Osmanlı döneminde padişahlar, büyük ve ihtişamlı törenlerle tahta çıkarlardı. Saltanat değişiklikleri imparatorluğun dört bir tarafında büyük şenliklerle kutlanırdı.
Türkler'de devlet başkanının değişmesi tarih boyunca değişik törenlerle kutlanmıştır. İslamiyet'ten önce Türkler tahta çıkan hakanı keçe üzerine oturtup, dokuz kere havaya indirilip kaldırırlardı.
Hakan da törenle beylere kımız ikram ederdi.
TOPLAR ATILIYOR
Osmanlı yönetim anlayışına göre 16. yüzyılın sonlarına kadar padişahın bütün erkek çocukları babalarının tahtına geçme hususunda eşit hakka sahiptiler. Şehzadeler devlet idaresinde tecrübe kazanmaları için Anadolu'daki çeşitli sancaklara gönderilirlerdi. Tahttaki padişahın ölüm haberi veziriazam tarafından derhal ulaklar vasıtasıyla sancaklardaki şehzâdelere ulaştırılırdı.
Üsküdar'a gelen şehzade devlet ricali tarafından kadırga ve kayıklarla karşılanırdı. Yeni hükümdar kadırgaya binerek Üsküdar'dan Eminönü'ne geçerken Tophane'den toplar atılmaya başlardı. Burada atına binen padişah binlerce asker ve saray görevlisi eşliğinde alayla Topkapı Sarayı'na intikal ederdi.
Alay yol alırken çavuşlar alkış tutup, dualar ederlerdi. Alkış çavuşları törenlerde "Aleyke Avnullah;
Uğurun açık olsun, ikbalin efzun; Padişahım ömrü devletinle bin yaşa; Maşallah, mağrur olma padişahım senden büyük Allah var" diye bağırırlardı.
III. Mehmed'den sonra şehzadelerin sancağa gönderilmemesiyle tahta çıkış törenleri yeni bir şekil aldı. Bu dönemde padişahın vefatından harem ağası vasıtasıyla haberdar olan sadrazam, İstanbul'da bulunan diğer devlet ricalini durumdan haberdar ederdi. Devlet adamları hemen matem kıyafetlerini giymiş bir hâlde saraya giderler, Divân-ı Hümâyûn'a veya Sünnet Odası'na geçip, yeni padişahın gelmesini beklemeye başlarlardı.
Harem ağası taht sırası hangi şehzâdedeyse onun Şimşirlik'teki dairesine gidip, padişahın vefat ettiğini haber verir ve kendisini tahta davet ederdi.
Selefinin naaşını gören yeni padişahın bir koluna harem ağası, Hırka-i Şerif Dairesi'ne girerken de şehzâdenin diğer koluna silahdar ağa girerdi. Burada âdet üzere ilk biat gerçekleştirilir, önce sadrazam ve şeyhülislâm sonra da harem ağası ve bazı saray ağaları yeni padişaha biat ederlerdi.
BİAT TÖRENİ
İlk biatten sonra genel biatın hazırlıkları başlardı. Teşrifatçıbaşı tarafından cülus merasiminde hazır bulunacaklar saraya davet edilir, bir davetiye de yeni padişaha gönderilirdi. Daha sonra padişahın tahtı Bâbüssaâde önüne kurulurdu. Teşrifatçı herkesi mevkilerine uygun olarak tertip edince, bâbüssaâde ağası Hırka-i Şerif Dairesi'ndeki padişaha hazırlıkların tamamlandığını haber verirdi.
Harem ağası padişahın bir koluna girer, diğer koluna da önceleri bâbüssaâde ağası sonraları da silahdar ağa girer ve bu şekilde tahtın önüne gelirlerdi. Meydandakileri her iki tarafına dönerek selamlayan padişah, tahta otururdu.
Nakibüleşrâf'tan başlamak üzere herkes teşrifattaki sırasına göre gelip biat ederlerdi. En son teşrifatçının biat etmesiyle tören sona ererdi.
Saraydaki biat merasiminden sonra, padişahın halk içine ilk çıkışı kılıç kuşanma münasebetiyle tertiplenen alayla olurdu.
Avrupa'daki taç giyme töreni bizde kılıç kuşanmaya (taklid-i seyf) denk gelirdi. Yıldırım Bâyezid ve II. Murad'a Bursa'da Emir Sultan kılıç kuşatmıştı. 16. yüzyılın sonlarından itibaren Eyüp'te kılıç alayları yapılmaya başlandı. Edirne'de tahta çıkan II. Mustafa ve II. Ahmed ise Eski Camii'de kılıç kuşanmışlardır.
Padişahlar, Peygamberimizin, Hazreti Ömer'in, Halid bin Velid'in, Osman Gazi'nin, Yavuz Sultan Selim'in kılıçlarını kuşanırlardı. IV. Murad, Peygamberimizin ve Yavuz Sultan Selim'in kılıçlarını kuşanmıştı.
CÜLUS TEBLİĞİ
Tahta çıkan hükümdarlar askere ve devlet ricaline cülus bahşişi dağıtır ve maaşlarına zam yaparlardı.
Padişah, cülustan sonra kendi adına mühr-i hümayun denilen mührü kazıtırdı. Bu mührün biri saltanat değişikliğiyle mazul hâle gelen eski sadrazama veya hükümdarın tayin ettiği yeni sadrazama verilirdi.
Padişah cülus ettikten sonra tahta çıktığını diğer devletlere kendi tuğrasıyla bir ferman göndererek bildirirdi.
Buna cülus tebliği denirdi.
Yabancı ülkelerden de cülus tebriki için elçiler gelir ve bunlar törenlerle karşılanırlardı.
Padişahın ilk Cuma Namazı büyük törenlere sahne olurdu.
Genelde padişahlar ilk Cuma namazlarını Ayasofya Camii'nde kılarlardı. Yeni padişahı görmek isteyen halk da törene gelirdi.
Erhan Afyoncu - Sabah