2. İSTANBUL RASATHÂNESİ (984-88/1576-80)
Merâga Rasathanesi'nin kuruluşundan yaklaşık 300 yıl sonra, Avrupa'da astronomi biliminin beş yüz yıllık bir resepsiyon ve özümseme evresinin ardından yaratıcılık aşamasına eriştiği bir zamanda, İstanbul'da 983/1575-1576 yılları civarında bir rasathane kurulmasına karar verilmişti. Bu rasathanenin inşası çok büyük bir ihtimalle 988/1580 yılından önce tamamlanmıştı. Osmanlı Sultanı III. Murad'a bir rasathane kurma fikrini, Kahire'den İstanbul'a göçen bilgin Takiyyeddîn Muhammed b. Ma'rûf er-Rassâd vermişti. Birçok değişik bilim alanıyla da uğraşmış olan bu astronom, eskimiş astronomik çizelgelerin verilerini yeni gözlemler yardımıyla güncellemeyi amaçlamış ve büyük ebatlı yeni aletlerden daha iyi gözlem sonuçları almayı umuyordu. Bu yüksek hedefi o, er-Rasad el-Cedîd («yeni astronomik gözlem») olarak tanımlamıştı. Takiyeddîn bu hedefi, Arap-İslam bilimlerinin duraklama başlangıcı olarak görülen bir dönemde muhaliflerinin kıskançlıkları ve cahillikleri sebebiyle maalesef gerçekleştirememiştir. Bu büyük deneme, bilmeden ya da bilinçli olarak astroloji falı bakma girişimi şeklinde çarpıtılarak değerlendirilmiştir. Bu, sultanın, çalışmalarına daha yeni başlayan rasathanenin yıkılma emri vermesine götürmüştür. Rasathanenin kurucusu Takiyeddîn yaklaşık beş yıl daha yaşadıktan sonra 993/1585 yılında ölmüştür.
Osmanlı tarihçilerinin ve o dönemin gezginlerinin verdikleri, birbiriyle tam örtüşmeyen bilgilere göre şu tahminde bulunulabilir: Takiyyeddîn tarafından kurulan rasathane, bugünkü Taksim Meydanı'na ya da yakınına konumlandırılmıştır. Günümüzde kaybolmuş olan aletlerinin özelliğini ve önemini, Takiyyeddîn'in dikte ettirdiği bir Türk tarafından yazılan betimlemeye¹ göre değerlendirebiliriz; bu betimleme sayesinde aletlerin modellerini yapmamız mümkün olmuştur.
Takiyeddîn, bize sekiz astronomi aleti, bir astronomik saat ve büyük yarıçaplı daireleri çizmeye yarayan özel bir pergel tarif ediyor. İlk altı alet aslında ya Yunan ya da Arap öncelleri tarafından bilinmekteydi ve daha sonra, özellikle Merâga Rasathanesi'nde belirli bir gelişim aşamasından geçmişlerdi. Takiyyeddîn'in tarifinde, bu aletler, genellikle büyük boyutlarda ve hiçbir ilave özellikleri olmaksızın yapılmış görünmektedirler. VII. Ve VIII. Alet, «Kirişli Alet» (Âlet Zât el-Evtâr) ve «Yıldızlar Arasındaki Mesafeleri Ölçmeye Yarayan Alet» (Âle Müşebbehe bi-el-Manâtik) kendi buluşu olarak gösteriliyor. En azından VIII. ve ahşap bir kadranı olan V. Alet Tycho Brahe'nin de bilgisine ulaşmış olabilir.
