Karnesini alan lise öğrencisine mektup
Sevgili Kerem,
Bugün karneler dağıtılıyor. Son karşılaşmamızda derslerin çok iyi değildi. Uzun süreden beri haberleşemediğimiz için tam olarak durumunu bilmiyorum. Karnenin fevkalade olmasa da sınıfta kalmayacak kadar iyi olacağını tahmin ediyorum.
Sevgili Kerem,
Okullar tatile giriyor. Seni koskoca üç ay bekliyor. Bu üç ayı kendince en iyi şekilde değerlendireceğinden en ufak bir kuşkum yok. Kim bilir ne planlar yapıyorsun, neler düşünüyorsun. Belki yardımcı olur düşüncesiyle bir iki tavsiyede de ben bulunayım.
Unutma, koskoca üç ay denize girmekle, oyun oynamakla geçmez. Yanlış anlama, ben sana denize girme, oyun oynama demiyorum, deniz ve oyun dışında başka işlerle de meşgul ol, diyorum. Hiçbir iş yapmamak veya devamlı aynı işi yapmak insanı karamsarlığa iter, hayata olan ilgisini azaltır, zekasını köreltir. Bir vakitten sonra güneşin doğması, ayın çıkması onlar için hiçbir şey ifade etmemeye başlar. Gökteki yıldızların ne kadar güzel parladığını fark etmezler. Ne yağan yağmur ne biten bir çiçek ne de çayırlarda oynaşan bir kuzu onları heyecanlandırabilir. Unutma, tembeller yaşayan ölülerdir.
Hayat hep aynı şeyleri yapanlar için bir müddet sonra sıkıcı olmaya başlar. Sadece kendileri için olsa iyi! Çevresindekilere de yaşamı zindan ederler. Devamlı başkalarına imrenip bir şeylerin sahibi olmayı hayal ederler. Çalışmanın zevkine varamadıkları, bir şeyler kazanmanın heyecanını yaşamadıkları için sahip olduklarının kıymetini bilmezler, keyfini süremezler, zevkini çıkaramazlar. Sahip olduklarına şükret.
Sevgili Kerem,
Zamanı iyi değerlendirmek gerekiyor. Sabah erken kalkmaya çalış ki günün bereketli olsun. Somuncu Baba'nın dediği gibi;
Alemin her neşeli sabahında,
Göz açandan gider bütün korku,
Her seher feyz-i Hak olur taksim,
Ol zaman rızka manidir uyku.
Yüce Mevla feyzini kullarına dağıtırken uyumak ve o feyizden nasip almamak pek akıllıca olmasa gerek. Dinç bir kafa ve uyanık bir zihin ile öğretici kitaplar oku. Hangi kitapları okuyayım, diye sorma. Hoşuna hangisi gidiyorsa onu oku. Ama ne okursan oku, okuduklarını mutlaka birileriyle paylaş. Aksi takdirde çabuk unutursun.
Bu arada anneni ve babanı da ihmal etmemelisin. Onlara yardım etmekle onları çok sevindireceğini hiçbir zaman unutma. Unutmaman gereken bir diğer şey; analarının, babalarının rızasını kazanan evlatların işlerinin rast gitmesidir. Anasına yardım eden evladın yardımcısı Allah (c.c) olur.
Bilmiyorum, tatilde nereye gideceksin. Ama nerede olursan ol ister İstanbul'da ister Aksaray'da, fırsat buldukça tarihi yerleri mutlaka gez. Eğer dayınların yanına, Aksaray'a gidecek olursan Eğri Minareyi, Karamanoğlu Camiini, Cıncıklı Camiini, Somuncu Baba Türbesini, Kızıl Kiliseyi, Pürenli Kilisesini, Kinzi Kalesini, Aziz Mercurius Yeraltı Şehrini görmeden, Ihlara Vadisinde yorulana kadar yürümeden, Belisırma köyünü ziyaret etmeden, Hasan Dağı'nda Nora Antik kentinde dolaşıp 2000 metrede kamp yapmadan, baban izin verirse, Kırkgöz Yeraltı Şehrinde gezmeden ve tabi şehir merkezindeki Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi mimari yapılarını görmeden İstanbul'a dönme. Aksaray'ın has yemeklerini teker teker tat, hatta kolay olanlarının yapmasını da öğrenmeye çalış. Ha, unutmadan, bir de Hz Mevlana var bir saatlik mesafe. Onu da ziyaret etmeden dönme.
