konumuna yükselmiş durumunda.
Dolayısıyla yapılacak olan ilk seçimlerde AfD'nin meclise çok daha güçlü bir şekilde girmesi hatta uzun vadede Avusturya'daki Hristiyan demokrat ÖVP ve aşırı sağcı ÖFP koalisyonunda olduğu gibi Hristiyan birlik partileri CDU/CSU ile bir koalisyon hükümeti kurması artık uzak bir ihtimal olarak görülmemelidir.
Zira her geçen gün AfD ve aşırı sağcı söylemlerin Almanya'da daha fazla normalleştiğine şahit olmaktayız.
Avusturya'da 2005'lerde başlayan bu süreç sonucunda kısa sürede aşırı sağ partinin hükümet ortağı olduğu ve devletin tüm istihbarat kurumlarını kontrol ettiği bir noktaya gelindiğine hepimiz şahit olduk.
Bavyera eyalet seçimlerinin gösterdiği diğer bir sonuç ana akım partiler olan CDU/CSU ve SPD'nin gün geçtikçe eridikleri gerçeğidir.
İki parti de içine düştükleri krizden çıkış yolunu bir türlü bulamamakta ve seçmenlerindeki kaçışı durduramamaktadırlar.
SPD'den kaçan seçmen Yeşiller ve diğer partilere; CDU/CSU'dan kaçan seçmenler ise daha çok AfD'ye yönelmektedir.
Bu noktada Alman siyasetini bekleyen tehlike CDU/CSU'nun bu gidişatı durdurmak için daha fazla sağa kaymasıdır.
Bu süreç sonucunda büyük ihtimalle Avrupa'daki diğer örneklerde olduğu gibi şansölye Merkel'in koltuğunu kaybettiğine ve CDU'nun başına genç popülist bir siyasetçinin geçtiğine şahit olacağız.
Halihazırda CSU'nun bu stratejiyi açıktan uygulamaya başladığı ve aşırı sağın söylemlerini sahiplendiğini görüyoruz.
Bu taktiğin kısa vadede bu partilere kazanç sağladığı görülmektedir. Zira yapılan seçim anketlerinde %32'lere kadar düşen CSU aşırı sağ söylemlere sarılarak oylarını %37 civarında tutmayı başardı.
Buna rağmen bu stratejinin aşırı sağcı söylemleri normalleştirerek uzun vadede Alman siyaseti için yıkıcı bir etkide bulunacağı açıktır.