Toprağın gübrelisini, ağacın meyvelisini, suyun gürünü sevdiğim gibi... Hamiyetli adamları daha ziyade severim: Taşın madenlisini, otun hassalısını, menbaın şifalısını daha ziyade sevdiğim gibi... Vatanını sevenleri ise hepsine tercih ederim; demire çeliği, çama meşeyi, sise yağmuru tercih ettiğim gibi... (Sakın Aldanma, İnanma, Kanma)
***
Sanki bu sabah benim kalbimin yerinde o balon duruyor, pörsüklüğünü görüyorum, jelatinle kauçuk arası eczalı kokusunu alıyorum. Çocukluğumdaki balonu sünepeleşmiş, artık uçmaya güçsüz bulduğum zaman; orta parmağıma takar, çeker, sonra yırtar, parçalar, atardım. Göğsümün içindekine aynı şeyi yapamadığıma kızıyorum. (Yeraltında Dünya Var)
***
Yalnız bizim değil, çok defa her milletin aklı başına sonradan gelir. (Ağaç ve Ahlak)
***
Artık kendilerini, dışarıdan, sonu güç bulunur kocaman, kavruk bir çölün kucakladığını duymuyorlardı. Burada yeni sulanmış birkaç saksı, çiseleyen bir ufacık fıskiye vardı ve kafalarında durmadan renk, şekil, koku değiştiren bir İstanbul yaşıyordu. (Gurbet Hikayeleri)
***
Vapurun öteki yolcuları hâlâ ekvatorun sıcaktan erimeye yüz tutmuş çinkoyu andıran harlı, sevimsiz ışığı altındadırlar; zira onlar Nilgün'ün gözleriyle aydınlanmış leylak mavisi, hem parlak, hem dinlendirici alemden uzaktadırlar.... İlk defadır ki, benden beklenilmeyen ince bir feragat ve tevazu hissine kapıldım: "Yüzüme bakma Nil! Gözlerini kapa! Senin tarafından sevilmemden utanıyorum. Öyle bir muhabbete layık değilim." (Nilgün)
***
İnsan başkasından ziyade kendini aldatmaya uğraşan bir mahluktur. (Dişi Örümcek)
***
Gurbetteki adam için en büyük azap, tek başına bir otel odasına kapanıp kalmaktır. Pencereden giren her ses ve her koku eski hatıraları bir sel taşkınlığıyla beyne hücum ettirir. Neler düşünmezsiniz?.. hepsini bütün teferruatıyla, teessür ve tahassürleriyle, bir nöbet esnasında gibi... (Sürgün)
***
Çölle denizde huyları uyuşmamış iki ahbap ya da yıldız barışıklığı hasıl olmamış karı koca hali var. Çöl denize küsmüş, başını almış, buralara gelmiş, somurtmuş yatıyor. Seraplar belki de ara sıra zihninden geçen hatıraların akisleridir. (Yezidin Kızı)
Haşmet Babaoğlu - Sabah