“Allah’a çağıran ve salih amel işleyenden daha güzel sözlü olan kimdir?”
Dün saat 12.30 sularında sosyal medyada "Ömer Döngeloğlu vefat etmiş" diye bir bilgiyle karşılaştık. Teyid amaçlı bir-iki yazışmadan sonra her birimizi derin bir hüzne gark eden vefat haberinin hakikatiyle sarsıldık. Zira daha iki gün önce durumunun iyiye gittiğini öğrenmiş ve büyük bir ümitle hastaneden taburcu olacağı günü beklemeye başlamıştık…
Hastaneye yatarken merhum, büyük bir teslimiyetle her hâl ü kârda Allah'ın verdiğine rıza ile bakan mümince bir tavırla "Elhamdü lillah bu (musibet) bize de isabet etti" dediği gibi biz de "Veren de O'dur, alan da… Her şeyimizle O'na aidiz ve sonunda hepimiz O'nun katına döneceğiz" sözünün kaynağı olan "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi raciûn" ikrarını ifade ediyoruz dünden beri, tekrar tekrar… Her bir müminin her musibet karşısında söylediği gibi…
En son 23 Nisan 2020 akşamı saat 21.27'de görüşmüş ve yine aynı teslimiyet ile "Elhamdü lillah iyiyim. Şehir hastanesindeyim. Rahat atlatıyorum çok şükür" demişti… Anlaşılan, sanki bizleri, onu sevenleri ve endişe edenleri rahatlatmaya çalışıyordu.Ne var ki, aradan geçen on gün sonunda emr-i Hak vâki olmuş ve beş evladın babası, eşinin hayat arkadaşı Ömer Döngeloğlu Hoca, ardında sadece gözü yaşlı aile fertlerini değil, onu tanıyan milyonlarca Müslüman kardeşini bırakarak ahiret yurduna irtihal etmişti…
ŞEHADET HASRETİYLE YANAN GÖNÜL…
Onunla hac farizası veya umre ziyareti vesilesiyle yol arkadaşı olanların ortak kanaati üzere, mübarek toprakları karış karış bilen, bilgilerini cömertçe paylaşan, paylaşımlarına aşk ve muhabbetini katan bir davetçiydi Ömer Hoca… Birkaç kez mübarek topraklarda vaki olan yol arkadaşlığımıza istinaden onun Uhud'u, Bedir'i anlatırken nasıl bir şehitlik arzusuyla dolu kalbe sahip olduğunun şahidiyim. Bu şehadet arzusunda nasıl bir samimiyet ve sadakat sahibiydi ki, Rabbimiz Teâlâ ona bu yüce mertebeyi bir salgın sebebiyle nasib etti. Zira hadis-i şerifte buyurulduğu üzere, "Men mâte fittâûni fe hüve şehîdun." ifadesiyle Sevgili Peygamberimiz (sav) salgın hastalıktan vefat edenin şehit olduğunu müjdelemekteydi… Ömer Hoca merhum, yıllarca sohbetlerinde, konuşmalarında Hz. Hamza'nın, Hz. Hasan ve Hz. Hüseynin (R.anhüm) şehadetlerini gözyaşlarıyla ve yüreği yana yana nasıl anlattıysa, şimdi de ardından kendisini tanıyanlar onun şehadetine şahitlik ediyorlar… Şimdi ektiğini biçiyor, Ömer Hoca…
SAMİMİ VE ALÇAKGÖNÜLLÜ BİR DAVETÇİ
Yazımızın başlığını da teşkil eden bir ayette Allah Teâlâ, Fussilet suresinin 33. Ayetinde şöyle buyurmaktadır: "Allah'a çağıran, dine ve dünyaya yararlı iş yapan ve "Ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim vardır?"
