Arama

Fahrettin Altun
Nisan 19, 2018
24 Haziran seçimleri hayırlı olsun

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün kameraların karşısına geçti ve 24 Haziran'da seçime gidileceğini açıkladı. Hayırlı uğurlu olsun.
Erdoğan-Bahçeli görüşmesinin ardından yapıldı bu açıklama. Salı günü grup toplantısında MHP lideri Devlet Bahçeli Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı iç ve dış tehditleri gerekçe göstererek ve "milli mecburiyet" kavramını kullanarak erken seçim çağrısında bulunmuş, bunun üzerine bu görüşme gerçekleşmişti.
Cumhurbaşkanı, 16 Nisan'dan sonra yeniden AK Parti'nin başına geçtiğinde 2017'yi "değişim", 2018'i "icraat" ve 2019'u "seçim" yılı olarak betimlemişti. Erdoğan bu doğrultuda bir yandan partisindeki "metal yorgunluğu"nu gidermeye ve partisine yeni bir dinamizm kazandırmaya çalışırken öte yandan da toplumun bütün kesimlerine hitap eden icraatlar yapılmasını temin etmeye girişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002'den bu yana seçimlerin zamanında yapılması için büyük gayret ortaya koymuş, erken seçim tekliflerine sıcak bakmamış bir lider. Bunun tek istisnası 2007 seçimleri. 2007'de eski Türkiye'nin statükocu aygıtları bir sistem krizi çıkarmış ve AK Partili bir Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemeye çalışmıştı. Bunun üzerine Erdoğan erken seçim kararı almış ve ülkeyi 3.5 ay önce seçime götürmüştü. Bu adımın Türkiye'nin bir darboğazdan kurtarılması noktasında ne denli önemli bir adım olduğu zaman içinde daha iyi anlaşıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin zamanında yapılması gerektiği ile ilgili güçlü bir kanaate sahip olsa da yeri geldiğinde, yeni şartlar oluştuğunda ülkenin erken seçime gitmesinin de önünü açmaktan geri durmayan bir aktör.
Yeni şartlar oluştu mu? Kesinlikle evet. Her şeyden önce Bahçeli'nin erken seçim çağrısında bulunması ve erken seçimin AK Parti'yle ittifakın korunması için bir gereklilik olduğunu vurgulaması yeni bir durumdur.
Bu durum ne Erdoğan'ın ne partisinin görmezden geleceği bir durum değildir. Dün de ifade ettiğim gibi Cumhur ittifakı gibi güçlü bir ittifakın taraflarından biri bir konuda net bir tavır ortaya koyarsa diğer taraf buna duyarsız kalamaz. Nitekim Cumhurbaşkanı buna duyarsız kalmadığını gösterdi ve erken seçim kararını açıkladı.
İkincisi, önce Bahçeli'nin dikkat çektiği, daha sonra Cumhurbaşkanı'nın dünkü konuşmasında işaret ettiği tehditler son derece gerçek tehditler.
Şu anda Türkiye'nin istikrarına, büyümesine ve barışına içeriden ve dışarıdan büyük tehditler yöneltiliyor. Her ne kadar Türkiye ekonomisi sağlam zeminler üzerinde dursa da dışarıdan şiddeti giderek artan finansal saldırılar ülkeye zarar veriyor.
Bir diğer yandan karşımızda siyaseti bırakıp militanlığa soyunmuş, ana muhalefet partisi gibi değil de marjinal bir sol örgüt gibi hareket eden, sokakları hareketlendirmek, yeni bir Gezi kalkışması ortamı oluşturmak için çırpınan ve aklını FETÖ gibi bir terör örgütüne kiraya vermiş bir CHP var. Bu CHP'yi yeniden meşru siyasal rekabet alanına çekmekte büyük yarar var. En azından şimdi sokakları bırakıp Cumhurbaşkanı adayı bulma arayışına girecekler. Bu bile Türkiye demokrasisi için bir kazanımdır.
Bunların yanında bölgesinde bu denli sıcak gelişmeler yaşanırken Türkiye'nin uzun süreli bir seçim gündemi içinde olması ülkeye zarar verecek bir durum.
Türkiye, siyasal istikrarın kurumsallaşması adına 16 Nisan 2017'de son derece hayati bir adım atarak Cumhurbaşkanlığı sistemine geçti. Esasında o günden bugüne Türkiye bir geçiş süreci yaşıyor. Bu sürecin bir an önce tamamlanması, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın deyişiyle "eski sistemin hastalıkları"ndan kurtulunması gerekiyor.
Dilerim 24 Haziran seçimleri ülkemize hayırlar getirir.

Fahrettin Altun - Sabah

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN