Ramazan'ım merhaba
Bizlere verdin sefâ
Rabbimize hamdolsun
Her nefeste bin defa.
Diye şükrederek başlayalım sözlerimize.
Ramazanın içinden geçtiğimiz günlerdeyiz. Aynı zamanda ramazanın içimizden geçtiği günlerdeyiz çok şükür. İçimizden geçmesi, gündüzümüzün gecemizin ramazan olması demek. İbadetimizin ramazan, sohbetimizin ramazan olması demek. Yememizin-içmemizin ramazan, eğlencemizin-musikimizin ramazan olması demek. Konuştuğumuzun ramazan, dinlediğimizin ramazan olması demek. Aklımızdan geçenin, dilimize getirebildiklerimizin ve dile getiremediklerimizin ramazan olması demek. Hâsılı her şeyimizle ramazan olduk çok şükür.
Mesela manilerimiz. Ramazan gelince okunan maniler de değişir. Maniler, hoca efendilerin vaazlarında, sohbetlerinde anlattıkları, kitaplarında anlattıklarını bizim unutmamamız ve iyice bellememiz için bir nevi ders tekrarı olduğunu veya çocukların büyüdüklerinde daha iyi anlayacakları konulara küçükken aşina olmalarını sağladıklarını söylersem bana hak verir misiniz?
Sözlerimi biraz daha açmamı bekliyor gibisiniz. O halde birkaç mâni üzerinden meramımı izaha çalışayım.
Bu аyın kаdri yüce,
Hizmet et gündüz gece,
Orucu tutmаlıyız,
Hepimiz аilece.
Ramazan kadri ve kıymeti en yüce ay olduğunu tekrar ederek başlıyor manimiz. Yüceliğine deli ise şu ayet-i kerime:
Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'ân'ın indirildiği aydır… (Bakara 185)
Yani ramazan Kuran ayı olduğu için kadri ve kıymeti en yüce. Cebrail, Kur'ân-ı Kerîm'i Hz. Peygamber'e getirdiği için meleklerin en fazîletlisi oldu. Kur'ân-ı Kerîm Hz. Peygamber'e indiği için peygamberlerin efendisi oldu. Kur'ân-ı Kerîm Hz. Peygamber'in ümmetine geldiği için ümmetlerin en hayırlısı oldu. Kur'ân-ı Kerîm ramazan ayında indiği için ramazan ayların en faziletlisi oldu. Kur'ân-ı Kerîm Kadir gecesi nazil olduğu için Kadir gecesi gecelerin en hayırlısı ve faziletlisi oldu. Maninin ilk mısraı bu hakikatlerin özeti ve dinleyenlere hatırlatıcısıdır.
İkinci dize gece gündüz hizmet etmekten bahsetmekte. Hizmetten ise iki şey kastedilir. İlki Allah'a hizmettir. Allah'a hizmet ise iki türlü olur. Biri ibadet, diğeri de Allah'ın yarattıklarına hizmet. Üçün ikincisi ise işimizde gücümüzde olmamız, ramazan diye boş vermememizdir. Orucu uykuya tutturmamaktır.
Üçünü ve dördüncü mısralar birlikte okunmalı. Ailecek oruç tutmak gerektiği söylenirken özellikle anne-babaya hitap edilmekte, çocuklara da oruç tutmalarını istedikleri için anne-babalarını anlamasına yardımcı olur. Çocukların oruca nasıl başlatılacağına dair kitaplarda bolca malumat bulunmakta. İkinci bir husus ramazanın bireysel olduğu kadar aile ile ilgili olduğudur. İftarların birlikte açılması, sahura birlikte kalkılması, oruç tutacak yaşta olmasa bile çocukların iftar ve sahur sofralarını süslemesini teşvik hep orucun bir topluluk ibadeti olduğunu gösterir.
Bir diğer mâni:
Aldаnmа sаğа solа,
Gel gidelim hаk yolа,
Güzel oruç tutаnın,
Âkıbeti hаyrolа.
Bu mâni oruç tutmakta zorlananlar ve mütereddid olanlar için söylenmiş. Sanki, biri gelmiş "Boş ver orucu gel gidip eğlenelim" demiş de ne yapacağımızı bilmez bir haldeymişiz gibi. Veya oruç tutmuşuz, ama çok zor gelmiş ilk gün. Acaba devam edeyim mi diye kendi kendimize düşünürken bu maniyi duyduğumuzu veya okuduğumuzu düşünün. Aldanma sağa sola derken sağdan soldan söylenen sözlere aldırış etme, dinleme diye bizi uyarıp orucumuza devam etmemiz gerektiğini hatırlatır. Çünkü oruç tutmak hak yola gitmektir, yapılması gereken en doğru iştir.
