Devrin gelenekleri ve halkın dini yaşantısını eleştirmesi ile meşhur hocalarından biri Süleyman Çelebî'nin Mevlid'ini tahfif için onun şiir olduğunu söylemişti. Burada şiirin ne olduğunu anlatarak vaktinizi almayacağım. Şiirin dinî duyguların terennümündeki öneminden bahsetmeyeceğim.
Mevlid, edebî bakımdan çok başarılı bir metindir. Yüzlerce, binlerce metinden farklı tarafı onun bir şiirden çok daha fazlası olmasıdır. Edebiyatımızda kimi metinlerin edebi yönü muhtevasının verdiği ağırlığın altında ve arkasında kalır, konusu edebîliğinin önüne geçer, örter, öteler. Asırlardan beri bir ibadet neşvesi içinde okunan ve dinlenen Süleyman Çelebî'nin mevlidi de edebiliğinden daha çok aktardığı Peygamber sevgisi bilinir, tanınır. Mevlid denilince akla edebî bir metinden daha çok kutsallaşmış güçlü bir metin gelir. Mevlid'i asırlar boyunca okunur kılan özelliği de budur.
Mevlid'in telif edilmesinin zahiri bir sebebinin yanında bir de görünmeyen nedeni vardır. O da zamanın ve mekanın ihtiyacını karşılamak üzere kaleme alınmış olmasıdır. Sadece Arap vilayetlerinden gelen günümüzdeki muakkiplerinin prototipi bir hatibin Hz. Peygamber'i (SAV) sıradan bir postacı mesabesine indiren sözlerine duyulan tepkinin yanı sıra bir daha bu topraklarda böyle bir iddiada bulunma cüretini kimse göstermesin diye de yazılmıştır. Bu yönüyle Anadolu'da şekillenen ve İstanbul'da mükemmelleşen milletimizin dini hayatının temel referans kitaplarından biridir.
Dinleyenlere peygamber sevgisini aktarır
Bir metni şiir yapan unsurlardan biri taşıdığı ve aktardığı hislerdir, duygulardır. Mevlid, anlattıklarına can u gönülden inanan bir şairin samimi hislerle yazdığı bir şiirdir. Her şeyden önce bir mümin ve Müslüman olarak şair için Hz. Peygamber (SAV) biricik önder ve rehberdir. O hiçbir peygambere benzemez. Allah'ın habibi ve sevgilisidir ve onu seven Allah'ı da sevmiş olur. Bu sevgiyi okura da taşır, okur da samimiyeti ölçüsünde muhabbeti hisseder. İçi peygamber sevgisi ile dolan okurun ihtiyacı olan manevi kuvveti şiirden ziyadesiyle alır.
Süleyman Çelebi'nin samimi ve konuşur gibi tekellüfsüz yazması, dinleyenleri metnin içine çeker ve hikayesi anlatılan bir sevgiliyi, Hz. Peygamber'e (SAV) duyulan aşk ve özlemi, okuyan ve dinleyeni iliklerine kadar sarar, sarmalar. Bazen de Süleyman Çelebi dinleyenlerin yüreğine hafifçe dokunarak hissiyatına ortak etmeye çalışır. Bu duyguların menşei ise şairin Hz. Peygamber'e (SAV) duyduğu muhabbettir. Şiir boyunca aktarılan duygu olarak muhabbet ve özlem birbirini dengeler ve destekler. Metin bittiğinde okurun gönlünde Hz. Peygamber'e (SAV) karşı muhabbet ve özlem had safhaya ulaşır, onu cennette görme arzusu manevi yaşantısının omurgası olur. Duyguları aktarmak bakımından da oldukça başarılıdır.
Ümit doludur, kalbe inşirah verir
Mevlid'de, karamsarlık, kötülük, hiçlik, ölüm ve yok olma korkusu, zorluk, yalnızlık ve zayıflık duygularına asla rastlayamazsınız. Çünkü aşkın en saf hâlini anlatır ve aktarmaya çalışır. Yaşanan heyecanı olumsuz düşünce ve duygularla zayıflatmak istemez gibidir. Onda sevgi, hayranlık ve ümit vardır ve okuyana da bu duyguları aktarır. Okuyanların ümidini tazeler, yalnız olmadığını hissettirir ve hayata karşı tutunma mukavemetini artırır.
Süleyman Çelebi bize ne anlatıyor?
Mevlid'in konusu Hz. Peygamber'in (SAV) hayatındaki başta doğumu olmak üzere cereyan eden tüm önemli olaylardır. Süleyman Çelebi bu olanları 16 bab yani bölümde anlatır.
Mevlid hamdele, salvele ve duadan oluşan bir Arapça mensur bir giriş ile başlar.* Daha sonra tevhid ve münacat sayabileceğimiz (1-34. Beyitler) gelir.
