Diyebilirim ki, başımdan böyle bir şey geçti: Beni bir kayığa oturttular, ne zamandı, bilmiyorum artık (...) Tam akıntının ortasında, aşağı doğru giden kayık ve gemilerin sıkışıklığında yönümü iyice kaybettim ve kürekleri elden düşürdüm. Önümde yalnızca koşar adım yaklaştığım ve korktuğum yok oluşu görüyordum; hiç bir yerde kurtuluş göremiyordum. Ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum... O zaman geriye baktım ve sayısız kayıklar gördüm:
Durmadan ve inatla akıntıyı geçiyorlardı. Kıyıyı, kürekleri ve yönü hatırladım. Geriye doğru akıntıya ters istikamette kıyıya doğru kürek çekmeye başladım. Kıyı Tanrı' ydı, yön gelenek, kürekler bana verilen özgürlük... (L.N.TOLSTOY / İtiraflarım)
Fakat bu müddet içinde ruhu epey yol aldı. Ruhlarımız çok kere bize haber vermeksizin kendiliğinden olgunlaşmasını bilir. Aksi halde mümkün müdür ki, Necdet bir saat içinde yirmi senelik mesafeyi hep birden almış olsun! (Y.K.KARAOSMANOĞLU / Sodom ve Gomore)
Aşk, aşktan sonrasını düşünmeye başladığımızda biter. (MEHMET EROĞLU / Zamanın Manzarası)
Haşmet Babaoğlu - Sabah