Ana muhalefet lideri Osmanlı'nın resmî dilinin Farsça olduğunu iddia etti. Hâlbuki bu konuda ezbere konuşmak yerine bir-iki satır okusa, Osmanlı Arşivi'ne gidip bir-iki belgeyi araştırmacılara okutsa böyle yanlışlıklar yapmaz.
TÜRKÇE RESMİ DİL OLDU
Osmanlılar'dan önce Türkiye Selçukluları'nın resmî dili Farsça idi. Daha sonra kurulan beyliklerde de bu devam etti. Bunun uzun süre bu şekilde gittiğini görüyoruz.
Örneğin Hamidoğlu Hüseyin Bey'in, 1377'de I.Murad'a Niş'in fethini kutlamak için gönderdiği tebriknâme Farsça'dır. Karamanoğlu Mehmed Bey'in Konya'yı aldığı zaman Türkçe'yi resmî dil ilân etmesi de bir sonuç vermemişti.
Osmanlılar ise Türkçe'yi ilk dönemlerden itibaren resmî dil olarak kabul edip, yazışmalarında kullandılar.
Edebi ve bilimsel eserlerdeki Arapça ve Farsça'nın hakimiyeti de Osmanlı döneminde kademe kademe azaldı.
Osmanlı İmparatorluğu'nda astronomi sahasında yazılmış eserlerin incelenmesi bu durumu açıkça gösterir.
Türkçe yazışmaları yapan Osmanlı memurları.
BİLİM DİLİ TÜRKÇE
İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi'ne göre Osmanlı döneminde yazılmış 2 bin 286 astronomi eserinin 986'sı yani yüzde 43'ü Arapça, bin 58'si ise Türkçe'dir. Türkçe'nin yüzdesi 46'dır. Diğerleri ise Farsça veya üç dilin ikisi veya üçünün ortak olarak kullanılarak yazılanlar.
Türkçe'nin Osmanlı döneminde bu sahadaki yükselişi asırlara göre incelendiğinde daha iyi anlaşılır: XV. yüzyılda 35 Arapça, 10 Farsça, 7 Türkçe; XVI. yüzyılda 172 Arapça, 59 Türkçe, 42 Farsça;
XVII. yüzyılda 139 Arapça, 41 Türkçe, 1 Farsça; XVIII. yüzyılda 221 Arapça, 101 Türkçe, 2 Farsça; XIX. yüzyılda 137 Arapça, 123 Türkçe;
XX. Asrın başlarında 41 Arapça, 173 Türkçe. Bu tasnif yazarları ve bu yazarların yaşadığı çağlar belirlenmiş eserlere göredir. Yazarı ve yazıldığı dönemi bilinmeyen 854 eserin ise 554'ü Türkçe, 241'i Arapça, 59'u Farsça'dır.
Türkçe XV. yüzyılda astronomi sahasında yazılan eserlerde yüzde 13 oranında iken her asırda oranını artırarak önce XVI. yüzyılda Farsça'yı, imparatorluğun sonuna doğru da Arapça'yı geçerek bu sahada hakim dil hâline gelmiştir.
Matematik sahasında yazılmış kitaplarda da aynı gelişmeyi görürüz. Osmanlı döneminde yazılmış bin 114 matematik eserinin yüzde 48'i Arapça, yüzde 50'si Türkçe'dir. Türkçe XV. yüzyılda matematik sahasında yazılan eserlerde yüzde 18 oranında iken her asırda oranını artırarak önce XVI. yüzyılda Farsça'yı, imparatorluğun sonuna doğru da Arapça'yı geçerek bu sahada hakim dil hâline gelmiştir.
Coğrafya sahasında ise imparatorluğun başından sonuna kadar Türkçe'nin hakimiyeti vardır.
Osmanlılar zamanında yazılmış bin 628 coğrafya eserinden 1542'si, yani yüzde 95'i Türkçe'dir. Tarihçilikte de durum coğrafya gibidir.