İstanbul Rasathanesi'nin kuruluşuna, yıkılışına ve aletlerinin türlerine ilişkin haberlerin Avrupa'daki astronomlara çok erken ulaşmış bulunması olasılığı büyüktür. Örneğin, Kayzer'in İstanbul'daki elçisinin papazı olan Stephan Gerlach'ın, Türckisches Tagebuch adlı eserlerinde 13 Kasım 1577 tarihi altında bu rasathanenin kuruluşuna ilişkin oldukça ayrıntılı bilgiler verdiğini bilmekteyiz. Ayrıca, Gerlach'ın daha 29.9.1577 tarihinde bunlar hakkında birkaç variyantla M. Crusius'a İstanbul'dan yazdığını da bilmekteyiz. Daha sonra Crusius, Turcograecia (Basel 1584, s. 501) adlı kitabıyla bu haberin daha geniş çevrelere yayılmasını sağlamıştır.²
Takiyeddîn'in çalışma ekibi, Şemâ'ilnâme adlı eserin yazmasından, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, T.Y. 1404, fol. 57a.
1 Ocak 1578'den 3 Mart 1581'e kadar İstanbul'da ikamet etmiş olan ardılı Salomon Schweigger de, bu rasathane hakkında Gerlach'dan daha ayrıntılı bilgiler vermiştir³. Schweigger maalesef Takiyyeddîn'i bir «hokkabaz» olarak niteleyerek şöyle demektedir: «…melun ve zavallı bir adam… Çok önceleri Roma'da bir matematikçinin yanında tutsak ve uşak olarak bulunmuş ve o matematikçinin sanatını emmiş ve böylelikle bir gökyüzü ustası ve yıldız bilgini haline gelmiştir; Ptoleme, Öklid, Proklus vd. gibi bilginlerin astronomiye ilişkin eserlerini Arapça çevirilerinden bir Yahudi'nin yanında gizlice okumuş ve öğrenmiştir.» Schweigger, İstanbul Rasathanesi'nin birçok aletinden bahsetmektedir. Bu aletler arasında bir yeryüzü ve bir gök küresi de bulunmaktadır. Takiyeddîn bu aletleri imal etmek için yaklaşık yedi yıla ihtiyaç duymuş olmalıymış⁴.
Schweigger'in, Takiyyeddîn'in Roma'da tutsak olarak matematik öğrendiği ve Yunanca kitapların Arapça çevirilerini de bir Yahudi'den okuduğu iddialarının ne denli gerçek dışı olduklarını açıklamaya girişmek bizi konumuzdan uzaklaştıran (Takiyyeddîn'in Avrupa'da, nerede ve ne zaman, ikamet ettiği hikâyesi her halükarda bir uydurmadır). Ben, yalnızca şuna işaret etmek istiyorum: Takiyyeddîn'in bize ulaşan eserleri incelediğimizde, kendi öncüllerinin faaliyetlerini oldukça iyi bilen ve onları bir adım daha ileri götürmek isteyen yaratıcı bir kişilik ve büyük bir astronomla karşı karşıya bulunduğumuzu duyuruyor.
Prof. Dr. Fuat Sezgin, İslam Uygarlığında Astronomi, Coğrafya ve Denizcilik, Boyut Yayıncılık, s. 42-43.
KAYNAKLAR:
¹ : Şu adı taşıyor: Âlât Rasadiyye li-Zîc eş-Şahinşâhiyye, Saray Hazine 452 nolu el yazmasına dayanarak Türkçe ve İngilizce çevirisiyle yayınlayan Sevim Tekeli, Araştırma içerisinde. Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Felsefe Araştırmaları Enstitüsü Dergisi (Ankara) 1/1963/71-122.
² : Bkz. Mordtmann, J.H.: Das Observatorium des Taqî ed-dîn zu Pera, Der Islam içerisinde (Berlin-Leipzig) 13/1923/82-96, özellikle 86 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 88, Frankfurt 1998, s. 281-295, özellikle s. 286).
³ : Mordtmann, J.H.: a.e., s. 86 (Tekrarbasım: 285).
⁴ : Ein newe Reysbeschreibung auB Teuschland Nach Constantinopel und Jerusalem, Nürnberg 1608 (Tekrarbasım: The Islamic World in Foreign Travel Accounts serisi Cilt 28, Frankfurt 1995), s. 90-91.