Son iki dize ise neden böyle yapmamız gerektiği konusunda bizi ikna etmek için söylenmiş gibidir. Çünkü orucunu güzelce tutanın sonu hayırlıdır. Akıbet son demektir ve oruçlu için iki son vardır. İlki orucun bitip iftar vaktinin girmesi. Diğeri de ölüm. Hadis-i şerifte buyrulduğu gibi oruçlunun iki sevinci vardır. Biri iftar vaktindeki sevinci. Diğeri ise ölüp Rabb'ine kavuştuğu vakit duyacağı sevinç. Mânide bahsedilen âkıbet ölümden sonraki Rabb'imize kavuşmamızdır.
Sâlih olаn seçilir.
Gök kаpısı аçılır.
Oruçlunun üstüne,
Ne rаhmetler sаçılır.
Salih olan kullardır. Kuran-ı Kerim'de birkaç yerde geçen dualardan biri de salih kul olmaktır. "Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat." (Şuara 83) "Beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!" (Neml 19) Salih bir kul olmak için dua etmemiz ve gayret etmemiz gerektiği şurada dursun. Şimdi bir başka hadis-i şerifi hatırlayalım:
Ramazan`ın ilk gecesinde Cennet kapıları açılır. Her gece sabaha kadar bir münadi seslenir: Günahlarının affedilmesi için istiğfar eden yok mu? Tevbe eden yok mu? Allah tevbesini kabul buyursun. Dua eden yok mu? Cevap verilsin. Kendisi için bir şey isteyen yok mu? isteği hemen karşılansın.
Bir diğer hadis-i şerifte şöyle buyurulur: "Üç kişinin duası geri çevrilmez: Adaletle hükmeden hâkimin, iftar edinceye kadar oruçlunun ve mazlumun."
Ramazanda oruç tutup sâlih kullar arasına girmek için dua edildiğinde salih kul olunacaktır.
Furkan suresinin son ayetlerinde ise salih kulun özellikleri anlatılır:
Rahmân'ın has kulları yeryüzünde vakarla yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, "selâm" deyip geçen kullardır. Gecelerini rablerine secde ederek, huzurunda durarak geçirirler. Ey rabbimiz, derler; bizi cehennem azabından uzak tut; çünkü onun azabı bitip tükenme bilmez. O cehennem ne kötü bir yerleşme ve kalma yeridir!" Yine o iyi kullar, harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisi arasında mâkul bir dengeye göre olur. Onlar, Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapmazlar; haksız yere, Allah'ın dokunulmaz kıldığı insan hayatına kıymazlar, zina etmezler. Zira (bilirler ki) bunları işleyen kimse cezasını bulacak. Yine anılan o iyi kullar, asılsız şeylere şahitlik etmezler; boş ve mânasız davranışlarla karşılaştıklarında onurluca çekip giderler. Kendilerine rablerinin âyetleri hatırlatıldığında o âyetler karşısında körler ve sağırlar gibi bilinçsizce davranmazlar. Onlar, "Ey rabbimiz!" derler, "Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap!"
Ramazanın mağfiret ayı olduğunu anlatan bu mâninin ikinci, üçüncü ve dördüncü dizeleri şu hadis-i şerifin tercümesi gibi:
Ramazan ayı girdiğinde gök (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.
Gök/Cennet kapılarının açılması, Allah'ın rahmetinin ve mağfiretinin her zamankinden çok daha büyük ve fazla olmasıdır. Ramazanda oruçlunun üzerine saçılan rahmetlerin sayısız olması hem rahmetin miktarı hem de çeşitleri ile ilgilidir. Hz. Peygamber'in şabanın son haftasında okuduğu hutbe saçılan rahmetin ne olduğu konusunda bize bilgi veriyor. Özetleyerek aktarıyorum:
Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi.
Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır.
Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.
Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.
Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.
Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay mü'minlerin rızkını arttıracak aydır. Bu ayda her kim oruçlu bir mü'mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur.
Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur. Bu ayda her kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse Allah onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.
Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir.
Size karşıma çıkan ilk üç mâniyi açıklamaya çalıştım. Merhum Amil Çelebioğlu hocamızın kitaplarına göz atıldığında ramazanın her özelliğine dair bir mâni söylenmiş olduğu görülecektir.
Madem mâni ile başladık, o vakit mâni ile bitirmek gerek:
Göz aydın hepimize,
Mübârek günler bize,
Onbir ayın sultanı,
Hoş geldin evimize.
İsmail Güleç