Astronomi ve matematik sahasındaki oranlar küçümsenmemelidir. Çünkü Araplar, bu sahalarda yaptıkları çalışmalarla dünya bilim tarihine damgalarını vurmuşlar ve güçlü bir gelenek meydana getirmişlerdir. Bu yüzden Osmanlı döneminde aynı gelenek devam etmiş, ancak Türkçe her yüzyılda bu bilim dallarında gelişmesini sürdürmüştür.
Osmanlı'dan önceki Türk devletlerinde yazılan bilimsel eserlerde Türkçe'nin adı bile yoktur. Nitekim Osmanlılar'dan çok önce yaşamış iki büyük Türk âlimi, İbn Sina ve Farabi'nin eserlerinin Arapça olduğunu unutmamak gerekir.
Osmanlı döneminde bir kütüphane.
OSMANLICA AYRI BİR DİL DEĞİL
Osmanlıca, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan ve Arap harfleri ile yazılmış Türkçe'dir. Ayrı bir dil değildir. Bu konudaki en büyük yanlışlık kendi dilimizi farklı bir dil gibi isimlendirmektir. Osmanlı döneminde kullanılan dil Osmanlıca değil eski Türkçe'dir.
Bazı yazarların eserlerinde aşırı derecede Arapça ve Farsça kullanarak kitaplarını anlaşılmaz hâle getirmelerinden hareket edenler Osmanlıca'yı farklı bir dil gibi takdim ederler.
Devletin resmî yazışmaları incelendiği zaman elkablar çıkarıldığında kullanılan dilin anlaşılmasında fazla bir güçlük yoktur. Ancak ortaya yeni çıkan bir problem Osmanlı Türkçesi'ni anlamayı iyice zorlaştırmıştır. Bu da son 30 yılda dildeki sadeleşme sonucunda günlük yaşamda kullandığımız kelime sayısının azalmasıdır. 1960'lı yılların başında kullanılan Türkçe ile Osmanlı döneminde kullanılan Türkçe kıyaslanırsa arada fazla bir fark olmadığı anlaşılacaktır. Bu konuda doğru olan Osmanlı dönemindeki Türkçe'ye Osmanlıca değil eski Türkçe demektir.
Osman Gazi.
KÜTULAMÂRE ZAFERİ
Kütülamare Savaşı ders kitaplarımızda bir-iki cümleyle geçtiği gibi, bu zaferimizle ilgili fazla araştırma da yoktur. Ancak 2016'da zaferin 100. yılı kutlamaları birçok yeni eserin ortaya çıkmasına vesile oldu. Birçok yeni hatırat ve araştırma yayınlandı. Sempozyumlar yapıldı. En son çıkan kitaplardan birisi ise Vahdettin Engin ile Muzaffer Albayrak'ın birlikte hazırladıkları Yeditepe Yayınevi tarafından neşredilen "Kûtulamare Zaferi 1916" isimli eser.
Eserde, I. Dünya Savaşı öncesinde Basra Körfezi ve Irak bölgesinde büyük devletlerin nüfuz mücadelesine değindikten sonra, 1914 yılı Kasım ayından Mayıs 1916'ya kadar Irak cephesinde Osmanlı-İngiliz orduları arasında cereyan eden muharebeleri askeri tarih kaynaklarına istinaden anlatılıyor.
Kitapta İngilizler'in, Basra ve Kûtülamâre'yi ele geçirdikten sonra Bağdat'ı ele geçirmek maksadıyla yaptıkları harekatın, Selman-ı Pak'ta Osmanlı ordusu tarafından akamete uğratılması ve Kûtülamâre'ye kapanarak 143 günlük bir kuşatmadan sonra teslim olmaları ayrıntılı olarak incelenmiş.
"Kûtulamâre Zaferi 1916"da sadece askeri tarih kaynaklarından faydalanılmamış, yeri geldiğinde Kûtülamâre'yi anlatan hatırat ve günlüklerden derlenip muharebelere katılmış askerlerin dilinden harp hatıralarına da yer verilmiş. Böylece okuyucuya kuru bir harp tarihi anlatımı yerine, daha ayrıntılı ve canlı harp hatıralarının bulunduğu bir kitap sunulmuş.
Kûtülamâre Zaferi'ni öğrenmek isteyen herkesin okuması gereken bir eser.
Erhan Afyoncu - Sabah