Müfessirler burada kast edilen kişinin Hz. Muhammed (sav) olduğunu ifade ederler. Ancak onlar aynı zamanda bu övgünün, Hz. Peygamberin (sav) yolunu takip eden her bir Müslüman kişi için geçerli olduğunu da eklerler sözlerine… Doğrusu Ömer Döngeloğlu Hoca, sanki bu ayetin müjdelediği kimselerden biriydi… On yıl memleketi Tokat'ta ifa ettiği imam-hatiplik vazifesiyle başlayıp İstanbul'da, Anadolu'nun her şehrinde, yurtiçi ve yurt dışında devam eden tebliğ ve davet çalışmalarında onu yakinen tanıyan herkes şahitlik eder ki, merhum hocamız, Din-i Mübin-i İslam'ı insanlara "samimiyet"le tanıtmanın ve anlatmanın gayreti içindeydi. Kendini adadığı Siyer ve İslam Tarihi alanındaki çalışmaları ve okumalarından edindiği birikimi insanlarla paylaşırken, gönlünde taşıdığı Peygamber ve Ehl-i Beytinin sevgisi tesirli cümleler olup sözlerine yansır; hasreti, gözyaşlarına döner, yanaklarından süzülürdü. Kısacası o, Siyer-i Nebi'yi de, Asr-ı Saadeti de aşkla ve muhabbetle anlatırdı…
Vefatının ardından yapılan paylaşımlarda herkesin üzerinde ittifak ettiği bir konu daha var: Merhumun yaptığı dualar ve Allah'a olan samimi yalvarışları-yakarışları…
Evet, doğrusu hem ayetlerin bize telkin ettiği, hem de Resul-i Ekrem (sav) Efendimizin örnek teşkil ederek öğrettiği "dua" hususunda da Ömer Döngeloğlu Hocanın güzel bir hatırası kaldı zihinlerde, gönüllerde… Rabbine yalvarışları ve yakarışlarındaki içtenlik, el açıp amin dinleyenlerin de gönül tellerini titretirdi. Allah katında kulunun gözündeki gözyaşının değerini bildiren ayetler ve hadisler şunu ortaya koymaktadır ki, ancak yüreğindeki imandır, ihlastır ve samimiyettir, bir kişiyi ağlatan… İşte bu özelliklere sahip bir kuldu Ömer Hoca merhum…
MANİDAR SON SÖZLER…
Merhumun son paylaştığı mesajlardan biri son derce etkiledi beni… Aşağıya aynıyla aktarıyorum…
Ebvâ'da son sözler
Her başlayan biter
Her gelen gider
Her yeni eskir
Her taze bayatlar
Her güzel çirkinleşir
Her yaşayan ölür
Ezeli ve ebedi olan sadece Allah'tır.
Oğlum Muhammed'im yolun bundan
sonrasını bensiz gideceksin korkma
Allah cc seni asla zayi etmeyecektir.
Hz.Amine
03:06 17 Nisan 20 saatinde
Bunlar, altı yaşlarındaki Hz. Muhammed'in, annesinin, vefatı anında son nefesini vermeden önce ondan duyduğu sözler… Ama Sevgili Hocamız, bu mesajla sanki kendi oğlu Muhammed'e bir mesaj vermiş gibi… Hazîn ve mânidar… Yüce Rabbimizden kederli eşi ve mahzun evlatları başta olmak üzere tüm yakınlarına ve sevenlerine sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Rabbimiz onları mahşer gününde hocamızla buluştursun ve şehidin şefaatine nail eylesin…
Aziz ve sevgili kardeşimiz, muhterem Hocamıza da gani gani rahmetler diliyoruz. Rahîm ve Kerim olan Mevlamız, makamını cennet, mertebesini şehadet ve durağını Firdevs eylesin. Milletimizin başı sağ olsun. Amin…
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Fatiha Suresinden ilk ders: Hamd etmek… (30.04.2020)
- Kur’an ayında, Kur’an’ın ilk suresi Fatiha’daki sırlar… (27.04.2020)
- Ramazan ayı, Kur’an ayıdır!.. (23.04.2020)
- “Hazırlıklı olmak” ya da “hazırlıksız yakalanmak” (20.04.2020)
- Karun’un helak olmasının sebepleri nelerdi? (16.04.2020)
- Varlıklı olmanın şımarıklık ve taşkınlığa evrilmesi örneği: Karun (13.04.2020)
- Kur’an’ın, “mutref” dediği kimselerin günümüzle ne alakası var? (09.04.2020)
- “Gevşeklik göstermeyin ve üzülmeyin…” (06.04.2020)