Kerem,
Her gencin bir hobisi olmalı. Senin de benim gibi ne müziğe kabiliyetin var ne de resme. Ama fotoğraf çekmeyi seviyorsun. Cep telefonuyla çekilen fotoğrafları kastetmiyorum tabi. Onun için bile bakış, duruş, zaman, ışık bilgisine ihtiyaç var. Neden bir fotoğrafçılık kursuna gitmeyi veya bilen birini bulup öğrenmeyi düşünmüyorsun?
Bir spor dalıyla da uğraş diyeceğim ama sen zaten ilgileniyorsun. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Vücudu çok yıpratmayan, sürekli seni meşgul etmeyen ve yapmak için çok araç gerece ihtiyaç duyulmayan bir spor dalı seç ki sürekliliği olsun. Madem mevsimlerden yaz, bol bol yüz. Yüzme sporların hasıdır, bilmeyenler şanssızdır.
Sinemayı da ihmal etme. Her hafta en az üç film seyret, hem yenilerden hem eskilerden. Hatta bunlardan bazıları ya kitaplardan uyarlanmış olsun ya da tarihi olaylardan. Özellikle filme aktarılan romanları okuduktan sonra seyretmek çok zevkli oluyor. Denesen pişman olmazsın.
Bu arada hazır dağa, bayıra, çayır ve çimene gitmişken ağaç ve çiçek isimlerini de öğren. Annenin evinde büyüttüğü çiçeklerin bile ismini bilmiyorsun. Dünyada papatya ve gülden başka bir sürü çiçek var. Sor, öğren. Çiçek isimlerini bilmenin zaman içinde çok faydasını göreceksin. Nasıl diye sorma, zamanı gelince anlarsın.
İleride faydasını göreceğin bir başka şey de şiir. Mutlaka oku ve beğendiklerini ezberle. Bir gence en çok yakışan şeylerden biri de şiir okumasıdır. Şiir okuyan şiir gibi yaşar ve ezberinde şiir olmayan genç rengi olup tadı ve kokusu olmayan meyve gibidir. Kim böyle birini yanında görmek ister?
Beni soracak olursan ben bildiğin gibiyim, değişen tek şey fikriyat.com.tr'de yazmaya başladım. Allah'a sonsuz şükürler olsun, bir sıkıntımız yok. Bitirmem gereken iki kitabım var, onlarla uğraşacağım yaz boyunca. Okuyamadığım bir iki kitap vardı, onları da okurum inşallah. Seyretmediğim birkaç film vardı, onları da seyrederim. Bir de bol bol meyve yerim, hem rengi güzel hem tadı güzel olanlardan.
Yolun düşerse buralara da beklerim. Annene ve özellikle hayırsız babana çok selam söyle, bizi ihmal etmesinler.
Gözlerinden öpüyorum.
İsmail
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çağımızda cenneti arayan adamın öyküsü (11.06.2019)
- Sivâsî ve Asaf Hâlet Çelebi’ye aynı şeyleri terennüm ettiren ne idi? (07.06.2019)
- Kaç türlü bayram var? (03.06.2019)
- Şeker mi, Ramazan mı? (31.05.2019)
- Nerede o eski esnaflar? (28.05.2019)
- İbadet kilo ile tartılır mı, tane ile sayılır mı? (24.05.2019)
- Geleceğin lisesini inşa etmek (20.05.2019)
- Ezber kötü bir şey midir yahut ezbersiz eğitim olur mu? (17.05.2019)