Rami Kışlası'nın mimarı kim?
Rami Kışlası, 13 Ocak Cuma günü görkemli bir törenle kütüphane ve kültür merkezi olarak açıldı. Televizyonlardan izlediğim kadarı ile aslına uygun olarak restore edilen kışla gençlerin ve öğrencilerin hizmetine sunuldu.
Açılışla ilgili haberleri başka yerlerden ayrıntılı bir şekilde okuyabilirsiniz. Ben konunun bir başka tarafına dikkatinizi çekeceğim. Rami Kışlası'nın hangi padişah döneminde yapıldığını biliyoruz ancak mimarının kim olduğunu biliyor muyuz?
Bu sorunun cevabını Google'da ararken şu cümlelerle karşılaştım:
"İstanbul'un Silüetine Damgasını Vuran Aile Balyan Ailesi
Hayal edin. Akşam vakitleri. Boğazın ortasında vapurdasınız. Dört bir yana bakıyorsunuz. Parıldayan ışıklar, içinde camiler, saraylar, kışlalar, kuleler göreceksiniz. İşte o gördüklerinizin yarısını onlar yaptı. Onlar ünlü Balyan Ailesi.
….
3. Selim'in orduda başlattığı yenileme hareketlerinde Krikor Balyan'da önemli görevler üstlendi. Çünkü modern ordunun mekânları olan modern kışlaları o inşa etti. Rami Kışlası, Davut Paşa Kışlası, Tophane Arabacılar Kışlası ve aynı zamanda gezi parkı yapılmak için yıktırılan Taksim Topçular Kışlası'nı o yaptı."
Ben bir örnek verdim. Bunun gibi yüzlerce sitede buna benzer yazılar var. Sadece internet sitelerinde değil, yayınlanmış birçok kitapta da benzer bilgiler yer alıyor. Acaba gerçekten aralarında Rami Kışlası'nın da olduğu binaların mimarı Balyanlar mıydı?
SEYYİD ABDÜLHALİM EFENDİ
Selman Can'ın Bilinmeyen Aktörleri ve Olayları ile Son Dönem Osmanlı Mimarlığı (Erzurum: Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2010) adında çok önemli bir kitabı var. Marmara Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi olan Doç. Dr. Selman Can, doktora tezinden ürettiği bu kitapta mimarı Balyanlar olduğu söylenen birçok eserin aslında onlara ait olmadığını vesikalarla anlatır. Osmanlıların 'Sermimarân-ı Hassa' unvanını taşıyan son mimarı Seyyid Abdülhalim Efendi'nin eserlerinin Balyanlar'a mal edildiğini söyleyen Selman Can, bu binalarının mimarlarının kim olduğunu ve Balyanlara nasıl isnat edildiğini birer birer açıklar.
Kimi akademik ve popüler yayınlarda Senekerim Balyan'ın eseri olarak gösterilen Bayezit Kulesi, Kirkor Balyan'a ait olduğu söylenen Rami Kışlası, Nikoğos Balyan'a mal edilen Ortaköy Camii, Garabet Balyan'a mal edilen Eski Çırağan Saray, Garabet Balyan'ın ismi ile anılan Hırka-i Şerif Cami Seyyid Abdülhalim Efendi'nin eserleridir ve yaygın kanaatin aksine mimarları Balyanlar değildir.
PEKİ NEDEN BALYANLARA AİT OLDUĞU SÖYLENİYOR?
Bunun birçok nedeni var. Selman Can'ın mezkûr kitabından özetleyerek maddeler halinde aktarayım.
- Yüzyıl itibarıyla canlanan milliyetçilik akımları ve Ermenilerin kendilerini gösterme çabaları, Rumlara üstünlük taslamak için her şeyi sahiplenmeleri.
- Cumhuriyetin ilk dönemlerinde konu ilgili yeterince araştırma yapılmaması.
- Daha sonra yapılan araştırmalarda arşiv vesikalarından yararlanılmaması.
- Başta Pars Tuğlacı olmak üzere kimi Ermeni araştırmacıların her şeyi Ermenilere mal etme gayreti.
- Bizim araştırmacılarımızın tembelliği ve konu üzerinde yeterince hassas olmaması.
- En önemlisi sebep münakasa sistemi.
MÜNAKASA SİSTEMİ NEDİR?
Osmanlı mimarlık teşkilatının 19. asırda geçirdiği en önemli değişiklik münakasa sisteminin uygulanmasına başlanmasıdır. Yeni binaların inşası veya mevcut binaların onarımı için bulunan bir yöntem olarak münakasa (açık eksiltme) Osmanlıların para sıkıntısı çekmeye başlaması üzere çözüm olarak Batı'dan transfer ettiği bir uygulamadır. Günümüzdeki ihale sistemine benzeyen münakasa sisteminde inşa edilmesi düşünülen binanın plan ve projeleri Ebniye-i Hassa Müdürlüğü mimarları tarafından hazırlanır. Hazırlanan projenin gerçekleşmesi için ihtiyaç duyulan bedel hesap edilir ve ilana çıkılır. Belirlenen bedelden en düşük teklifi veren işi alır ve hazırlanan projeye uygun olarak binalar inşa edilir.
İhaleye girmek için birtakım yeterlikler aranır. İhaleye binanın inşaatını tamamlayacak kadar sermayesi olanlar başvurabilirdi. Ve başvuranlar arasında ihaleye girecek kadar parası olan Türk nerdeyse hiç yoktu. İhaleye girmeye hak kazanan kişilere kalfa adı verilirdi. Bugünkü karşılığı müteahhit olan bu kalfaların büyük bir kısmı Ermeni veya Rum idi.
Balyanlar o dönemin müteahhitleri olarak ihalelere girmiş ve kazanmışlardı. Dolayısıyla Balyanlar, aralarında Rami Kışlası'nın da olduğu 19. yüzyılda inşa edilen birçok binanın, sarayın, camiin mimarı değil, müteahhididir. Selman Can'ın arşivde tespit ettiği belgelere göre bu eserlerin mimarı Seyyid Abdülhalim Efendi'dir.
Gönül, açılış konuşmalarında bu konunun gündeme getirilmesini ve doğrusunun duyurulmasını arzu ederdi. Ancak fırsat kaçmış değil. Eğer asılmamış ise mutlaka bir köşesine o kışlanın mimarının Seyyid Abdülhalim Efendi olduğunu gösteren bir tabela asmak hakikatin ortaya çıkmasına yardımcı olacaktır.
Bu vesile ile metruk ve harap bir binayı yeniden hayatın içine sokan ve İstanbullu gençlere ve öğrencilerin kullanımına açanları tebrik ediyorum.
İsmail Güleç
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- “Ben Nesli”ni anlamak (11.01.2023)
- Hz. Muhammed bir cami adı olabilir mi? (07.01.2023)
- Mevlid sadece şiir midir? (04.01.2023)
- Mescitte şiir okunur mu? (31.12.2022)
- Mevlid sıradan bir şiir değildir (27.12.2022)
- Yılın en uzun geceleri (22.12.2022)
- Şeyh Galib’in kahve keyfi (18.12.2022)
- Mevlana ve Mevlevilik hakkında doğru bilinen yanlışlar (15.12.2022)