Farkındayız...
Uzunca bir süredir muhalefet Erdoğan'ın karşısına gelip geçici adaylarla çıkıyor ya da seçilme hedefini hafife alıyor.
Ama şunun da farkında mıyız?
Esas hikâye, muhalefetin sosyolojik tabanının "sersemleştirilmesi" ve hamur gibi yoğurulması üzerine kurulu.
***
Görmeyen kalmadı...
Muharrem İnce ve Meral Akşener bir devlet yönetebilecek kapasitede değiller.
Ve bu çizgiden her gün biraz daha uzaklaşıyorlar.
Hangi ciddi siyasi kendine bu "kötülüğü" yapar?
Demek ki, yaptırıyorlar...
İlk aday olduğunda İnce için "siyasal komedi gösterisi olacak" dediğimde "o kadar da değil!" diye itiraz eden ahbaplar şimdi daha fazlasını söylüyorlar.
Ya Akşener'in "S-400'ler Saray'ın savunması için alınmış" açıklamasına ne demeli?
Partisindeki emekli askerlerin ona S-400'lerin ne tür hava savunma sistemi olduğunu anlatmamış olması mümkün mü?
***
İnce ve Akşener siyasal ömürlerini bu seçimle doldurup sahneden çekilirlerse, şaşırır mısınız?
İyi de her gün biraz daha sersemleştirdikleri tabanları ne olacak?
Demirtaş'a özgürlük isteyen ülkücüler(!); Merkel'den yardım dilenen solcular(!); plaja elinde "Çılgın Türkler" kitabıyla gidip şezlongda "Amerikan rüyası"na dalan ulusalcılar(!); iktidara karşı çıkmazsa canı sıkılan ama keyfi hep yerinde liberaller(!) falan...
Hayal kırıklıkları ve mağdur edebiyatlarıyla yine orada, öyle kalacaklar.
Hatta aralarında şimdiden "geleceğin siyasi lideri"ni aramaya başlayanlar var.
Ağızlarına "dışarıdan" hangi sakız uzatılsa, çiğniyorlar.
Dedim ya...
Esas hikâye orada!