Allah adın zikredelim evvelâ
Vâcib oldur cümle işde her kula (1. Beyit)
beytiyle başlayıp
Ger dilersiz bulasız oddân necât
Işk ile derd ile eydün salât (34. Beyit)
beytiyle sona eren tevhidde esma-i hüsnâ sıralanarak Allah'a (CC) yakarılmakta ve övülmektedir. Her bölümün sonunda tekrarlanan bu beyit muhatabına seslenmekte, okura duaya davet etmektedir. Allah'ın zâtî ve subûtî sıfatlarının sıralandığı bir akait kitabı gibidir.
Ey azizler işde başlarız söze
Bir vasiyyet kılarız illâ size (35. Beyit)
Beytiyle başlayan kendisi için dua edilmesini ve mazur görülmesini istediği bölümü (35-51. Beyitler) cihanın yaratılmasının anlatıldığı bölüm (52-64. beyitler) izler. Peygamberin nurunun yaratılışı (65-103. beyitler), nurun intikalinin ardından (104-141. beyitler) vilâdet bahri (142-287. beyitler) gelir. Mucizeler (288-338. beyitler), mirac (339-399. beyitler) ve hicretin (400-405. beyitler) ardından peygamberimizin güzel ahlakının anlatıldığı bölüm (406-504. beyitler) gelir. Kitabın son bölümünde (505-670) Hz. Peygamber'in vefatı anlatılır. Hatime (671-732) ile eser sona erer.[1]
Mevlit bu haliyle bir giriş, peygamberimizin doğumundan öncesi, doğumu, mucizeleri, mirac, güzel ahlakı ve vefatı olmak üzere altı bölümden oluşur. Hicret çok kısa (altı beyit) olduğu için müstakil bir bölüm olarak kabul etmek zordur. Mevlid, yazılış amacına uygun olarak Hz. Peygamber'i (SAV) yüceltmek, onun üstün ve olağan üstü vasıflarını ortaya çıkarmak için kaleme alınmış bir metindir. Onda, Hz. Peygamber'in (SAV) siyasi ve politik hayatına dair bir iz bulunmaz. Bu da metnin duygusal değerinin düşmemesini ve edebi sınırlar içinde kalmasına yardım eden bir özelliktir.
Mevlid aynı zamanda manzum bir sohbettir
Okuru etkileyen ve metnin bir parçası haline getiren bir diğer özellik nedâmet, nasihat gibi başlıklar altında verilen, Süleyman Çelebi'nin kendi nefsini ve okuru muhatap olarak yazdığı şiirlerdir. Bu parçalar okurun dikkatini Hz. Peygamber'den (SAV) kendine yöneltmekte önce Hz. Peygamber'e (SAV) layık bir ümmet olup olmadığını düşündürüp layık değilse pişman olup tevbe etmeye, eksikliği varsa tamamlamaya yöneltmektedir. Bu da Mevlid'in kendine has özelliklerinden biridir.
Vesiletü'n-Necât bir yönüyle manzum sohbettir. Müellifi;
Ey azîzler işte başlarız söze
Bir vasiyyet kılarız illâ size
Ol vasiyyet kim direm her kim tuta
Misk gibi kokusu canlarda tüte
Hak Teâlâ rahmet eyleye ana
Kim beni ol bir duâ ile ana
Her ki diler bu duâda buluna
Fâtiha ihsân ide ben kuluna
Diyerek konuya girer ve dinleyici ile adetâ hasbihal eder. Metin boyunca bu hasbıhal ve samimi hitap devam eder. Bu da metin ile dinleyici arasındaki ilişkinin samimiyetini artırır. Adeta bir sohbet havası oluşturur.
Mevlid' yani Vesiletü'n-Necât'ı Hz. Peygamber'in (SAV) doğumundan bahseden bir şiir olarak tarif etmek, anlatmak o kitabı hiç anlamadığımızı gösterir. Vesiletü'n-Necât dinin temel umdelerinin anlatıldığı ve öğretildiği muhtasar siyer, akâit ve ilmihal kitabıdır, bir başvuru eseridir. Vesiletü'n-Necât imanın ve İslam'ın şartları ile başlar. Diğer peygamberler hakkında verilen kısa bilgi ile devam eder. Hz. Peygamber'i (SAV) doğumunda vefatına kadar anlatırken yeri geldikçe ayet ve hadislere göndermede bulunur. Böylece sıradan bir Müslümanın bilmesi gereken bilgiler, duygular da katılarak bir daha unutulmayacak şekilde anlatılır.
Mevlid sıradan bir şiir değildir, bir ilmihal, akait, siyer kitabıdır ve Türkçenin kutsiyet kazanmış metinlerinin en başta gelenlerindendir, vesselam.
İsmail Güleç